“Dünyadaki fırsatlara bakıyoruz”


Son günlerin en çok konuşulan uygulamalarından biri Hopi. Bu akıllı telefon uygulamasının ardında ise Kartaca Yazılım bulunuyor. Şirket, Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye 2014’te yüzde 4.075 büyümeyle ikinci sırada yer aldı. Kartaca’nın iddialı hedefleri var.

Son dönemde Boyner Holding patronu Cem Boyner’i en çok heyecanlandıran proje Hopi. Perakende sektörünü kökten dönüştürecek ve piyasayı canlandıran bir icat olarak tanımladığı Hopi için Boyner, bugüne kadar 25 milyon TL’nin üzerinde yatırım yaptı. Büyük veriyle müşteri deneyimlerine erişerek müşteriye özel kişiselleştirilmiş teklifler sunan sistemin arkasında ise çok parlak bir yazılım şirketi Kartaca var. Bunu biz değil Cem Boyner söylüyor. Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerine Avrupa ve dünyaya açılma fırsatı sunan Deloitte Teknoloji Fast50 Türkiye 2014 sıralamasında yüzde 4.075 büyümeyle ikinci sırada olan Kartaca, 2008 yılında Murat Avcı tarafından kuruldu. Şirketin, ana iş alanı mobil ve internet teknolojileri. Mobil teknolojiler alanında interaktif uygulamalar, birleşik ve toplu mesajlaşma sistemleri, konum tabanlı uygulamalar, mobil pazarlama altyapıları, mobil cihaz uygulamaları başta olmak üzere birçok konuda hizmet ve çözümü bulunan Kartaca, bireysel ve kurumsal mobil katma değerli servisler sunup işletiyor. Bugün 40 kişinin çalıştığı Kartaca, 2011’den bu yana şirket içinde şirket doğuruyor. Invio ve Sky Atlas bu şekilde hayata geçti. Avcı, iki yılda bir, bölünerek şirket kurmaya niyetleri olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Nesnelerin interneti alanında bir şirket kurabiliriz.” Kartaca olarak Avcı’nın hedefi ise dünyayı hedef alarak hızlı büyümek. Bunu da her yıl yüzde 50’nin üzerinde bir büyüme ritmiyle gerçekleştirmek niyetinde. Kartaca’nın kurucusu Murat Avcı, girişimcilik hikayesini, Kartaca’yı nasıl hayata geçirdiğini ve önümüzdeki dönem hedeflerin Start Up’a şöyle anlattı:

FATOŞ BOZKUŞ [email protected]

NASIL HIZLI BÜYÜDÜNÜZ?
Bence en önemli neden, organizasyon yapısını matris olarak kurmamızdı.

Dünyayı hedefleyen şirket, global markalar yaratmak için çalışıyor. İlk etapta yurtdışında bir ofis açmak istediklerini belirten Kartaca’nın kurucusu Murat Avcı, “Hedefimizde Doğu Avrupa ve Rusya var. Buralara yönelik fırsatlara bakıyoruz. Bir diğer hedefimiz ise her yıl yüzde 50’nin üzerinde büyüme gerçekleştirmek” diyor.

dunyadaki-firsatlara-bakiyoruz-2Kartaca’yı konuşmadan önce sizi tanıyabilir miyiz?
Ben lisansımı İTÜ, yüksek lisansımı Koç Üniversitesi, doktoramı ise Marmara Üniversitesi’nde yaptım. Finans sektöründeki iş deneyiminin ardından Superonline’da proje yönetimi alanında çalışırken 2001 yılında Giray Pultar’la birlikte kendi şirketimizi kurma kararı aldık ve Parkyeri’ni kurduk. Kısa sürede mobil teknoloji, internet ve veri tabanları üzerine sunduğumuz dünya standartlarında çözümlerle sektörün öncü şirketleri arasına girdik. Turkcell’den Etisalat’a, Ericsson’dan Türksat’a kadar dev kuruluşlara hizmet verir hale geldik. Deloitte Fast50 2007 sıralamasında Türkiye’nin birinci, Avrupa’nın ise en hızlı büyüyen 36’ncı şirketi seçildik. 2008 yılında da aynı listede yer almayı başardık. 2008 sonrasında şirket yazılım ihraç eder hale geldi. 2008 sonrasında ise iki yeni şirket kurduk. Video işleme alanında araştırma geliştirme yapan Zeitin, ilk kurulan şirket oldu. Onu kurumsal müşterilere kendi ürünlerini pazarlayacak bir şirket oluşturma hedefiyle Kartaca’nın kuruluşu izledi.

YENİ BİR ŞİRKET KURACAK MISINIZ?
Nesnelerin interneti alanında bir şirket kurabiliriz.

“KENDİ MARKAMIZLA GİTMELİYİZ”
DEVAMLILIK Yazılım sadece birkaç arkadaşın yazdığı süper başarı hikayesi değil, devamlılık gerektiriyor. 15 yıldır bu işi yapıyorum. Bunun devamlılığı önemli. Yazılım geliştirelim diyoruz, ama lisansı bizde olan, lisans satarak yaptığımız yazılım önemli. Kendi markamızla gitmemiz lazım.
FIRSATLAR Hızlı yayılmak istiyorsak dünyayı hedef almak ve orada bulunmak gerekiyor. Turkcell Müzik niye global bir marka olmasın? Biz ilk etapta Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ın desteğiyle yurtdışında bir ofis açacağız. Ancak hedefimizde Doğu Avrupa ve Rusya var. Buralara yönelik fırsatlara bakıyoruz. Bir diğer hedefimiz ise her yıl yüzde 50’nin üzerinde büyüme gerçekleştirmek.

2008’de Kartaca’yı siz tek mi kurdunuz?
Şirketlerin ortaklık yapısı farklıydı. Parkyeri’ni Giray’la birlikte kurduk, büyüttük. Zeitin, Giray’ın, Kartaca ise benim yönetimimde kuruldu. Hala da bu şekilde sürdürüyoruz.

Şirketleri neden bu şekilde kurmayı tercih ettiniz?
Şirketlerin yönetimi ve finansalları ayrılmalı düşüncesiyle hareket ettik. Kartaca’yı 14 kişilik bir ekiple kurduk. Baştan “Bu kadar kişiyle nasıl olacak” dendi, ama hızlı büyüdük.

Hızlı büyümeyi getiren ne oldu?
Pek çok neden sayabiliriz. Ama bence en önemlisi, organizasyon yapısını matris olarak kurmamızdı. Çalışanların her işi yapabileceği düşünülmedi. “Her işi yaparız” mantığı on kişiye kadar çalışan bir yapı. Start up’larda bir kişi dört görev tanımında iş yapıyor. Biz böyle yapmadık. Şirketi kurduğumuzda takım ve bölüm sorumlusu yönetici sayısı diğer çalışanların sayısından fazlaydı.

Neden bu şekilde yapılanmayı seçtiniz?
Bu neyi hedeflediğinizle ilgili. Hızlı karar almak için böyle yaptık. Bizde kararlar en fazla üç adımdan geçer. Türkiye’de bir şey yapmaya karar veriliyor ama nasıl yapılacağının planlamasını yapmadan işe başlıyoruz. Kervan yolda düzülür mantığını genel olarak benimsemişiz. Start up’lar böyle başlıyor, milyar dolarlık oluyor deniyor. Bizim halihazırda 7 yıllık bir kurumsal kültürümüz vardı; bu avantajları koruyalım ama kurumsal pazarın gereksinimlerine göre denetimlerimizi yapalım diye işe giriştik. Matris yapı bunun için önemliydi. Belki bu organizasyon yapısı, ilk başta çuval gibi görenebilir, büyük gelebilirdi. Ama şirketi sonradan tekrardan organize etmek yerine kuruluşta bu yapıyı benimsedik.

Nasıl bir ekiple yola çıktınız?
Yaş ortalamamız 26 idi. Ortalama 1-2 yıllık iş tecrübesi olan bir ekibimiz vardı. Start up’larda belirli bir tecrübeden sonra yönetime gelinir. Biz öyle yapmadık ve bunun meyvesini de topladık. Açıkçası biz temiz beyinleri, tecrübeye tercih ederek yola çıkmak istedik.

TÜRK GİRİŞİMCİSİNİN ZAAFLARI
EN BÜYÜK HATA Türkiye’de bir fikri hayata geçirmek için genelde son kurşununuza kadar atıyorsunuz. Sermaye yapısı zayıf. Ayrıca fikrin yayılıp genişlemesinde de zayıf kalındığını düşünüyorum. Biz hep 70 milyonu hedefliyoruz. Start up’ların yaptığı en büyük hata bence bu. 7 milyon nüfuslu İsveç’te, işe başka ülkeleri de düşünerek girişiliyor.
HIZLI HAREKET Ürün ve hizmeti tek bir ülkeye dönük oluşturmak tehlikeli olduğu için bu girişimler girişim sermayedarlarına çok cazip gelmiyor. Ayrıca yatırım konusunda da kendi kendimize yeteriz mantığı hakim. Bilgi teknolojilerinde kendi kendimize yeteriz düşüncesine yer yok. Hızlı hareket edip hızlı büyümek önemli.

Şu anda kaç kişilik bir ekibiniz var?
40 kişilik bir ekibimiz var. Şirketi dört takıma ayırdık. Son kullanıcı servisleri takımı, dijital içeriğin satılması, geliştirilmesi ve karşı tarafa aktarılması için çalışıyor. Elektronik ticaret ve ödeme takımıyla sadakat yönetimi takımları var. Bir de danışmanlık takımımız var. 2009’da nereye gitmek istediğimiz noktasında oluşturduğumuz alanlar bunlar.

Bugüne kadar hangi şirketlere ne tür hizmetler verdiniz?
Son kullanıcı servislerinde Turkcell Müzik’i biz yönetiyoruz. Yine aynı şekilde Turkcell iştiraklerinden Life’a ve Çalık Holding iştiraklerinden Eagle Mobile’a projeler gerçekleştirdik. Elektronik ticaret ve ödemeyle danışmanlık alanında pek çok müşteriye hizmet verdik ve veriyoruz. Sadakat yönetiminde Genpa ile çalışıyoruz. En son Hopi projesini yaptık.

Şu anda en gündemde olan işiniz Hopi…
Evet. Hopi bizim için ilkler taşıyan bir proje. Milyon ve üzerinde müştesi olan projeler yapmaya alışığız ama en hızlı yayılan proje oldu. Hızla 1 milyon kullanıcıyı geçti.

Boyner Holding’le çalışmaya nasıl başladınız?
Hopi projesinde fikir Cem Bey’in. Çok yaratıcı, zeki ve perakendeyi olduğu kadar Türk halkının ihtiyacını da iyi bilen biri o. Bir reklam şirketi aracılığıyla tanıştık. Bir yıl analiz ettik. Sonra çalışmaya başladık ve çalışmayı sürdürüyoruz. Şirket olarak proje yapalım, bırakalım şeklinde çalışmaya inanmıyoruz. Teknik destek ve işletim hizmeti de veriyoruz. Son kullanıcıya hizmet veriyorsanız çözümünüzün arkasında durmanız lazım. Bu sizi değiştirip dönüştürüyor.

Sizin şirketler için geliştirdiğiniz ürünler dışında kendi ürünleriniz de var. Biraz bundan bahseder misiniz?
Çok büyük projelerimiz var. Örneğin TÜBİTAK desteğinde geliştirdiğimiz bir projemizde, büyük veride çok hızlı sorgulamalar yapılmasına olanak tanıyoruz ve tamamıyla kendi geliştirdiğimiz bir ürünle bunu gerçekleştiriyoruz. Konvansiyonel sistemlerin 200 milyarlık veri bütününde 15 saniyede yaptığını, biz 150 milisaniyede yapabiliyoruz.

Parkyeri’nde belirli büyüklüklerden sonra yeni şirketler kurmuştunuz. Kartaca’da da aynı şeyi yaptınız mı?
Evet, yaptık. 2011’de Invio diye bir şirket kurduk. Invio’nun benim dışımda farklı ortakları da var. Bu şirket mobilde hibrit uygulamalarının oluşturulması için platform geliştiriyor. 20 kişilik bir ekibi var. 2014’te ise Sky Atlas isimli bir şirket kurduk. Bu şirket de bulut alanında çalışıyor. Bu iki şirket Kartaca’dan ve birbirinden bağımsız hareket eden yapılarda. Tek ortak noktaları, benim de ortakları arasında olmam. Kendi alanlarında uzmanlaşmış ve bağımsız hareket edebilen kişilerin yönetici olduğu yerler yaratıyoruz.

Yeni şirketler yaratmaya devam edecek misiniz?
İki yılda bir, spin-off, yani bölünerek şirket kurmaya niyetimiz var. Nesnelerin interneti alanında bir şirket kurabiliriz.

Hiç yatırım alan şirketiniz oldu mu? Kartaca olarak kendi kendimize
ilerliyoruz. Konuşmalar yaptık ama olmadı. Yatırım almak var, yatırım almak var. Vizyonun paylaşılmadığı yatırımın anlamı yok. Yatırım yapan şirketle ortak hedefin olması gerekiyor. Ancak Sky Atlas’ta Revo’dan yatırım aldık. Sky Atlas’ın yaptığı işin yatırım maliyeti yüksek, onu nasıl karşılayabileceğimizle ilgili bir ihtiyaç analizi yaptık ve yatırım aldık.

“ÇALIŞMA DÜZENİM ÇOK FARKLI”
MATRİS YAPI
Matris organizasyon yapımızda takımlarımız ve bölümlerimiz bulunuyor. Takımlarımız ürün ve hizmetlerimize; bölümler ise kişisel yetkinliklere göre ayrılıyor. Takımları, farklı bölüm çalışanları oluşturuyor. Geleneksel şirket yapısına pek uymayan bu matris yapımızın en temel sebebi, yatay hiyerarşik bir düzen kurmak istiyor oluşumuz.

AÇIK OFİS
Bu matris organizasyon yapı sebebiyle açık ofiste çalışılıyor. Ancak diğer açık ofislerdeki gibi müdür veya CEO’ların odası yok. Öyle ki genel müdürün masası açık ofisin orta yerinde yer alıyor. Çalışanlar haftada 40 saat çalışmak ve hafta içi 08:00-22:00 saatleri arasında istedikleri zaman diliminde ofise gelmek koşuluyla kendi haftalık programlarını belirleyebiliyor.

EĞİTİM AVANSI
Eğitim konusunda da diğer şirketlerden farklı bir sistem kurduk. Her bir çalışana eğitim bütçesi ayırdık. Her ay 100 dolar eğitim bütçesi ayrılan çalışan, 12 aya kadar eğitim avansı da isteyebiliyor. Ayrıca herkes kendi gitmek istediği eğitime katılıyor.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.