Ekim 2019’da katıldığım Money20/20 Konferansı’ndaki ortak çıkarım, yakın gelecekte her şirketin ‘finansallaşarak’ birer ‘fintek’ şirketine dönüşeceği” yönündeydi. Artık şirketler, müşteri ve çalışanlarının bankası olacak. Bu dönüşüm Amazon ve Apple gibi şirketlerle başladı.
3 bin 500’den fazla şirket ve 100 ülkeden 2 bin 100’den fazla CEO ve başkan dahil 11 bin 500’ün üzerinde katılımcı çeken Money20/20 konferansındaki şirketleri incelediğinizde, “Uluslararası Bireysel ve Ticari Ödemeler/Cross Border Payments” öne çıkıyor. Birçok büyük fintekin doğduğu bu alan, uluslararası mikro ticaretin hareketlenmesiyle de gittikçe daha önemli bir hal alıyor. Bu fintekler dünya içinde sahiplendikleri coğrafi koridorlara, konsantre oldukları müşteri segmentlerine ve ödeme şekillerine göre birbirinden ayrılıyor. Diğer önemli alan, dijital bankacılığın büyümesiyle çok daha hızlanacağı kesin olan “Müşterini Bil (Know Your Customer) ve Müşteri Edinim (Onboarding)”. Son alan ise “Finansal Sağlık” (Financial Wellness) girişimleri… Konferanstaki durumu aktardıktan sonra bunların dışına çıkarak finans ekosistemi oyuncularının ve geleneksel kurumların liderlerinin konuşmalarından bir çıkarıma varmak istiyorum. Bence ortak çıkarım, “Yakın gelecekte her şirketin finansallaşarak birer fintek şirketine dönüşeceği” yönündeydi. Konferansın panellerinden ve bire bir sohbetlerinden vardığım bu sonuca nasıl geldiğimi aşağıda özetlemeye çalıştım.
FİNANSALLAŞMA
Öncelikle nedir bu finansallaşma? 2000’li yıllarda başlayan dijital dönüşüm serüveni, 2010’lu yıllarda hızlanarak KOBİ’ler dahil ticaretin tüm oyuncularının verilerini dijital ortamda saklamaya başladığı ve hatta aksiyonların dijital kanallardan tetiklendiği bir döneme girmiştik. Bunu takiben 2010’lu yıllarda başlayan ve 2020’li yıllarda da devam edeceğini öngördüğümüz bir otomasyon veya endüstri 4.0 dediğimiz dönüşüm de var. Mevcut verilerin dijitalleşmesi, nesnelerin dijitalleşmesi ve ortaya çıkan verinin yapay zekâ ile daha akılcı ve otonom aksiyonların alınmaya başladığı bir süreçti bu. Finansal dönüşüm veya “finansallaşma” dediğimiz bu yeni döngüde, artık şirketler kendi müşteri ve çalışanlarının bankası olacak. Bu dönüşüm yurt dışında, Amazon ve Apple gibi kurumların finansallaşarak müşterilerine finansal hizmetleri götürmesiyle başladı. Uber konferansta yaptığı UberCash lansmanıyla buna da iyi bir örnek gösterdi. Artık Uber şoförleri Uber’den kazandıkları ücretleri hiç bankaya gitmeden Uber uygulaması içinden (cüzdan) her yerde harcayabiliyor, anında geri yükleyen indirimler alıyor ve nakit akışlarını takip edip kredi alabiliyorlar.
Kurumların bu dönüşüme girmesinde iki ana sebebe işaret edildi: Gider risklerinin azaltılması veya yeni gelir kanallarının elde edilmesi…
Bu dönüşümü ortaya çıkaran, uygulanabilir kılan ve daha da hızlandıran üç ana faktör üzerinde duruldu: Değişen müşteriler, teknolojiler ve regülasyonlar…
DÖNÜŞÜMÜN ANAHTARLARI
Kurumların finansal dönüşüm geçirerek kendi çalışan ve müşterilerine bankacılık hizmetleri götürmeye başladığından bahsetmiştik. Peki bu nasıl olacak? Cevap Fintech-as-a-Service (FaaS) ve Banking-as-a-Service (BaaS) dediğimiz yapılarda.
FaaS, diğer şirketlerin fintek ile ilgili uygulamalar oluşturmak için ihtiyaç duyduğu yetenekleri sağlayan bir platform. Günümüzün gelişen, ileri teknoloji iş dünyasıyla küresel ticaretin büyük bir kısmını hala yönlendiren eski finansal sistemler arasında bir bağlantı sağlar ya da her yerde finansal yenilikçiler için yeni bir oyun alanını yaratmayı hedefler. BaaS, finteklerin müşterilerine banka benzeri hizmetler oluşturabilmesi için bankaların sistemlerine erişmesine ve bunlarla bağlantı kurmasına izin verir. Bu nasıl oluyor? Bankaların işlemlerini ve verilerini temel alarak yeni bir finansal hizmet geliştirmekle ilgilenen bir fintek, bir BaaS platformuna erişmek için bir ücret öder. Bu BaaS platformunda, fintek bankaların sistemlerine ve bilgilerine erişim kazanır. Bankalar, hesap sahipleri için daha fazla finansal şeffaflık seçeneği sunar. Bankalar ile finteklerin ilişki kurması ile bankalar finteklerin hizmetleri ve topluluğu ile de ilişki geliştirmiş olur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ
Türkiye’de maalesef hem partnerbanka mevzuatı hem açık bankacılık mevzuatı için adımlar atılmış olsa da pratikte mevcut değil. Fintekler sadece kendi lisansları çerçevesinde FaaS hizmeti verebiliyor. Bankalar ise açık bankacılık mevzuatı olmadığı için fonksiyonlarını ve kanallarını start up’larla tam paylaşamıyor. Dünyada önemli bir finansal dönüşüm söz konusu. Büyük teknolojik şirketlerden büyük kurumların teknolojik yapılarına kadar tüm kurumlar, finteklere dönüşmek için yurt dışındaki FaaS ve BaaS yapılarıyla iş birliğine gitmeye başladı bile. Bu konuda en hızlı sürede ve en çok müşteriyi elde etmek isteyen sektör liderleri bile bu altyapıları için fintek start up’larını tercih ediyor. Money 2020’nin en güçlü stantlarına sahip girişimler ise Plaid, Rapyd, Cambr ve Dwolla gibi FaaS’ın dünyadaki en büyük örnekleriydi. Diğer yandan Stripe gibi günümüze kadar kendi markasıyla müşterilerine hizmet götüren fintekler bile FaaS altyapılarını açmaya başladı. Türkiye’nin bu treni kaçırmaması için gelişmiş ülkelerdeki partner bank mevzuatı ile fintek start up’larına BaaS altyapısı özelliklerini kazandırması şart. Bu yapılar ile hem finansal hizmetleri hızlıca demokratikleştireceğiz hem güçlü finans iş gücümüzün yarattığı bu şirketlerle Doğu Avrupa ve MENA bölgesine finansal hizmetler götürerek güçlü bölgesel fintekler yaratabileceğiz.
ETKİNLİK WEB SUMMIT
2020 AB-Start ups Summit, Avrupa çapında 1.500’den fazla kurucu, start up’a meraklı, şirket, melek yatırımcı, VC ve katılımcı toplayacak. İki günlük etkinlik, ağ oluşturma için büyük bir fırsat ve uluslararası teknoloji şirketleri kurmayı hedefleyen girişimci ve yatırımcılar için bir buluşma noktası.
Tarih: 28-29 Mayıs 2020
Yer: Barcelona
Kitap önerisi
Araştırmalar, çoğu zaman girişimcilerin pazar fırsatlarını tanımlamak ve araştırmak için yeterli zaman harcamadıklarını göstermiştir; bunun yerine iyi görünen ilk fırsata atlarlar ve diğer fırsatları uygun şekilde değerlendiremezler. Bu yaygın hatalar, genellikle yanlış pazarı seçtiğiniz veya kendinizi belirli bir yöne kilitlediğiniz anlamına gelir. Business Model Generation, Testing Business Ideas’ın yazarı Marc Gruber’in yeni kitabı Where to Play pazar fırsatlarını daha iyi tanımlamak, değerlendirmek ve odaklanmak için açık, yapılandırılmış ve pratik bir çerçeve (Market Opportunity Navigator) vererek umut verici bir strateji belirlemenize yardımcı olur.
0 yorum