Entegrasyonda 3 strateji


Start up’larla farklı iş birliği ve yatırım modellerinin konuşulmaya başlandığı bu dönemde, birçok kurum nereden başlamak gerektiği konusunda kararsız görünüyor. Doğru adımlar için gerekli 3 stratejik yaklaşım var.

İhsan Elgin

İhsan Elgin

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi, son yıllarda önemli gelişmelere sahne oldu. 5 yıl öncesine kadar sadece 47 kurumun desteğiyle ayakta kalan bu ekosisteme dahil olan oyuncu sayısı, bugün 144’e ulaştı. 2016 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren start up’lara 66 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Bu rakam, Güney ve Doğu Avrupa ülkelerindeki start up’lara yapılan yatırım ortalamasının üstünde.

Start up ekosistemi dikkat çekici bir şekilde büyümeye devam ederken kurumsal dünya oyuncuları ise gün geçtikçe artan rekabet ortamında rol almaya devam edebilmek için sürekli yenilik arayışında. Start up’lar ile farklı iş birliği ve yatırım modellerinin konuşulmaya başlandığı bu dönemde, birçok kurum nereden başlamak gerektiği konusunda kararsız görünüyor. Doğru adımlar atabilmek için kurum ihtiyaçlarıyla uyumlu bir strateji geliştirmek gerekiyor. Bu yazımda, kurumların start up’lara entegre olmasını destekleyen 3 farklı stratejik yaklaşımı özetlemeye çalışacağım.

1. İŞ BİRLİĞİ KURMAK
Özünde şirketin sahip olduğu yetkinlik ve kaynaklar ile start up’lara destek vermeyi barındıran bu yaklaşımla kurumlar, operasyonel sorunların giderilmesini hedefleyen çözümler geliştirebilir, ortak geliştirilen yeni bir ürünü müşterilerine sunabilir, mevcut değer teklifi kapsamını geliştirerek yeni müşteriler kazanabilir ya da müşteriye erişim kanallarını güçlendirebilirler. Bu başlık altında göze çarpan birçok başarılı örnek var. Bunlardan biri de Knorr ve Digital Genius arasında geliştirilen iş birliği. Chef Wendy adı verilen ve geliştirilen algoritmik yapı sayesinde müşterilerle anlık mesajlaşmayı destekleyen Digital Genius çözümü, müşterilere evdeki malzemelerle yapılabilecek yemek tariflerinin anlık mesajlaşmayla iletilmesini sağladı. Oldukça olumlu geri dönüş alınan bu hizmet, Knorr’un uzun zamandır geliştirmeyi hedeflediği müşteri deneyimini farklı bir noktaya taşımasını sağlarken, Digital Genius’a da Unilever gibi bir markanın referansı ile daha büyük adımlar atma imkanı verdi.

2. YATIRIM YAPMAK
Kurumlar, start up’lara doğrudan yatırım yaparak stratejik bir büyüme planı tasarlayabilir. Bu yatırımlar, kurumların start up’ta azınlık (yüzde 1-49) ya da (yüzde 50-99) çoğunluk hissedarı olmasını sağlayarak yeni gelir getirecek işlerin keşfini destekliyor. Gerek mevcut gerek yarının işlerine odaklanan start up’lara yapılacak olan bu yatırımlar, özel girişim sermayeleri (Venture capital) ya da kurumsal girişim sermayeleri (Corporate venture capital-CVC) tarafından takip ediliyor. Erken aşamada birçok start up’a küçük yatırımlar yaparak riski minimize etmeyi, geleceği şekillendirecek iş alanlarını kurum içerisinde büyük maliyetlere katlanmadan yapılan yatırımlar aracılığıyla test etmeyi sağlayan bu bakış açısının başarısı ise yatırım yapılacak alanların doğru tespiti ve start up’ların takibine dayanıyor. Farklı odak alanlarında ve çok sayıda start up’a küçük yatırımlarla başlayan bu süreç, 6-12 ay gibi bir performans döneminden sonra ete kemiğe bürünüyor. Erken aşamada yapılan ilk yatırımların takibi, kurumlara hangi odak alanının ya da start up’ın ve daha çok desteklenmesi gerektiğini gösteriyor.

3. SATIN ALMAK
Kurumlar start up’ları tamamen satın alarak mevcut yapıya entegre etmeyi tercih edebilir. Kurumların bir start up’ı satın alma kararı vermesi her zaman o start up’ın gelirini kendi havuzuna dahil etmek istemesi anlamına gelmeyebilir. Start up’ların geliştirdiği patent, girişimci takım, ürün gamı, müşteri portföyü ya da start up gelirinin kendisi kurumlar tarafından satın alınabilecek kritik varlık ya da yetkinliklerdir. Satın alınacak olan varlık ya da yetkinliğin ne olacağının cevabı ise kurum ihtiyaçları ve start up’ın hangi aşamada olduğuna bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Eğer henüz arama sürecinde olan bir start up’tan söz ediliyorsa, patent, takım, ürün ve kısmen müşteri havuzu satın alınabilecek varlık ya da yetkinlikler olarak görülebilir. Start up’ın iş modelinin çalışır hale gelmesi, müşteri edinmesi ve satış yapması, yani yürütme aşamasına geçmesi noktasında ise kurum için arama sürecindeki varlık ve yetkinliklere ek olarak ürün, müşteri ve start up gelirini satın alma opsiyonu doğacaktır.

Türkiye’de son dönemlerde gerçekleştirmeye başlanan satın alma çalışmaları, globalde oldukça aktif bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Üstelik sanılanın aksine satın alımlar, sadece teknoloji şirketlerinde gerçekleşmiyor. Farklı sektörlerde de kurumlar, kendilerine yeni bir fırsat ya da rakip olarak gördükleri start up’lar için satın alma kararı veriyor. Unilever, üyelik modeli üzerinden düzenli traş seti gönderen Dollar Shave Club’ın yarattığı rüzgarı engelleyemediği için 3,3 milyar dolara satın alma kararı aldı. Jet.com faaliyete başladıktan 3 ay sonra 3,3 milyar dolar karşılığında Walmart tarafından satın alındı.

Kitap tavsiyeleri

Jobs to Be Done- Theory to Practice (Antony Ulwick)
Başarılı yeni ürün ya da hizmet geliştirmenin müşteri ihtiyaçlarını doğru analiz etmekten geçtiği gerçeğinden yola çıkan Antony Ulwick, Jobs to Be Done kitabı ile müşteri ihtiyaçlarını kategorize etme, tanımlama ve önceliklendirme konusunda önemli ipuçları veriyor. Yeni ürün ya da hizmet geliştirmek isteyenler için başucu kitabı olabilecek bu yayın, yeni ürün/ hizmet geliştirme sürecinde doğru yöntemsel yaklaşımların kullanılmasını destekleyerek, başarılı sonuçlar elde edilmesinin önünü açacak nitelikte.

startups watch son rakamlar ne diyor?

2016 yılına ait yatırımların tamamlanmasıyla birlikte geçtiğimiz yılın değerlendirmesini yapabilmek için Startups.watch’ta ön plana çıkan rakamsal gelişmeleri özetledik:

2016 yılında yapılan yatırımların toplam tutarı bir önceki yıla kıyasla yüzde 5,9 artarak 67,2 milyon dolara ulaştı. Yapılan yatırım turlarının toplamı 2015 yılında 87 iken 2016’da 124 yatırım turu gerçekleşerek rekor kırdı.

Bu yıl ortalama yatırım büyüklüğü çekirdek yatırımlarda 200 bin dolar, seri A ve seri B yatırımlarda ortalama 2 milyon dolar oldu.

Girişimlerin yatırım öncesi değerlemeleri çekirdek yatırımlarda ortalama 1 milyon dolar, seri A seviyesinde 5,6 milyon dolar ve seri B seviyesinde 15 milyon dolar tutarında.

2016’da yatırım turlarının tümüne bakıldığında sayıca en çok yatırım yapılan girişimler sırasıyla SaaS, pazaryeri ve fintech sektöründe faaliyet gösterirken, yatırım tutarına bakıldığında en yüksek tutarda yatırım yapılan girişimler sırasıyla fintech, SaaS ve emlak sektöründe faaliyet gösteriyor.

ETKİNLİK

Finansal teknolojiler, mobil endüstride son gelişmeler ve start up yatırımlarıyla ilgilenenler için şubat ayında gerçekleştirilecek 3 farklı etkinlik var:

FinovateEurope: 7-8 Şubat’ta Londra’da düzenlenecek. Yeni ürün geliştirmek veya pazarlamak, gündemi takip etmek, son trendler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen, bankacılık ve finans teknolojileri konusunun bir parçası olan herkesin takip etmesi faydalı bir etkinlik.

Mobile World Congress: Mobil dünyanın başkenti Barselona’da 27 Şubat-2 Mart tarihlerinde düzenlenen bu etkinlik, GSMA Foundation tarafından organize ediliyor ve mobil endüstriler için dünyanın en büyük buluşması.

Startup Turkey: Etkinlik Etohum tarafından 23-25 Şubat’ta Antalya’da düzenlenecek. Avrasya’nın ve MENA bölgesinin en iyi girişimcileri ve yatırımcıları bu etkinlikte bir araya geliyor.

1 Comment

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.