“Matbaanın bize 300 yıl sonra gelmesi, bugün Batı’dan geri kalmışlığımızın temel sebeplerinden birisidir. İstiyorum ki bu defa dijital devrimi kaçırmayalım, bu dev dönüşümden geri kalmayalım.”
1- Son girişiminiz olan Tazedirekt.com için nasıl hedefleriniz var?
Tazedirekt.com, şehirli insanın kolayca ulaşamadığı taze ve organik gıdaları, internetten alışverişin ve eve teslimin kolaylığıyla müşterilerine sunuyor. Boğazköy Çiftliği markasıyla kendimize ait büyükbaş ve küçükbaş besi çiftliklerimizi kurduk. Bunun dışında et parçalama işlemi de kendi tesislerimizde gerçekleştiriliyor. Buradaki hayvanlar tamamen doğal ve GDO’suz besinlerle yetiştiriliyor. Bostandere Çiftliği markasıyla da organik gıda çiftliğimizi kurduk. Organik sertifikasını önümüzdeki haziran ayında almak üzere hazırlıklarımızı tamamladık. Her gün saat 23:00’e kadar sipariş alıyoruz ve siparişleri ertesi gün müşterinin talep ettiği saatte teslim ediyoruz. 2014’ün Mart ayında Bursa’da pilot olarak başlattığımız girişimimizi, geçtiğimiz aralık ayında asıl hedef pazarımız olan İstanbul’da faaliyete geçirdik. 2015’in ilk çeyreğinde, en hızlı şekilde büyümeyi ve İstanbul’da pek çok hedef bölgede dağıtıma başlamayı planlıyoruz. Aynı şekilde şu anda sitemizden satılan yaklaşık 2 bin ürünü, 2015 sonuna kadar 5 bin ürüne çıkarmayı düşünüyoruz. Tazedirekt.com’u, 7-10 yıl içerisinde milyar dolarlık bir şirket haline getirmeyi ve sonra çalışanlarımızın da ortak olduğu halka açık bir şirkete dönüştürmeyi hayal ediyorum. Bizim odak noktamız taze, doğal ve organik gıdalar ancak müşterilerimize tüm market alışverişlerini sitemiz üzerinden yapma kolaylığını da sunuyoruz.
2- Sizin diğer önemli girişiminiz Webnak’ta son gelişmeler nedir?
Webnak.com, B2B alanında bir girişimimiz. Başta mobil olmak üzere internet teknolojilerini kullanan bir nakliye pazaryeri iş modeli. Bu pazaryerinde, bir tarafta kamyon bazında yüklerini taşıtmak isteyen şirketler, diğer tarafta ise yük taşıma hizmeti veren kamyoncu esnafı yer alıyor. Webnak dijital platformunda bir araya gelen yük veren ve yük taşıyanlar, aralarında “ihale açma ve teklif toplama” süreçleri sonunda anlaşıyorlar. Şirketlerden aracılık hizmeti komisyonu almak şeklinde bir gelir modelimiz var. Ancak şu anda Webnak pazaryerinin likiditesini artırmak bizim için çok daha önemli olduğu için henüz ücret almaya başlamadık. Kamyoncudan ise hiçbir zaman ücret almayacağız.
Şu an üyelerimizi 2 bin 500 kamyoncu ve 600 şirket oluşturuyor. Önümüzdeki şubat ayının ortasına kadar sitede ve app’te çok yaratıcı gelişmeler yapacağız. Buna paralel olarak yılın ilk çeyreğinde tanıtım kampanyalarımızı hızlandıracağız. 5 yıl içerisinde yüzde 5 pazar payına ulaşıp her başarılı taşımadan bugünkü rakamlarla ortalama 30 TL hizmet bedeliyle yılda 90 milyon TL hizmet geliri hedefliyoruz. İstanbul Avrupa, İstanbul Asya, Bursa, İzmir ve Adana olmak üzere 5 bölgede hizmet noktalarımız var.
3- Girişimcilerin global bir hedefi varsa San Francisco’ya gitmeleri gerektiğini düşünüyorsunuz. Bunun için Türkiye’de girişimcilere kaynak sağlayan kurumlar var mı?
Global hedefi olan girişimcilerin Silikon Vadisi’ne gitmesinde yarar var, çünkü Türkiye’de takip eden yatırımları yapabilecek bir ekosistem yok. Ancak devletin oraya göndermek gibi bir desteği yok. Zaten bu bir bakıma beyin göçü olduğu için devletin böyle bir destekleme yapacağını sanmıyorum. Yatırımcıların da işi bu değil. Biz yatırımcılar olarak orada ivmelenmiş bir proje göreceğiz ki ilgi duyarak yatırım yapalım. Buradan göndereceğimiz işin orada başarılı olup olmayacağını bilemeyiz. Bu işi yapabilecek olan kurumlar hızlandırıcı şirketler. Etohum bu şirketlerin başında geliyor. Ayrıca benim de üyesi olduğum BUBA (Boğaziçi University Business Angels) da hızlandırıcı bir şirket olmayı hedefliyor. Bu hızlandırıcı şirketlerin global hedefi olan girişimcileri yabancı yatırımcıyla tanıştırması lazım. Çünkü bunlar, tüm dünyada büyümeye oynayan ama para yakan girişimler. Sanırım bu konuda çalışmalar yapıyorlar. Yine de asıl sermaye girişimcinin kendi yeteneği. İyi bir okul mezunu, sağlam bir yazılımcı olan girişimci, orada bulunan ekiplere katılabilir. Eğer arkadaşları varsa onların referansıyla gidebilir.
4- yılında ne hedefliyorsunuz?
2013 ve 2014’te Webrazzi okuyucuları tarafından yılın yatırımcısı seçildim. Ancak ben aynı zamanda bir girişimciyim. Yatırımlara tabii ki devam edeceğim. Ancak 2015’te kendi girişimlerim Webnak ve Tazedirekt’e daha fazla odaklanacağım. Açıkçası kendi girişimlerimin de ödül almasını çok isterim. Webnak girişimimizi hızla geliştiriyoruz. Şubat ayında yoğun tanıtımlara başlayacağız. Tazedirekt, Anadolu Yakası’nda ocak sonuna kadar bizim hedef kitlemizin yüzde 60’ına ulaşmış ulaşacak. Daha sonra Avrupa Yakası’na da hızla açılacağız. Tahminime göre nisan sonuna kadar geniş bir müşteri kitlesine ulaşmış oluruz. 2015, Webnak ve Tazedirekt’in yılı olacak. Yatırım konusunda, artık çok fazla alana ulaşmış olduğumuz için daha çok yatırım yaptığımız girişimlere takip eden yatırımlar yapacağız. Ancak yine de ivmelenmiş iyi projelere her zaman açığız.
5- Start up ekosistemi dünyada çok hızlı gelişiyor ve çok daha fazla büyüyeceği öngörülüyor. Peki Türkiye, start up konusunda dünya standartlarına ulaşabildi mi?
Maalesef Türkiye’nin potansiyelini hiç yansıtmayan şekilde dramatik olarak gerideyiz. Örneğin her yıl ortalama 100’e yakın İsrailli teknoloji şirketi, yıllık toplamda yaklaşık 7 milyar dolar civarında exit (hisse satışı ile çıkış) yapabiliyor. Exit sonucunda, her yıl elde edilen bu finansal kaynaklar, tekrar yeni start up şirketlere yatırım olarak geri dönüyor. Sonuçta, teknolojide bizimle arayı sürekli açıyorlar. Yine başka bir örnek, bizim gibi gelişmekte olan Hindistan’daki girişimlerin inanılmaz büyük yatırımlar aldığını görüyoruz. Nüfusları Türkiye’nin 15 katı olmasına rağmen milli gelirleri Türkiye’nin sadece 2,5 katı. Ancak, mukayese bile edemiyorsunuz. Hindistan’ın aldığı yatırımlar, Türkiye’nin 100 katından fazla. Daha geçen ay Japonya’nın teknoloji devi Softbank, Hindistan’daki teknoloji şirketlerine 10 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu.
Sanırım Gezi Parkı ile başlayan siyasi gerginlik ve Batı’daki Türkiye imajı, yabancı yatırımcıların ilgisini çok azaltmış durumda. Eğer 2015 Haziran genel seçimlerinden sonra daha iyi bir görüntü verebilirsek, tekrar yabancı yatırımcılar Türkiye’ye gelmeye başlayabilir. Ancak yabancı yatırımcı gelse bile Türkiye’nin son yıllardaki olumsuz imajı, şirketlerimizin değerini düşürüyor. Ben internetin icadını, matbaanın icadına benzetiyorum. Unutmamak lazım ki matbaanın bize 300 yıl sonra gelmesi, bugün Batı’dan geri kalmışlığımızın temel sebeplerinden birisidir. İstiyorum ki bu defa dijital devrimi kaçırmayalım, tüm sektörleri kökünden etkileyecek olan bu dev dönüşümde geri kalmayalım. Ancak bunun olabilmesi için bol miktarda dış yatırımlara da ihtiyacımız var. Çünkü Türkiye’de eski ekonomi zenginleri dijital ekonomideki fırsatları çok anlamıyor ve bu alanlara yatırım yapmıyor.
6- Sizin çok büyük bir yatırım portföyünüz var. Yurtdışındaki ve Türkiye’deki yatırımcıları karşılaştırır mısınız?
Evet, Türkiye ölçülerinde çok büyük bir portföye ulaştım. 2014 sonu itibariyle 14 adet yurtdışı yatırımım da dahil 56 farklı şirkete, toplamda 50,3 milyon dolar yatırım yaptım. Ancak ABD, İngiltere gibi gelişmiş pazarlardaki diğer büyük bireysel yatırımcılarla kıyaslandığımda çok da büyük bir portföy sayılmaz. Gelişmiş pazarlarda, yatırım sayısı 100’leri ve yatırımları 100 milyon doları aşan çok sayıda yatırımcı görebilirsiniz. Bugün Türkiye start up ekosisteminin çok daha fazla derinliğe ulaşmış olması ve benim bu kadar etki yaratmamış olmam gerekirdi. Türkiye’nin potansiyeli düşünüldüğünde benim gibi yatırım yapan en az 20-30 yatırımcı olması lazım. Ancak bana yakın bir melek yatırımcı hemen söyleyemiyorum bile. Start up şirketlerin işlerini geliştirebilmeleri markalarını tanıtmalarına, yıldız çalışanları kendilerine çekebilmesine ve yatırıma bağlı. Diğer taraftan, Türkiye’de aslında imkanı olup yatırım yapmayanlar şunu da göremiyor, Türkiye’de internet bazlı şirketler yeterince yatırım alamadıkları için aslında ciddi şekilde eksik rekabet söz konusu oluyor. Çünkü yatırım almış bir start up, pazardaki eksik rekabetten dolayı odaklandığı alanda hızlıca başarılı olabiliyor.
7- Önümüzdeki yıllarda hangi iş modellerinde fırsatlar görüyorsunuz?
B2B pazar yerlerinde açık ara çok eksiklik var. Buradaki temel sorun, kurumsal şirketlerde çalışan kişilerin yıllarca emek vererek geldikleri pozisyonu riske atmak istememeleri. Hele ki bir aile kurmuşlarsa bu riski almak çok daha zor hale geliyor. Diğer taraftan B2B iş modellerinde başarı için bu tecrübeli profesyonellere büyük ihtiyaç var, çünkü o sektörün püf noktalarını en iyi onlar biliyor. Genç girişimciler ise genelde tecrübesiz oldukları için daha çok B2C alanına yöneliyor. Böyle bir kısır döngü söz konusu. Bunun dışında, Fintech (finansal teknolojiler) alanında çok büyük bir potansiyel var. Cep telefonumuz bir ödeme aracı haline gelmeye başladı, ancak ödeme yapmak Fintech’in çok ufak bir parçası. Dünyada bankacılık sistemini kökünden değiştirebilecek gelişmeler oluyor. LendingClub’ın inanılmaz başarısını hepimiz gördük. Bunun dışında SAAS (Software as a service) da benim çok potansiyel gördüğüm bir alan, özellikle bunu bir pazaryeri modeliyle birleştirdiğinizde daha da güçlü oluyor. Tabii bu alanlarda başarılı olabilmek için çok star bir teknoloji ekibine sahip olmalısınız. En potansiyel alanlardan biri de BiTaksi gibi mobil teknolojileri kendi lehine kullanan iş modelleri. Artık pek çok iş modeli mobili düşünmeden tasarlanamıyor bile. Ayrıca FoodTech, mobile on-demand ve paylaşım ekonomisi iş modellerinde çok büyük potansiyel görüyorum.
8- Start up şirketleri için ideal ortak sayısı nedir?
Bana göre kurucular en az iki, en fazla üç kişiden oluşmalı. En başta çok iyi bir IT uzmanı ve pazarlama tarafı güçlü, genelde şirketin CEO’su olan bir “business hacker” o şirketin kurucuları olabilir. Eğer iş modeli, operasyonel bir yük gerektiriyorsa operasyonun sorumluluğunu taşıyacak bir kişi daha kuruculara katılmalı. Bu yüzden iki veya üç kişilik kurucu ekip olmalı diyorum. Ancak bir start up sadece kurucularla yürümez; aynı zamanda çok iyi bir çalışan takımı da olmalı. Özellikle kilit durumunda olan çalışanların, gelecekte alabilecekleri hisse opsiyonlarıyla ayrıca motive edilmesi önemli. Çünkü bu kilit çalışanlar, muhtemelen o start up şirketin geleceğine yatırım yapmış ve normalde başka kurumsal bir şirkette alabileceği maaşın altında çalışmayı kabul etmiştir. Örneğin, ilk başta şirketin kendisinin sahip olduğu, ancak gelecekte kilit çalışanlara verilecek olan yüzde 10’luk bir hisse opsiyonu, belirli başarı parametrelerine bağlı olarak ayrılabilir.
9- Online işlem yapmayı henüz içselleştirememiş coğrafya ve pazarlarda nasıl bir strateji izlemek gerekiyor?
Daha az gelişmiş olan ülkelerin dokusuna uygun, internetin avantajını kullanan ama onun kültürüne uygun iş modelleri geliştirilebilir. Bazı işler online’ın avantajını offline için kullanabileceğiniz işlerdir. Türkiye’nin şartları da bu duruma uygun. Bizim en önemli yatırımlarımızdan olan İncir. com, bu duruma çok iyi bir örnek olur. İnternetin avantajını, online alışveriş yapma alışkanlığı veya imkanı olmayan çok büyük bir kitleye sunuyor. Tavsiye ile pazarlama yöntemiyle interneti dijital bir katalog gibi kullanıp kendi çevresiyle yüz yüze görüşerek satışı gerçekleştiriyor. Aynı şekilde çevresi tarafından güvenildiği için internete güven problemi olan kitleye de önemli bir çözüm getiriyor. Sonuçta, hedef pazarınızı çok iyi belirlemeniz gerekir. Her girişimi her yerde uygulayamazsınız. Örneğin İncir modeli, insanların yüz yüze etkileşiminin az olduğu ve online alışverişin yaygın olduğu İskandinav ülkelerinde başarılı olamaz. Ürününüzü pazarlayacağınız coğrafyalardaki kültürü ve tüketim alışkanlıklarını iyi analiz etmelisiniz.
0 yorum