KFC’nin kurucusu Harland D. Sanders, özel tarifiyle hazırladığı tavukları eyalet çapında ünlüyken, yol güzergahının değişmesiyle iflasın eşiğine gelmişti. İkinci girişiminde ise tavuklarını satacak restoranı ancak 1.019’uncu denemede buldu.
Gözde YENİOVA [email protected]
Başarılı bir girişim için fikri yaratmak kadar, onu hayata geçirmek için pes etmeden çalışmak ve işin peşini hiç bırakmamak da bir o kadar önemli. Çoğu başarılı şirketin başlangıç aşamasında, başarısız deneyimlere rağmen pes etmeyen girişimcileri olduğunu görüyoruz. Dünyaca ünlü tavuk restoran zinciri Kentucky Fried Chicken (KFC) da işte bunlardan biri. KFC’nin ünlü tavuklarının özel tarifini geliştiren ve restoranı hayata geçiren Harland D. Sanders, bugünkü başarısını yıllar önce pes etmeden kapı kapı dolaşıp tariflerini kullanmaya ikna edecek bir restoran sahibi aramasına borçlu. ABD’de 1930’ların ortalarında Harland D. Sanders, ABD Kentucky’de Tennesse sınırında yaklaşık 25 mil uzaktaki bir kasaba olan Corbin’de benzin istasyonunda bir kafe satın aldı. O sıralarda 40’lı yaşlarda olan Harland Sanders, restoran işine girmeden önce demiryolu işinden Ohio nehrini geçen buharlı bir feribotu çalıştırmaya kadar birçok alanda çalışmıştı. Sanders, yemek yapmayı seviyordu ve değişik tat kombinasyonlarını deniyordu. Bu yüzden bu işi yapmayı tercih etmişti. Kendine özel bir yemek tarifi vardı. Bugün halen kullanılan 11 baharatlı özel formülünü ve özel pişirme tekniğini, bu dönemde geliştirdi. Kendi tekniğiyle pişirdiği özel tavuklarının ünü giderek yayıldı. Hatta Kentucky bölgesinin yemek zenginliğine yaptığı katkılardan dolayı Kentucy valisi tarafından “Albay” lakabı takıldı. Ancak o bölgede yaşananların 1950’lerde yapılan bir otobanı kullanmaya başlamasıyla iflas etme noktasına geldi. Albay Sanders, bunun üzerine elindeki tarifle restoranları gezmeye ve tarifini ücret karşılığında onlara satmaya karar verdi. Böylece ABD’yi bir uçtan bir uca, eyalet eyalet gezmeye başlayan Sanders, her gittiği restoranı not alıyor ve tekrar tekrar arıyordu. Ancak hiçbirinden olumlu cevap alamıyordu. Ziyaret edip aradığı restoran sayısı bini aşmıştı. Ancak Sanders, bu koşullarda bile pes etmedi ve sonunda 1.019’uncu restoranı tarifi denemeye ikna etti. Uygulanan tarif, hem restoran sahibince hem müşterilerce çok beğenildi ve ortak iş yapmaya başladılar. İşte bugünün ünlü tavuk restoran zinciri Kentucky Fried Chicken’ın temelleri, böyle bir pes etmeden sürdürülen girişimin hikayesine dayanıyor. Şimdi KFC’nin logosunda bulunan o kişi de bu markanın yaratılmasında büyük payı olan Albay Harland D. Sanders.
Kritik veri
ABD’deki 87 tane 1 milyar dolarlık start up’ın 44’ü göçmenler tarafından kurulmuş. İlk sırada 14’er şirketle Hintliler ve İngilizler var. Peterson Institute for International’ın araştırmasına göre, yönetim kurulunun en az 3’te 1’i kadın olan şirketlerde kâr yüzde 15 daha yüksek oluyor.
Başarısızların 7 kusuru
Market araştırma şirketi CB Insights tarafından gerçekleştirilen araştırmada, başarısız olan start up’larla yapılan görüşmelerde birçok farklı neden tespit edildi. Bunlardan 7 başlığı paylaşıyorum.
1- Kibir: Başarısız olan şirketlerin yüzde 85’i kibirli olmaktan kaybetti. Özgüven, yeni bir iş kurmak için şart, ancak özgüvenin kibre dönüştüğü durumlar şirketi başarısızlığa götürüyor.
2- Öngörüsüzlük: Geleceğe dair doğru adımlar atamayan start up’ların yüzde 55’i başarısız oldu. Bunun başlıca sebebi, mali sıkıntılara yol açması. Uzmanlar start up’ların her zaman köşede bir miktar birikimi olması gerektiğini söylüyor.
3- Aşırı gurur: Aşırı gururlu ve böbürlenmeyi seven şirketlerin yüzde 47’si başarısız oluyor. Bunun nedeni ise satış ve pazarlama bölümüne gereken özeni göstermemeleri.
4- Bencillik: Bir start up’ın gelişebilmesi için yetenekli, tecrübeli ve enerjisi yüksek çalışanlara ihtiyacı var. Takım çalışması kritik önem taşıyor.
5- İhmalkarlık: İşlerini tam yapmak yerine baştan savma bir şekilde bitirmek start up’ları yüzde 34 ihtimalle başarısızlığa götürüyor. Detaylara önem veren çalışanlarla çalışılması gerekiyor.
6- Dengesizlik: Sosyal hayat ve iş arasındaki dengenin kurulması sağlıklı bir iş ortamı için şart. Bu dengeyi kuramayan şirketlerin yüzde 30’u başarısız oluyor.
7- Esnek olamamak: Start up’lar gelişebilmek için özgür ve esnek bir ortama ihtiyaç duyuyor. Esnek olamayan şirketlerin yüzde 17’si başarısız oluyor.
“Hayal kırıklığı inancı kaybettirmemeli”
BiTaksi Kurucusu Nazım Salur, kuruluşunda yaşadığı sorunu ve bunu nasıl atlattığını şöyle anlatıyor: “BiTaksi’nin hayata geçtiği ilk günle alakalı şöyle bir anım var: Akıllı telefon yaygınlığının düşük olması, mevcut operatör ağlarının henüz gelişiyor olması gibi sebeplerle 4-5 yıl boyunca uykuda tuttuğum BiTaksi projesini hayata geçirmeye karar verdim ve en nihayetinde 2012 yılının yaz aylarında işi başlattım.
İnandırmak zordu
Taksicileri uygulamayı kullanmaya inandırmak zordu. Çünkü taksicilerin büyük çoğunluğu o zamanlar akıllı telefona sahip değildi. Bir teknolojik ürünle kendilerine müşteri geleceğini ve ek para kazanacaklarına inanmakta zorlanıyorlardı. Dolayısıyla o bariyeri geçmek epeyce sıkıntılıydı. Biz de 15 kişilik bir satış uzmanı kadrosu oluşturarak 300 adet sürücüyü açılıştan bir ay önce başlayarak tek tek kaydettik ve cep telefonlarına programımızı yükledik. Nasıl kullanacaklarını anlattık ve açılış günü onları arayıp uygulamayı açmalarını isteyeceğimizi belirttik. Tüm ekip taksileri göreceğimiz online harita karşısına geçip start’ı verdik. Fakat bir gariplik vardı. 300 kişiye durumu belirtmemize rağmen harita üzerinde BiTaksi uygulamasını açan sadece 13 taksici vardı. O gün yolculuk yapan birkaç kişi de sadece eş dosttu. Bu elbette tüm ekibin moralini oldukça bozdu.
‘Eyvah!’ patladı mı?
Eminim o günkü çalışanlarımızın bir kısmı, “Eyvah bu iş patlak” demiştir içinden. O gün belirli sayıda sürücüye sistemde açık kalmaları kaydıyla ücretsiz telefon vermeye karar verdim ve bunu ertesi gün uyguladık. Bu önemli bir fark yarattı ve sabırla sürücüleri ikna etmeye devam ettik. Belki o gün yaşadığımız hayal kırıklığına rağmen işe olan inancımız kaybolsaydı, bugün Türkiye’nin en iyi start up’ı unvanını elde edemezdik.”
0 yorum