Yatırımın yönü Blockchain


“Yılın ilk çeyreğinde yatırımlar, SaaS, pazarlama teknolojileri, regtech ve fintech gibi B2B alanlarında oldu. İleriki dönemlerde yönün blockchain’e döneceğine inanıyorum. Blockchain’in çok büyük bir potansiyeli var.”

Emre KURTTEPELİ [email protected]

1- Yılın ilk çeyreği start up ekosistemi için nasıl geçti? Yatırımların yönü hangi girişimlere döndü?
Startups.watch’un 2018 yılı ilk çeyrek verilerine göre 17 yatırım turunda toplam 17,9 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Bunlar arasında CEOStudent, Mealbox, GarajSepeti, Expertera, Scotium, Meditation ve Nanomik gibi start up’lar var. GBA üyelerinin melek yatırımcısı olduğu ve Sequoia Capital’den yatırım alan Insider, bu yatırımların başını çekiyor. Yatırımlar bu süreçte SaaS, pazarlama teknolojileri, regtech ve fintech gibi B2B alanlarında oldu. İleriki dönemlerde yönün blockchain bazlı girişimlere döneceğine inanıyorum.

2- Dünyada son bir yıldır blockchain ile ilgili girişimlerin yıldızı parladı. Türkiye’de de büyük ilgi görüyor ama bu konuyla ilgili mevzuata sahip değiliz. Ayrıca pek çok önyargı ve güvensizlik var. Siz yatırımcı olarak bu alandaki girişimlere yatırım yapar mısınız? Nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Ben iki yıldır yoğun olarak blockchain ile ilgileniyor ve yatırım yapıyorum. Çok büyük bir potansiyel taşıdığına ve 2-3 yıl içinde birçok sektörde derin etkiler yaratıp birçok iş modeli doğuracağına inanıyorum. Aynen internetin ilk günleri gibi altyapı ve teknoloji geliştirme dönemindeyiz; gelecek iki yılda kullanıcılara sunulacak birçok ürün ve hizmet aplikasyonları çıkacak. Örneğin kripto paralar (bitcoin vs.), blockchain teknolojisi üzerine geliştirilen ilk önemli aplikasyonlardan biri.

Tıpkı internetin başında olduğu gibi bu dalgalanmadan sağlam çıkacak blockchain girişimleri geleceğin lider şirketleri olacak. Gelecek yılların ana temasının merkeziyetçi yapılardan uzaklaşma (decentralization) olacağına ve bunu destekleyen teknolojinin blockchain mantığı üzerine oturacağına inanıyorum. Bu anlamda tüm girişimcilik ekosistemini çok heyecanlı ve keyifli günler bekliyor diyebilirim.

3- Halihazırda kurumsal hayatta çalışan ancak girişimci olmak isteyen kişilere ne tavsiye edersiniz?
Kurumsal hayattan girişimcilik dünyasına geçme isteği ve trendi son zamanlarda göze çarpan bir durum. Ancak bu trendin temel etkeninin, beyaz yakalı hayattan kaçış olduğunu görebiliyoruz. Elbette kurumsal hayattan girişimcilerin çıkması bizim arzuladığımız bir şey, ancak bu geçişin kaçıştan çok sağlam ve istekli bir şekilde gerçekleşmesi doğru. Kurumsal şirket çalışanlarına, Eric Ries’ın kaleme aldığı Yalın Girişim (Lean Startup) kitabından esinlenerek bu tarz bir geçişten önce girişimciliği denemelerini tavsiye ederim.

Örneğin çalıştıkları şirkette sorunlu gördükleri bir duruma çözüm getirmeyi deneyebilirler ya da o kurumu geliştirebilecek, artı bir değer üretebilecek bir proje veya iş yaratabilirler. Böylelikle sorunla nasıl mücadele ettiklerini, bunu yaparken ekip kurup ekip üyelerini nasıl motive edebildiklerini önceden tecrübe eder, yapacakları radikal tercihin onları mutlu edip etmeyeceğini görebilirler.

Ayrıca kurum içinde yaratacakları ufak bir fark bile şirkete yeni bir dinamizm getirecek ve o kişiyi bir adım öne çıkaracaktır. Kurumsal hayatta çalışanların girişimcilik konusunda bir avantajı var: Çalıştığı sektörle ilgili sorunları yaşayıp gördükleri ve sektördeki kilit oyuncuları halihazırda tanıdıkları için yeni ürün geliştirme konusunda bir adım öndeler. Bu sebeple ikinci tavsiyem, girişimciliğe bildikleri sektörden başlamaları olur. Diğer taraftan girişim dinamiğine adapte olmanın zor veya zaman gerektiren bir süreç olduğunu düşünmüyorum.

Çünkü bu, esnek bir alan. Kişinin kendi karakterine, yapmak istediklerine, uğraş ve becerilerine göre şekil alabiliyor. Bu süreç herkes için farklı işliyor ve herkesin deneyimlediği zorluk değişiyor. Kişi, günün sonunda karşılaştığı sorunları kendi kendine aşmayı öğreniyor. Kime gideceğini, kime ne danışacağını ve nasıl bir yol izleyeceğini çözüyor. Girişimcilik tam da böyle bir şey. Doğası gereği öğretiyor, yontuyor ve yeniden şekillendiriyor.

4- Kurumsal şirketlerin start up’lara yatırım konusunda geciktiğini düşünüyor musunuz?
Türkiye’de büyük kurumsal şirketlerin yeni girişimlere yatırım yapma, satın alma kültürü henüz oturmadı. Bu bir eksiklik. Fakat esas problemi, kurumsal yönetim mantığında görüyorum. Sonuçta satın alma, ortak bile olsanız bu yeni şirketi nasıl yöneteceksiniz, kurucuların heyecanını düşürmemek için neler yapacaksınız, kurumsal şirket ile girişim arasında nasıl sinerji yaratılacak gibi sorulara verilecek yanıtlar çok daha önemli. Bu konuda Batı’da olumlu ve olumsuz birçok örnek var. Bu sebeple tüm kurumlarda bu konuya kafa yoracak bir ekip, bunu şartsız destekleyen tepe yönetimi ve operasyonel esnekliğin acilen yaratılması lazım. Bu olmadan girişimlere yapılan yatırımın meyve vermesine imkan yok.

5- Belli bir ivme yakalamış başarılı bir girişim, büyümeyi sürdürebilmek için hangi sorunlar karşında nasıl bir pozisyon almalı?
Büyümüş bir girişimden artık şirket olarak bahsedebiliriz. Bu şirketlerin de yaşayabilecekleri kendine has sorunları var:

İş yapış şekli (Execution)
Büyümenin olmazsa olmaz şartı, şirketin ölçeklenebilir yapıyı oturtması. Müşterilerin üyeliğini yenilediği, yeni ürünler aldığı ve ürünleri severek anlattığı bir platform haline gelmek, ölçeklenmeyi kolaylaştırır. Girişimin ilk dönemlerinde ürün geliştirmesi, ürünün müşteri talebiyle örtüşmesi ve bunu ısrarla bıkmadan denemesi en önemli konular. Bu dönemde girişim ürün odaklı bir dönem geçiriyor. Sonraki büyüme döneminde ise daha fazla uygulama konusunda iyi insan kaynağına ihtiyaç oluyor. Büyüyen girişimin en büyük sıkıntısı, ilk dönem çalışanlarının hızlı büyüme dönemindeki çalışan profiline uymaması oluyor. Bu sebeple Google, Facebook gibi şirketlerin, kurucular vizyon ve ürünlerle uğraşırken operasyonel konuları yöneten tecrübeli bir CEO veya COO ile yönetildiğini görüyoruz.

Strateji
İkinci olarak rekabet konusuyla mücadele etmeleri gerekir. Özellikle giriş bariyeri düşük işlerde pazarlama ve satış stratejileri üzerinde daha fazla durulması önemli. Bu aşamada fiyat rekabetine girmek çoğu girişim için ölümcül oluyor. Başka bir konu da ciroların artırılması olabilir. Yeni ürünlerle ya da yeni pazarlarla büyüme kararı alınması gerekli oluyor. Bu iki yaklaşım da yerine göre doğru olabilir, ancak üzerinde iyice düşünülmesi gereken bir kararı gerektirir.

Kaynak
Öncelikle büyümeyi sağlıklı olarak devam ettirmek kendi başına bir konu. Bunun için daha büyük yatırımlara, yani VC’lere daha fazla vakit ayrılmasına ihtiyaç var. Başka bir deyişle daha profesyonel raporlamalara ve analizlere hatta bu işleri yönetebilecek iyi bir ekibe ihtiyaçları olacak ya da kendileri öğrenecekler. Ancak en doğrusu ilk yatırım aldıkları dönemden itibaren iyi ve düzenli raporlamaya kendilerini alıştırmak.

6- Bir girişimci, belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra ekibini genişletince nasıl bir yönetim modeli uygulamalı? İdeal “start up lideri” profili çizer misiniz?
Girişimler canlı, dinamik yapıdadır ve her an değişime uğrayabilir. Genel anlamda büyümeyi yönetirken hangi iş kollarının şirket için önemli olduğuna karar vererek ilk o ekipleri kurmalılar. En başta olduğu gibi bu aşamada da ekip üyesi bulmak en büyük zorluklardan… Buradaki en önemli kararlardan biri, içeriden birisini yükseltmenin mi yoksa dışarıdan yönetici almanın mı doğru olduğuna karar vermek. Doğru aksiyonlardan bir diğeri de mentora veya yatırımcıya danışmak olur.

Bizim start up dediğimiz şirketler büyüme odaklı ve çoğu zaman elindeki maddi kaynakları verimli kullanmak zorunda. Girişimin CEO’su, yeri geldiğinde yeni bir müşteri peşinden koşan satış elemanı, yeri geldiğinde ise bütçe planlamasını yapan finans uzmanı. Kurumsal yöneticilerden farklı olarak görev tanımı net ve kesin çizgilerle çizilmiş olmaz. Kurumsal şirketlerde bu görevlerin departmanlar arasında dağıldığını görürüz.

Bir start up kurucu CEO’sunun en önemli farkı, şirketin bütününü, kendi çıkarının üzerinde tutması diyebilirim. Bunu kurumsal yöneticilerde görmemiz mümkün değil. Çünkü bir girişimci CEO’sunun amacı, sonunda şirketi satmak veya halka açmak olduğu için kısa vadede yaşamında önemli fedakarlıklarda bulunabiliyor. Girişimin CEO’su aynı zamanda girişimin yatırım aşamalarından da sorumlu olur. Ne zaman, ne kadarlık bir yatırım alması gerektiğini bilmeli ve bununla ilgili olarak gerekli görüşmelere de yeterince vakit ayırmalı. Bu gibi farklı görevleri bir arada ve yoğun bir biçimde yürütmesi gerekir. Girişimin başarısı da burada yatar.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.