Rekabet her yerde


“Yatırım için eskiden sadece yurt dışında yoğun rekabet olduğuna inanılırdı. Ancak bugün görüyoruz ki yurt dışındaki girişimciler de bize ulaşmaya başladı. Rekabet artık her yerde. Yurt dışından yatırım almada global ve büyük düşünen girişimlerin çok daha büyük şansı var.”

Emre KURTTEPELİ [email protected]

1.Yurt dışından yatırım almak isteyen girişimciler için tavsiyeleriniz neler? Özellikle hangi start up’ların yurt dışından yatırım alma şansı yüksek?
Yurt dışından yatırım almak isteyen girişimciler için tavsiyeleri belirtmeden önce önemli bir uyarıda bulunmalıyım: Girişimcilik ve yatırımcılık global olgular. Başka bir deyişle yatırım için eskiden sadece yurt dışında yoğun rekabet olduğuna inanılırdı. Ancak bugün görüyoruz ki yurt dışındaki girişimciler de bize ulaşmaya başladı. Bu bazen fuarlar sayesinde bazen tanıdıklar vasıtasıyla oluyor. Dolayısıyla rekabet artık her yerde. “Sadece yurt dışında rakibim var” diyen girişimcilerin artık iki kere düşünmesi lazım. Çünkü yurt dışındaki rakip de artık her yerden hatta Türkiye’den yatırım alabilecek hale geldi. Bunun en somut örneği herkesin bir ICO (Initial Coin Offering) peşinde koşması olarak yorumlanabilir.

Bahsettiklerimin tersi de mümkün. Biz de kendimizi çok iyi tanıtabilir ve hatta biz de ICO’lar yaparak milyon dolarlık yatırımları girişimlerimize çekebiliriz. Ancak bazı eksikliklerimizi gidermemiz gerekiyor. Türkiye’de fark ettiğim en önemli eksiklik, dil bilmemek ve geliştirmek için de pek çaba sarf etmemek. Çok iyi seviyede İngilizce bilmek bu işin olmazsa olmazı.

İkinci olarak trendleri takip etmek… Kim neye yatırım yapıyor, hangi sektörler öncelikli, hangi dikeyde hızlandırma programlarının sayıları artıyor gibi sorulara cevap bulma gerekliliğinin yanı sıra girişimcilikle ilgili ve artık bu işin temeli sayılan kavramları da mutlaka bilmeleri gerekiyor (ki bunlar da genelde İngilizce kısaltmalar oluyor):
MVP, MRR, KPI, CPA, Lean Canvas gibi… Üçüncüsü de olası yatırımcılara kendinizi (mümkünse erkenden) tanıtmak. Birçok girişimci “Nasıl yaparım” diye soruyor ancak elimizde sosyal medya ve LinkedIn gibi profesyonel ağ geliştiriciler varken bunu yapmak çok daha kolay. İşte bu aşamada yatırım alınırsa mutlaka “akıllı paraya” yönelmek gerekiyor. Girişimcilere önemli kapılar açabilmek binlerce dolarlık yatırımdan çok daha değerli. Yurt dışından yatırım almada global ve büyük düşünen girişimlerin çok daha büyük şansı var. O yüzden tüm girişimcilere ilk günden global düşünmelerini hararetle tavsiye ediyorum.

2. 2018 melek yatırımcının yatırım iştahı sizce nasıl bir yıl olur?
Türkkiye’de dijital ve teknoloji başta olmak üzere pek çok alanda yeni girişimler oldukça daima yatırım da olacaktır. 2018 yılını da bu anlamda ümit verici görüyorum. Özellikle bu yıl “exit” haberleri gelirse daha da hareketli bir yıl olur ve yeni girişimci ve yatırımcılar ekosisteme dahil olur. Hem yatırımcılar hem girişimciler için oldukça heyecanlı, enerjik ve dinamik bir döneme giriyoruz. 2018,umarım bu sürecin katlanarak artacağı bir yıl olur.

3. Melek yatırımcılar, 2017 yılında bazılarına göre hareketsiz kaldı, bazılarına göre de mevcut ortamda iyi yatırım yaptılar. Siz melek yatırımcıların 2017 performansını nasıl yorumluyorsunuz?
2017 yılında Türkiye’de inişli çıkışlı ekonomik ve politik gelişmeler neticesinde oluşan belirsizlik ortamı, tüm yatırımcıların performansını negatif etkiledi. Bu duruma rağmen 2017’de melek yatırımcılar ellerini taşın altına koyarak ekosisteme yeni girişimler kazandırdı, kazandırmaya da devam ediyorlar. Startups.Watch verilerine göre 2016 yılında 51 milyon dolarlık melek yatırım varken 2017’yi 103 milyon dolarla kapattık. Bunun en büyük sebebi, melek yatırımcıların daha uzun dönemli yatırımcı olup daha fazla risk alabiliyor olması. Fakat melek yatırımcıların yaptığı çekirdek yatırım sonrası gerçekleşmesi gereken daha büyük miktar VC yatırımlarında ise büyük bir durağanlık yaşandı. Bu durum özellikle hızlı büyüme potansiyeli olan girişimleri olumsuz etkiledi. 2018 yılında bu durumun biraz düzelmesini bekliyorum.

4. Türkiye’nin iyi bir deneme pazarı olduğu söyleniyor. Türkiye girişimciler açısından hangi alanlarda iyi bir deneme pazarı olabilir?
Türkiye, gerek sosyal gerek kültürel gerekse ekonomik olarak her anlamda yeniliğe açık bir ülke. Şunu da göz ardı etmemek lazım; Türkiye’nin, Amerika ve bir bakıma Avrupa kültürlerini ve tüketim modellerini takip eden, bu kültürlerle paralel giden bir sosyal yapısı var. Giyim, son tüketiciyi hedefleyen teknoloji pazarı, sosyal medya, gıda, moda, büyük şirketleri hedefleyen yazılımlar (genellikle SaaS) ve medya gibi alanlarda rahatlıkla yeni ürün ve hizmetler denenebilir. Bunların birçok örneğine de şahit oluyoruz. Örneğin bir GBA yatırımı olan Insider, Türkiye’deki deneyimini dünyaya çok iyi yansıttı. Şimdi 14 ülkede performanslarını artırarak devam ediyorlar. Türkiye özellikle genç, son tüketiciye giden ürünleri, altyapısı ve mevzuatı gelişmiş, mesela bankacılık (yani fintech), gibi alanlarda iyi bir deneme alanı. Ama her alanda değil.

5. Bir start up girişimcisinin en önemli özelliği kuşkusuz “yaratıcılık”. Siz, girişimci kimliğinizle start up kurmak isteyen gençlere bu yaratıcılık vasıflarını geliştirmeleri için neler tavsiye edersiniz?
Yaratıcılık bir bakıma belli başlı şeyleri ilk başta kabul etmemek. Ancak bir şeyleri yıkmaya başlarsanız yaratmaya başlamış olursunuz. Bu sadece girişimcilik alanında değil hayatın her alanında geçerli. Her durumu, olayı, sistemi sorgulamak, bakılmayan ve bahsedilmeyen taraflara bakabilmek… Bununla birlikte ben yaratıcılığın bakarak, görerek, dinleyerek ve okuyarak farklı şekillerde gelişebileceğine inanıyorum. Bu, algıların biraz açık olmasıyla ilgili. Bir sanat eserine, bir şehrin planlamasına, bir binanın mimarisine bakmak, farklı tür müzik dinlemek veya farklı tür film izlemek gibi algılara yönelik çalışmaların, hayatın her alanında yaratıcılığı pekiştirdiğini düşünüyorum.

6. Son dönemlerde sağlık, eğitim ve finans alanında girişimler için büyük fırsatlar olduğu konuşuluyor. Siz bu sektörlerdeki fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sektörler tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de revaçta. Bunun sebebi sağlık, eğitim ve finans sektörlerinde mevcut sistem ve iş modellerinde verimsiz bir hayli alanın bulunması ve iyileştirmelere çok açık olması. Dünyada bu konuda çok başarılı örnekler görüyoruz. Bu sektörlerde gelişimin daha yavaş gelmesinin sebebiyse regülasyon ve mevzuatların çok olması. Bu sebeple bu alanlarda girişimciliğin gelişmesi için devletin mevcut kanun ve mevzuatları hızla güncellemesi lazım. Mesela tüm dünyada son bir yıldır blockchain ile ilgili girişimlerin yıldızı parlarken Türkiye’de bu konuyla ilgili mevzuat bile yok.

7. Son dönemde yatırımcılar için yurt dışında hangi fırsatlar oluşmaya başladı? Türkiye’deki yatırımcılar hangi pazarları radarına almış durumda?
Hepimiz Amerika, İsrail, Almanya ve İngiltere’deki girişimler için heyecanlanıyoruz. GBA olarak da en çok aday İngiltere ve İsrail’den geliyor. Bunun haricinde Avustralya, İsveç ve İtalya’dan da girişimler kapımızı çalmaya başladı.

8. GBA’nın 2018 yol haritasından bahsedermisiniz? Bu yılki yatırım hedefi nedir?
GBA olarak hedefimiz, her yıl bir öncekine göre hem rakamsal hem girişim sayısı olarak daha fazla yatırım yapmak. 2018’de de 2017’yi geçerek 6 milyon TL’nin üzerine çıkmak istiyoruz. En az 7 yeni girişime yatırım yapma hedefimiz var. Daha önce ilgilendiğimiz SaaS, market place girişimlerinin yanında loT, Al ve blockchain alanlarındaki girişimleri daha fazla dinlemek istiyoruz. Yurt dışındaki yatırımlarımıza devam edeceğiz. İsrail ve Fransa’da edindiğimiz yeni kontaklarla GBA’ya gelen yabancı girişim sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Diğer yandan yurt dışında yerleşik Türk girişimcilere de kapımız daha fazla açmayı hedefliyoruz. Bir önemli sorumluluğumuz da portföyümüzdeki mevcut şirketlerin fonlama ve mentor ihtiyacını karşılamaya decam ederek büyülemelrini hızlandırmak.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.