ING Bank, Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığı ilk günden bu yana vizyonunu ‘Oyunu Değiştiren Bankacılık’ olarak belirledi. Bankanın bu iddiasını gerçekleştirirken en önemli araçları teknoloji, inovasyon ve kurumiçi girişimcilik kasları oldu. ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, “Kurumiçi girişimciliğin en önemli ön şartı zihinsel bir dönüşüm gerçekleştirebilmek. Bu zihinsel dönüşümle daha şeffaf bir yapı içinde odağın insan olduğu, hiyerarşi olmayan, çalışanların cesaretlendirildiği, desteklendiği ve ödüllendirildiği bir habitatın yaratılması gerekiyor” diyor.
ÖZLEM AYDIN AYVACI [email protected]
ING Bank, kurumiçi girişimciliğin Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biri. Banka içinde yeni fikirlerin buluşturulup geliştirildiği PI-Platform for Innovation Platformu, agile temelli ürün geliştirme metodolojileri, Innovation Bootcamp gibi pek çok mekanizma hali hazırda işliyor. ING Bank, kurumiçi girişimciliğin verimli işleyebilmesi için ekosistemle organik bağların güçlü olması gerektiğine inanıyor ve buna uygun adımlar atıyor. Bu anlayışla başta fintekler olmak üzere tüm start up’larla yakın iş birlikleri yapılıyor.
Aynı zamanda TÜSİAD Kurumiçi Girişimcilik Çalışma Grubu Başkanı da olan ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, inovasyonun artık sadece Ar-Ge, BT gibi seçili birimlerin sorumluluğunda değil ortak hedefe koşan tüm çalışanların sorumluluğunda bir konu olduğuna değiniyor, “İnovasyonu hayata geçirmek için kurum içinde şeffaflığı, iş birliği anlayışını, açık iletişimi, risk alabilmeyi, hataya toleransı destekleyen bir girişimci kültürü yaratmak gerekiyor” diyor.
ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, sorularımızı şöyle yanıtladı:
Kurumiçi girişimciliğin özünde ne var?
İnovasyon için çalışanın kendi gibi olabildiği, yaratıcılığın teşvik edildiği bir habitat yaratmak gerekiyor. Kurumiçi girişimciliğin en önemli unsurlarından birisi inovasyon. Günümüzde bir kurumun stratejik öncelikleri arasında inovasyonun yer alması kritik öneme sahip. İnovasyon, artık sadece Ar-Ge, BT gibi seçili birimlerin sorumluluğunda değil ortak hedefe koşan tüm çalışanların sorumluluğunda bir konu. İnovasyonu hayata geçirmek için kurum içinde şeffaflığı, iş birliği anlayışını, açık iletişimi, risk alabilmeyi, hataya toleransı destekleyen bir girişimci kültürü yaratmak gerekiyor. Ayrıca bu kültür içinde farklı birimlerden kişilerin ortak fikir ve iş üretebilmesi için uygun mekan, süreç, ortam hazırlamak önemli. Kurumiçi girişimciliğin en önemli ön şartı ise zihinsel bir dönüşüm gerçekleştirebilmek. Bu zihinsel dönüşümle daha şeffaf bir yapı içinde odağın insan olduğu, hiyerarşi olmayan, çalışanların cesaretlendirildiği, desteklendiği ve ödüllendirildiği bir habitatın yaratılması gerekiyor.
ING Bank kurumiçi girişimciliğe nasıl yaklaşıyor?
Bizim anlayışımıza göre eğer bir çalışan yaş, cinsiyet, unvan bağımsız şirketinde değer gördüğünü, hayallerine kulak verildiğini, fikirlerine saygı duyulduğunu, kısacası ortak hedefin bir parçası olduğunu hissederse her sabah iş yerine kendi iş yerine girer gibi girer. Yaptığı işe de özünü katar ve her zaman daha iyisini yapmaya çalışır. Bu habitatı yaratacak dönüşümü sağlayabilmek için yeni fikirlerin gelişmesine ve uygulanmasına uygun ortamı proaktif olarak yaratmamız, buna engel olacak bariyerleri ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Bizim ING olarak yapmaya çalıştığımız tam olarak bu. Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımız ilk günden bu yana vizyonumuzu ‘Oyunu Değiştiren Bankacılık’ olarak belirledik. Bu iddiamızı gerçekleştirirken de en önemli araçlarımız teknoloji, inovasyon ve kurumiçi girişimcilik kaslarımız.
Kurumiçi girişimcilik anlamında neler yapıyorsunuz?
Banka içinde yeni fikirleri buluşturup geliştirdiğimiz PI-Platform for Innovation Platformu, agile temelli ürün geliştirme metodolojileri, globalle entegre ilerleyen ve Türkiye olarak ödüllerle döndüğümüz Innovation Bootcamp gibi örnek olarak gösterebileceğim pek çok mekanizmamız hali hazırda işliyor.
ING Bank olarak kurumiçi girişimciliğin verimli işleyebilmesi için ekosistemle organik bağların güçlü olması gerektiğine inanıyor ve buna uygun adımlar atıyoruz. Bu anlayışla başta fintekler olmak üzere tüm start up’larla yakın iş birlikleri yapıyoruz.
Start up’larla nasıl iş birlikleriniz var?
Start up’larla buluşma noktamız İstanbul Levent’teki ING Türkiye İnovasyon Merkezi. Finans sektöründen olsun ya da olmasın tüm sektörlerden start up’larla inovasyon merkezimizde biraraya geliyoruz. Hem onlar için bir buluşma ortamı sağlıyor hem bazılarıyla iş birlikleri yapıyoruz. Burada 2018 yılının sonundan itibaren iş fikri olan ve bunu geliştirmek isteyen girişimcilere yönelik olarak ING Girişim Atölyeleri’ni de düzenlemeye başladık. Bu atölyelerde ING Grubu’nun inovasyon modeli PACE’i girişimcilik ekosistemine açıyoruz. ING olarak yenilikçi bir hizmeti müşterilerimize sunarken temel aldığımız inovasyon modelimiz PACE ile kararlarımızı masa başında değil müşterilerimizle beraber veriyoruz ve yeni ürünlerimizi onlarla birlikte tasarlıyoruz. Her adımda önce müşteriye sorduğumuz bu kültürde ‘başarısızlık’ diye bir tanım yok. ING’de olumsuz sonuçları en iyi öğrenme fırsatı olarak görüyoruz. Bu süreçte testleri geçen yenilikçi ürünlerimiz, tüm müşterilerin kullanımına en mükemmel haliyle sunulmuş oluyor. PACE yöntemiyle ortaya çıkan başarılı örneklerimizden bir tanesini Turuncu Ekstra banka kartı programı olarak gösterebilirim. Bu program, PACE ile yaptığımız ilk projeydi ve Visa Yenilikçi Banka Ürünü Ödülü’nü kazandı.
PACE yöntemini paylaştığımız İnovasyon Atölyeleri dışında ekosistemi desteklediğimiz alanlara, Türkiye’nin en büyük girişimcilik yarışması olan ve İTÜ Çekirdek’in düzenlediği Big Bang Girişimcilik Yarışması ile TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var Girişimcilik Programını da ekleyebilirim. Her iki etkinliğin de destekçileri arasındayız. Big Bank Girişimcilik Yarışması’nda ING Bank Fintech Özel Ödülü veriyor, Bu Gençlikte İş Var programında da üniversiteli girişimcileri destekliyoruz.
Aynı zamanda TÜSİAD Kurumiçi Girişimcilik Çalışma Grubu’na da başkanlık yapıyorsunuz. Bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
TÜSİAD Kurumiçi Girişimcilik Çalışma Grubu kültürel dönüşüm için çalışıyor. Farklı kurumsal kültürlere sahip, farklı iş yapış şekillerini benimseyen şirketlerimizin sürekli etkileşim içinde bulunması, kurumiçi girişimcilik kültürünün yaygınlaşması için çok değerli.
Bu vizyonla 2016 yılından beri başkanlığını yürüttüğüm TÜSİAD Kurum İçi Girişimcilik Çalışma Grubu’nda yeni fikirler üretilebilmesine olanak sağlayan, iş yapış şekillerinin esnekleştiği, insan kaynağının fark yaratacak şekilde yeniden ele alındığı bir güncellemeyi şirketlerimizde nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışıyoruz. Çalışmalarımız kapsamında İstanbul dışında İzmir ve Gaziantep’te gerçekleştirilen etkinliklerle farklı kurumsal kültürlere sahip, farklı çalışma tarzlarını benimseyen şirketler, kurumiçi girişimcilikle ilgili yaptıkları çalışmaları dinleme ve birlikte öğrenme şansı yakaladı. Bu süreçte kurumiçi girişimcilik kavramının anlaşılması ve doğru şekilde hayata geçirilmesi için bir yol haritasına ihtiyaç olduğu belirlendi ve bir rehber çalışması da yapıldı. TÜSİAD Kurumların Girişimcilik Dönüşümü Rehberi, şirket içinde inovasyonu çalışır hale getirmek için 100 günlük bir aksiyon planı sunuyor. Türkiye’de kurumiçi girişimciliğe bakışı anlamak için bu rehber kapsamında hazırlanan bir araştırmanın sonuçları önemli bir perspektif veriyor.
Örnekler verebilir misiniz?
Farklı sektörlerden 48 TÜSİAD üye şirketiyle düzenlenen ankete katılan her 2 kurumdan birinde girişimcilik programları mevcut. Kurumiçi girişimcilik programı olan şirketlerin yüzde 64’ünde ticarileşen bir fikir bulunuyor. Araştırma da gösteriyor ki kurumiçi girişimcilik programlarını uygulayan şirketler, fikir ve çözümlerin paylaşıldığı, tartışıldığı, birlikte geliştirildiği ve fırsatları hayata geçiren kurumlar olarak fark yaratıyor.
Kurumiçi girişimcilikte hedefiniz nedir?
ING Bank olarak girişimcilik ekosisteminin her yönden gelişmesinin ve her kurumun girişimci kaslarının güçlenmesinin ülkemizin rekabet gücünü artıracağına inanıyoruz. Bu anlayışla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
“ÇALIŞANLAR KENDİ
GÜÇLERİNİ FARK EDEBİLMELİ”
“OKSİJEN SAĞLIYORUZ” Yaptıklarımızın en önemlisi yenilikçiliğin, kurumiçi girişimciliğin filizlenmesi ve mekanizmaların gerçekten işe yaraması için sağladığımız oksijen. Serbest çalışma saatleri, haftada 2 gün uzaktan çalışma olanağı, yazın İzmir’den çalışma, serbest kıyafet, çalışanlarımızın ekosistemle daha iyi entegre olması için etkinlikler, eğitimler bu oksijeni artırma yolunda yaptığımız çalışmalar arasında.
“HERKES KENDİ GİBİ OLABİLMELİ” Sektörde öncü olan bu uygulamaların özündeki amaç aynı. Herkesin mümkün olduğu kadar kendisi gibi olabilmesine olanak sağlamak istiyoruz. Çünkü çalışanların ve özellikle gençlerin kendilerini kalıplardan bağımsız hissedebilmesini sağlamanın yaratıcılık için ne kadar kritik önemde olduğunu biliyoruz. Çalışanlar kendi güçlerini fark ettiğinde kendilerini motive eden ve doğal olarak en iyi yaptıkları işlere odaklanabiliyorlar.
0 yorum