Türk bankacı, Hong Kong’un ilk dijital bankasını kurdu. Garanti Bankası’ndan Standard Chartered’a transfer olan 20 yıllık bankacı Deniz Güven, üç büyük uluslararası kurumun ortaklığında Hong Kong’ta Mox’a hayat verdi. Bugün henüz 3 bin müşterisi olan dijital banka, 2021’de iki ülkeye daha açılmayı planlıyor. Deniz Güven, “5 yılda Hong Kong’ta 740-750 bin müşteriye hizmet veren bir banka olacağız” diyor.
ELÇİN CİRİK
[email protected]
Mox, Hong Kong’un ilk dijital lisanslı bankası. Bankayı Garanti Bankası’ndan 2017de Standard Chartered’a geçen 20 yıllık bankacı Deniz Güven kurdu. Çoğunluk hissesi Standard Chartered’ın olan Mox’un yüzde 25’i Hong Kong Telecom PCCW’a ve yüzde 9,9’u dünyanın en büyük ikinci seyahat sitesi Trip. com’a ait.
Bu büyük grupların bünyesinde geçtiğimiz mart ayında lansmanı yapılan Mox, bankacılıkta yenilikçi bir iş modeli sunuyor. Tamamen bulut üzerinden çalışan bankanın bugün Hong Kong’ta henüz deneme aşamasında olduğu için 3 bin müşterisi mevcut.
Yakın zamanda bekleme listesinde olan 22 bin müşteriyi sisteme almaya hazırlanıyor. Mox CEO’su Deniz Güven, “Geleceğin operasyonel bankacılık modellerini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Fintek değiliz ama bir fintek gibi çalışıyoruz” diyor.
Banka bugün mobil uygulaması üzerinden tasarruf hesabı ve banka kartıyla çalışıyor. Güven, bir yıl içinde hem kredi kartı hem kredi vereceklerini hem de KOBİ bankacılığına gireceklerini belirtiyor. Banka ayrıca yakın dönemde döviz işlemleri ve hisse alım-satım tarafında da yenilikçi ürünler sunmaya hazırlanıyor.
Mox CEO’su Deniz Güven ile bankanın kuruluş hikayesini ve hedeflerini konuştuk:
Sizi Mox’un kuruluşuna kadar götüren kariyer yolculuğunuzu anlatır mısınız?
20 yıldır bankacılık yapıyorum. Eski Demirbanklıyım, ardından HSBC’de çalıştım. HSBC benim için değişik bir okuldu, çeşitli ülkelerde görev yapma şansı buldum. Ardından Finansbank’ta çalıştım ve Garanti BBVA ile yolum keşişti. 10 yıl Garanti BBVAda çalıştım.
Sonra bir gün beni, bilinmeyen bir numaradan bir headhunter aradı, Singapurda iş teklif etti. Ben iş aramıyordum ve Singapur ay kadar uzak geliyordu. Ancak 2-3 ay süren aramalar sonucu Standard Chartered CEO’sunun benimle tanışmak istediğini söylediler. 2 gün boyunca bankanın tüm üst yönetimiyle konuştum, ardından bana bankanın tüm dijital platformları ve 32 ülkeden sorumlu olarak tüm perakende bankacılık dijital müşteri deneyimi bölümünün global başkanlığını teklif ettiler.
2017de teklifi kabul edip Singapur’a taşındım. Bu görevimde farklı ülkeleri dolaştım. Bir gün Hong Kong bankacılık otoritesi HKMA, “Burada bir dijital bankaya lisans vereceğiz” dedi.
Ve Mox’un kuruluşu bu şekilde başladı…
Standard Chartered aslında bir Ingiliz bankası ama gelişmekte olan ülkelerde, Orta Doğu ile Afrika, Asya ve Çin ile etrafındaki ülkelerde etkin çalışıyor. En büyük pazarı Hong Kong. 7,4 milyon nüfuslu Hong Kong’da başarılı ve kârlı çalıştığı bir organizasyonu var. HKMA dijital banka lisansı vermek istediğini açıklayınca bu konuyu Standard Charteredda tartışmaya başladık. “Neden dijital bankacılık lisansı
alalım ki” soruları oldu, ben üst yönetime bu konuda bir sunum yaptım ve iki temel soru sordum. ilk soru, “Standard Chartered’ın sahip olduğu mevcut modelle Hong Kong’a geleneksel olmayan oyuncular girerse pazarı koruyabilir miyiz” ve ikinci soru da “Mevcut modelle pazara saldırıp yeni müşteri edinebilir miyiz” oldu. Bu iki soruya üst yönetim “Evet” diyemedi ve toplantı sonunda dijital banka için çalışma kararı alındı.
Ardından tek önceliğim bu yeni dijital bankayı Standard Chartered altında değil farklı bir kurum olarak kurmaktı. 2018 başında Hong Kong’a ufak bir ekip getirdik. 2 bin kişilik bir araştırma yaparak bankacılıktaki 87 sorunlu noktayı bulduk. 2018 yılının Mayıs ayında 12-13 kişilik bir ekiple lisansı yazmaya başladık. 29 Ağustos 2018’de sunduk. Tamamen yeni ve bulut üstünde çalışan bir altyapı inşa ettik.
Bu sürece ortaklarınız katıldı değil mi?
Biz ortaklık yapacaksak, dağıtım kanalı kurmak yüksek maliyetli olduğundan, dağıtım kanalı ve belli bir müşteri taban olan şirketleri seçmek istedik. Ayrıca bu ortaklarla beraber ortak servisler geliştirebilecek miyiz diye düşündük.
Büyük bir liste sonunda Mox’un yüzde 25’i Hong Kong Telecom PCCW’nin ve yüzde 9,9’u dünyanın en büyük ikinci seyahat sitesi Trip.com’un oldu. Bu ortaklar 410 milyon dolarlık sermaye taahhütle işe girdi. Bankanın kalan çoğunluk hissesi Standard Chartered’a ait.
Bankada 172 kişi çalışıyor. 2020 Mart’ında Mox olarak adımızı açıkladık. Marka rengi olarak da turkuazı belirledik, bu biraz benim Türkiye özlemimden de olabilir. ilk etapta 3 bin pilot kullanıcıyla çalışmaya başladık.
Mox bir fintek mi? Bankayı nasıl konumluyorsunuz?
Fintek demiyorum. Mox, lisanslı bir dijital banka. Biz geleceğin operasyonel bankacılık modellerini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ama evet, bir fintek gibi çalışıyoruz. Herkes bizi fintek olarak görüyor. Telekom ve hızlı tüketim tarafından iş modellerini de örnek alıyoruz. Ama Mox’ta lisanslı bir banka inşa ettik.
Şu an geldiğiniz noktada bankanın büyüklüğü nedir?
Mox’a normal bir banka olarak bakabiliriz, ancak aktif büyüklük konuşmak için henüz erken. Hala beta aşamasındayız. ilk etapta 3 bin müşteriyle hizmetleri test ediyoruz, tecrübelerini alıyoruz. Mox’ta bir müşterinin ortalama tuttuğu tasarruf 27 bin Hong Kong doları, sektör ortalamasının 1,5 katı yüksek. 22 bin kişilik bir bekleme sıramız oluştu. Yakın dönemde bu bekleme listesini de sisteme alacağız ve 25 bin müşterimiz olacak.
Peki ne tip bankacılık hizmetleri veriyorsunuz?
Mox’ta mobil uygulamayı indirdikten sonra hızla, ortalama 3 dakika 46 saniyede, bir banka hesabı açabiliyorsunuz. Ayrıca hesabı açtığınız andan itibaren tasarruf etmeye başlıyorsunuz. Hong Kong’da yüksek enflasyon olmadığı için yüksek mevduat faizleri de yok, binde 1 gibi faiz alınıyor, biz ise her gün yüzde 1 faiz sunuyoruz.
Bir de banka kartımız var. ileride kredi kartı olacak. Kartımızın üzerinde hiçbir rakam bulunmuyor, Hong Kong’da veri güvenliği çok hassas bir konu ve böylece çalınma,kaybolma, kopyalanma sorunu olmayan bir kart sunuyoruz. Ayrıca banka kartınız tüm harcamalarınızı filtreliyor, farklı gruplar halinde gösteriyor ve size akıl veriyor. Pek çok iş yeri ve markayla anlaşmalıyız.
Örneğin anlaşmalı olduğumuz market zincirinden alışveriş yapıldığında yüzde 5 para iadesi yapıyoruz. Mox için başa baş noktasını 38 ay olarak görüyoruz. 38 ay sonunda banka kârlılığa ulaşacak.
İleride ne gibi yeni hizmetler gelecek?
Yakın zamanda kredi kartımız geliyor. Ayrıca müşteriyi yönlendirecek akıllı kredi servislerimiz olacak. 2020’de kredi tarafına da başlayacağız. Ortaklarımızdan HKT PCCW’nin şemsiyesi altındaki şirketlerin faturalarını yine tek bir tuşla Mox’a aktaranlara yüzde 5 iade ve fatura üzerinden indirim veriyoruz. Mox olarak hizmet odaklı çalışıyoruz, ürün tarafında da mikro inovasyonlar yapıyoruz.
Ayrıca 2020 sonu veya 2021 başında döviz işlemlerine başlayacağız. Burada sadece döviz işlemi değil örneğin Londra’ya gideceksiniz, pound ihtiyacınızdan bilet ve otelinize orada gideceğiniz restorana kadar tüm süreci Mox’tan yapabileceksiniz.
Yine yakın zamanda hisse alım satım işlemlerine başlayacağız. Burada da akıllı çözümler, örneğin parçalı hisse alımı gibi formüller sunabiliriz. Bir Google hissesi 1.500 doların üzerinde ama istenirse 300 dolara da alınabilmeli, böyle çözümler getireceğiz. Hep oyunun kurallarını değiştirerek müşterinin daha kolay kullanabileceği hizmetler oluşturmaya çalışıyoruz.
Sadece bireysel bankacılık mı yapacaksınız?
Hayır, 2021’de KOBI tarafına da girmeyi planlıyoruz. Ana ortaklarımızdan Hong Kong Telekom’un 170 bin üye iş yeri var, akıllı POS cihazları sunuyor. Burada yapacağımız iş ortaklığıyla esnaf ve KOBI’lere vereceğimiz farklı yapılar, bankacılığın ötesinde hizmetlerimiz olacak. Sonrasında ise ticari ve kurumsal bankacılık müşterilerine de hizmet vermek mi yoksa farklı pazarlara girmek mi noktasına bakmamız lazım. Bizim açımızdan çok büyük fırsat var. Mox’ta biz portable bir yapı tasarladık.
2021 başından itibaren iki farklı pazarda daha olacağız. Tam isim veremiyoruz ama çevremizdeki ülkelerden olacak diyebilirim. Bankanın kâra geçmeye başlayacağı 38. ayımızda müşteri sayımızı 250 binin üzerine çıkarmak istiyoruz.
Önümüzdeki 5 yılda nasıl bir büyüme hızınız olacak? Uzun vadede temelde hedefimiz, önce pazar payı ardından müşterilerin harcamalarından pay almak. 5 yılda Hong Kong nüfusunun yüzde 10’una, 740-750 bin müşteriye hizmet veren bir banka olmak istiyoruz. Bu rakamlar küçük gelebilir ama bu ülkede milli gelir yüksek olduğu için ölçek farklı oluyor. Ayrıca uzun vadede bu lisanslı bankanın bir borsaya kote olmasını, halka arz edilmesini istiyoruz.
2021 yılında bu modelimizi başka ülkeler taşıyacağız ama uzun vadede kaç ülkede olacağını söylemek çok zor. Bu modelin altında farklı pazarlarda farklı alt modeller kurabiliriz. Her zaman uçtan uca bireysel bankacılık yapmak zorunda değiliz.
Bazı pazarlarda sadece KOBİ bankacılığına, bazı pazarlarda sadece özel bankacılık alanına girebiliriz. Örneğin Pakistan’da eğer Islami dijital bankacılıkta fırsat görüyorsak Mox oradaki ihtiyaçlara bakıp kendini o şekilde konumlandıracak.
“FİNTEKLERLE YAKIN ÇALIŞIYORUZ”
“3 GLOBAL MARKA OFİS AÇTI”
Kendimizi fintek olarak konumlandırmıyoruz ama ağırlıklı olarak finteklerle çalışıyoruz. Örneğin bankanın ana bankacılık sistemini bir fintekle birlikte geliştirdik. Onların altyapısını kendi içimizde birlikte oluşturduk.
Hiçbir sistemimizi dinozor altyapı şirketleriyle geliştirmedik. Mox’un bugün birlikte çalıştığı 12 fintek var. Bunu sadece Mox için de yapmıyoruz, ülke ekonomisi için de bu bakış açısının faydası var. 3 global marka bizimle çalışmaya başladıktan sonra Hong Kong’ta ofis açtı.
“EKOSİSTEME ÇOK AÇIĞIZ”
Bu 12 fintek statüsündeki şirketin 5’i Hong Kong’a geldi ve kaynak akıtmaya başladı. Ekosisteme çok açığız, ben sadece Hong Kong’taki değil tüm dünyadan ve Türkiye’den de finteklerle yakından görüşüyorum. Ayrıca fırsat olarak gördüğümüz noktalarda Standard Chartered bankası olarak yatırım yapıyoruz. Mox olarak bu finteklerle ortak iş yapıyoruz.
“B2B’DE BÜYÜK FIRSAT VAR”
“KENDİLERİNİ ANLATAMIYORLAR”
Türkiye şanslı bir ülke, çünkü teknoloji anlamında gelişmiş insan kaynağı iyi bir noktada. Diğer gelişmekte olan ülkelerde bu büyük ihtiyaç ve insan ihraç ediyorlar. Türkiye’de start up’lara iş modelleri üzerinden B2B ve B2C olarak bakıyorum.
B2B yani şirketten şirkete iş yapan girişimler için gelişmekte olan ülkelerde çok büyük fırsat görüyorum. Bu alanda Türkiye’de çalışan çok iyi girişimler de var, fakat kendilerini düzgün anlatamadıklarını, ellerinde olanların büyük teknoloji şirketlerinden çok daha iyi olduğunu ortaya koyamadıklarını düşünüyorum. Daha esnek, daha hızlı hareket edebildiklerini gösteremiyorlar.
“B2C’YE DİKKAT!”
Aslında bu girişimleri tanıtabilmek, anlatabilmek için Türkiye ile gelişmekte olan ülkeler arasında bağ kurabilecek bir yapının da kurulmadığını görüyoruz. Singapur ya da Hong Kong’da fintekleri diğer pazarlarla buluşturan bu tip yapılar var.
Türkiye’de de ekosistemin buna ihtiyacı var. B2C yani şirketten tüketiciye modeli biraz daha zor. Çünkü bu modellerde girilecek pazarı çok iyi okumak ve yerel bir ortakla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Türkiye’de işleyen bir iş modeli, başka bir ülkede ihtiyaçlara bakmadan girilirse işlemeyebiliyor.
0 yorum