Startup Rising kitabının yazarı Christopher Schroeder’e göre çeşitli problemlere çözümlerin ve inovasyonun yükselen pazarlardan geleceği bir döneme girdik. “Yeteneği geliştirip serbest bıraktığınızda ne hale gelebileceğini bize Çin öğretti” diyen Schroeder, “Aynı durum gelecekte diğer gelişmekte olan ülkeler için de geçerli olacak. Ben Dubai, Kahire, Amman, Beyrut, İstanbul ve hatta Şam’ı birçok kez ziyaret ettim ve her yerde yeteneğe açlık olduğunu düşünüyorum” diyor.
HANDE YAVUZ ÇALIK [email protected]
Christopher Schroeder, Amerikalı bir girişimci ve yatırımcı. Kurucusu olduğu HealthCentral.com ile Amerika’nın sağlık ve iyi yaşam alanında en büyük içerik ve sosyal platformlarından birini yarattı. Bu şirketini sattıktan sonra da farklı alanlarda birçok girişimi hayata geçirdi. Sadece Amerika ile de sınırlı kalmayan Schroeder, özellikle Orta Doğu’ya yaptığı seyahatlerle bölgedeki start up’ları yakın markaja aldı. Bölgede 150’yi aşkın girişimci, yatırımcı görüşmesinin ardından da “Startup Rising: The Entrepreneurial Revolution Remaking the Middle East” (Start Up’ların Yükselişi: Girişimcilik Devrimi Orta Doğu’yu Yeniden Şekillendiriyor) adlı kitabını yazdı. Bölgenin girişimcilik açısından taşıdığı potansiyele dikkat çeken kitap, özellikle Türkiye ve yakın çevresinin gelecekte girişimcilikte nasıl söz sahibi olabileceğine yönelik de önemli tavsiyeler içeriyor. Start Up Dergisi için bir araya geldiğimiz Christopher Schroeder ile Orta Doğu’da yaşanan önemli değişimi, bu değişimin Türkiye’ye ve dünya geneline etkilerinin neler olabileceğini konuştuk:
Kitabınızda Orta Doğu’da yaşanan değişimden ve bu değişimin adının da girişimcilik olduğundan bahsediyorsunuz. Öncelikle bu değişimden biraz bahseder misiniz? Sözünü ettiğiniz nasıl bir girişimcilik?
İnsanlar bana nasıl bir teknoloji inovasyonunun yaklaştığını soruyor. Ben de onlara yapay zeka, makinelerin birbiriyle iletişim kurması ve blockchain gibi birçok önemli gelişmeden bahsedebiliyorum. Aslında en büyük teknoloji inovasyonu global olarak teknolojiye erişim konusu. Bunun anlamı şu: Biz daha önce hiç rastlamadığımız bir şekilde, çeşitli problemlere çözümlerin ve inovasyonun yükselen pazarlardan yani her yerden gelebileceği bir döneme girdik. Orta Doğu’da, gençler büyük teknoloji tabanlı ya da teknolojiyle ilişkili girişimler ortaya çıkarıyor. Kendi arka bahçelerinde, bölgelerinde veya sınırları dışında yaşanan sorunlara çözüm getirmeye çalışıyorlar.
Siz Start Up Rising kitabını yazdığınızdan beri start up dünyasında neler değişti? Nasıl yorumluyorsunuz?
Nitelik ve nicelik açısından start up’lar tahmin ettiğimden daha hızlı şekilde gelişiyor. Risk sermayesi her zamankinden daha fazla var ve onlara start up’ları büyütme aşamasında daha da çok ihtiyaç oluyor. Yükselen pazarlarda, Çin çok ilginç bir rol üstleniyor. Bu durumu henüz Orta Doğu’da göremedik. Ama hiç şüphe yok ki o da Çin’in geldiği noktaya ulaşacak. Belli teknoloji alanlarında yazılım mühendisliği, derin teknoloji ve veri bilimi gibi konularda hala daha çok yeteneğe ihtiyaç var. Souq.com ve Careem gibi start up’ların daha da ötesinde yeni yeteneklerin ortaya çıkacağına eminim. Dubai, kanunları ve diğer özellikleriyle girişimcileri cesaretlendirecek çok iyi bir merkez haline geldi.
Start up dünyasında genellikle Amerika ve gelişmiş ülkeleri inovasyon merkezi gibi düşünürdük. Ama siz, gelişmekte olan ülkelerin yeni bir inovasyon merkezi haline geleceğini söylüyorsunuz. Bu konudaki düşüncelerinizi ve öngörülerinizi paylaşır mısınız?
Amerika, Londra, Almanya ve İskandinavya inovasyon merkezi olarak kalmaya ve yeteneklerin network’lerini güçlendirmek için etkili olmaya devam edecek. Bu bölgelere yetenek akmaya devam ettikçe, buralar bu şekilde kalacak. 5 yıl önce Çin’in bu denli yükselişini çok az kişi hayal edebilirdi. Bu çok öğretici bir durum, çünkü Çin’in 20 yıldır gelişmekte olan bir pazar olduğunu neredeyse unutmuştuk. Yeteneği geliştirip serbest bıraktığınızda ne hale gelebileceğini Çin bize öğretti. Aynı durum gelecekte diğer gelişmekte olan ülkeler için de geçerli olacak. Bu konuda en iyi eforu ortaya koyan Dubai gibi ülkeler girişimcilik dünyasında daha fazla söz sahibi olacak. Örneğin ben Dubai, Kahire, Amman, Beyrut, İstanbul ve hatta Şam’ı bir çok kez ziyaret ettim ve her yerde yeteneğe büyük bir açlık olduğunu düşünüyorum.
Girişimcileri kategorize ediyorsunuz. Bu kategoriler neler?
Bir yerlerde başarılı olmuş modelleri görüp kendi bölgelerinde, ülkelerinde uygulayan girişimciler var. Bunu taklit edenlere improviser’lar diyorum. İkincisi, problem çözenler. Bu grup girişimciler, yerel ve bölgesel konuları çok derinlemesine bilen ve teknolojiyi kullanarak mevcut sorunlara çözüm getiren kişiler. Bir diğer kategori global oyuncular. Bu grupta da şirketler, teknolojinin onlara sunduğu avantajları fark edip nasıl global olacaklarını düşünüyor. Bu kategoriye souq.com ve Careem giriyor.
Analizlerinize göre, hangi sektörler önümüzdeki günlerde daha çok start up’lara yer açacak?
Tabii ki değişebilir ama fintek çözümleri, B2B2C oyuncular ve SaaS çözümleri, lojistik gibi küçük iş kolları her zaman start up girişimlerine açık olacak.
Google, Intel, Cisco, Yahoo, LinkedIn ve PayPal gibi şirketler bu bölgeye girerken çok önemli pazarlıklar yapıyor. Bunun nedeni nedir sizce?
Orta Doğu’nun çok büyük bir nüfusu var. Bu büyük nüfus dili, kültürü, tarihi ile içinde çok farklı insanları barındırıyor. Dubai gibi ülkeler şirketlerin başarılı olmasında büyük rol oynuyor. Asıl soru bazı şirketler bu pazarlara girmede neden bu kadar geç kaldı olmalı. Geç kalmalarının nedeni de potansiyeli yeterince iyi değerlendirememeleri.
Girişimcilikte gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı avantaj ve dezavantajlar nedir?
Öncelikle çözülmesi gereken problemleri çok. Şimdi girişimcilerin elinde bir değnek var. Girişimciler artık çözülmesi mümkün olmayan problemleri teknoloji erişimiyle çözebilir hale geldi. Bankacılık, iletişim, sağlık, eğitim ve daha birçok konudaki problemler belirlenmemiş veya net şekilde ortaya çıkmamış durumda. Gelişmekte olan ülkelerde girişimciler için problem ve fırsat çok. Problemleri fark etmek, belirlemek ve yeni teknolojiler sayesinde çözüm geliştirmek önemli. Dezavantajları kanunların girişimciliği desteklememesi, global rekabet, yönetim eksikliği, risk ve hata kabulü konusunda kültürlerin zayıf olması. Ancak en büyük öğretinin de bu risk ve hatalardan öğrenildiğini bilmeleri gerekir.
Gelişmekte olan ülkelerden doğmuş başarılı örneklerden paylaşım yapabilir misiniz?
Çok fazla var. Latin Amerika’da Mercado Libra, Orta Doğu’da Careem, Türkiye’de Yemeksepeti ve Trendyol, Kenya’da Twiga, Güneydoğu Asya’da Gojek ve Grab. Son 2 yılda Güneydoğu Asya’da 8’den fazla unicorn (1 milyar dolar eşiğini aşmış şirket) ortaya çıktı. Artık her yerden başarı hikayeleri duyabilirsiniz.
Sizce start up’lar önce kendi bölgesinde mi kurulmalı yoksa hedef globalleşmek mi olmalı?
Bu girişimciye göre değişir. Neyi hedefliyor? Ve bu hedefe nerede ulaşabilir? Yatırımcı olarak biz ölçeğe bakarız. Bu büyük ülkelerdeki büyük bölgeler ve çözümleri büyük ölçeklere ulaştırmak demek. Ama bazen mükemmel bir iş ülkeden ülkeye de başarı gösterebilir. Örneğin Yemeksepeti.
“ENGELLER EN BÜYÜK MOTİVASYON OLABİLİR”
YETENEKLER GİDİYOR Türkiye’nin girişimciliği tarihte çok önemli bir yere sahip. Ancak henüz yaşanan belirsizlikler en iyi yeteneklerin ülkeden çıkmasına neden oldu, oluyor. Bu tarihi fırsatı tekrar dönüştürmek için devletin girişimcilere açık hale gelmesi gerekiyor.
“HAREKETE GEÇİN” Yönetimin şeffaf, kanunların uygulanır ve eğitimin de kapsayıcı ve destekleyici olduğu yerlerde girişimcilik daha iyi gelişir. Sadece Türkiye’deki girişimcilere değil dünyanı her yerindeki girişimcilere önerim, bir sorunu çözmek istiyorsanız hemen harekete geçin oluyor. Bazen hatalar ve engeller girişimcinin daha iyiyi hayata geçirmesi için en büyük motivasyon da olabilir.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE ÖNE ÇIKAN START UP’LAR
“Latin “Amerika’da Mercado Libra, Orta Doğu’da Careem, Türkiye’de Yemeksepeti ve Trendyol, Kenya’da Twiga, Güneydoğu Asya’da Gojek ve Grab.”
0 yorum