2021’de Ciromuzu 10’a Katlayacağız


Thread in Motion, otomotiv, lojistik ve perakende gibi farklı sektörlerde giyilebilir teknolojiler üzerine çalışıyor. Geçtiğimiz eylül ayında üçüncü yatırımını alan girişim, 2020’de cirosunu 3 katına çıkarmayı planlıyor.

ELÇİN CİRİK
[email protected]

Thread in Motion CEO’su Kadir Demircioğlu, “2021’de de ciromuzu 10’a katlayacağız. Stratejik planımız Türkiye pazarını domine etmek” diyor. Yurt dışında da hızlı büyümek istediklerini anlatan girişimci, 2021’de Asya Pasifik ve MENA bölgelerine odaklanacaklarını açıklıyor.

Thread in Motion, giyilebilir teknolojiler üzerine çalışıyor. 2017de kurulan girişim, yarattığı giyilebilir teknoloji platformuyla otomotiv, perakende, lojistik, e-ticaret gibi sektörlere operasyonel verimliliği artıran çözümler sunuyor.

En son geçtiğimiz eylül ayında Sabancı Ventures’tan 3’üncü kez yatırım almayı başaran Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, “Türkiye bizim oyun alanımız.

Bugün Türkiye’de otomotiv, tekstil, yan sanayi, lojistik ya da e-ticaret sektörlerinde dünyaya örnek fabrikalar var.

Biz müşteri odaklı bakarak geliştirdiğimiz ürünleri Türkiye’den dünyaya sunuyoruz” diyor.

Girişim, pandemi döneminde de lojistik, perakende ve e-ticaret sektörlerine ağırlık vererek büyüme hızını koruyor. “Bu yıl ciromuzu 2019’a göre 3’e katladık. 2021’de de ciromuzu 10’a katlayacağız” diyen Demircioğlu, bu yıl 100 milyon TL’nin üzerindeki şirket değerlemesini gelecek yıl 7 kat artırmayı hedefliyor.

Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, girişimin geçirdiği önemli dönüm noktalarını, Türkiye ve yurt dışı için planlarını şöyle anlatıyor:

Giyilebilir teknolojide özellikle hangi alanlarda ne tip hizmetler veriyorsunuz?

Giyilebilir teknoloji alanının endüstri tarafında uygulamasını yapıyoruz. Hatasız, hızlı ve izlenebilir operasyon süreçleri sağlamak için giyilebilir teknolojiler üretiyoruz. Aslında temelde yaptığımız Endüstri 4.0, Lojistik 4.0 dediğimiz trendler içinde insanla makineyi bir şekilde bağlayabilmek.

Endüstri 4.0 dediğimizde akla gelen insansız, 7/24 çalışan karanlık fabrikalar oluyor, ancak bu noktaya gelmek 20-25 yıllık bir süreç ve büyük yatırımlar gerektiriyor. Biz verimlilik, hız ve izlenebilirlik gibi Endüstri 4.0 kazanımlarını insanı dijitalleştirerek gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Bunu yaparken de giyilebilir teknoloji ürünlerimizde olmazsa olmaz noktalar üzerinde çalışıyoruz. ilki ergonomi, mavi yakalı çalışan uzun süredir ağır işlerde bu ürünleri kullanıyor ve ergonomik olmayan ürünleri istemiyor. ikinci nokta, üründen data alabilmemiz, aldığımız dataları analiz ederek müşterilerimize bunlarla ilgili çözüm sunabilmemiz.

Bu alana nasıl girdiniz?

Üniversite yıllarında tam zamanlı olarak havacılık şirketinde çalışıyordum, kendi işimi kurmak gibi bir isteğim vardı. Ancak sadece havacılık, uçak üzerine bilgim bulunuyordu, burası da yatırım için zor bir alan.

O nedenle ilk olarak tekstil alanında bir iş kurdum. Annem tasarımcıydı ve özel günler için kıyafet üretiyorduk. Ancak zamanla hem bu alanda bir yenilik olmadığından hem ben mühendis olduğumdan

akıllı kumaşlar üzerine ne yapabiliriz diye düşünmeye başladım. Üniversite yıllarından arkadaşım Rahim Öner ile bir araya geldik, hafta sonları bu konular üzerine kafa yoruyorduk. Kumaşları konuşturmak üzere çalışıyorduk sonra ikimiz de mevcut işlerimizi bırakarak, girişimimizi kurduk.

Bir tekstil şirketinden ilk yatırımımızı aldık ve konsept yaratmaya çalıştık. Bu süreçte yolumuz Mercedes Benz’le keşişti.

Ürettiğimiz teknolojiyi arabanın içinde kullanabilir miyiz diye baktık. Arabayı sadece kumaş üzerinden kontrol etme fikrine odaklandık. “Bu iş çok zor, siz sahaya inin bizim çalışanların üzerinde de kıyafetler var” dediler.

Bu da bizim için dönüm noktası oldu. Böylelikle ilk müşterimiz Mercedes Benz oldu. ilk ürün denemelerini de onlarla yaptık. Samimi şekilde söyleyebilirim onların çıkardığı kıvılcımı biz teknolojiye dönüştürdük.

Bugün de ağırlıkla otomotiv sektörüne mi çalışıyorsunuz?

İlk çıkış noktamız otomotiv oldu. Bugün ürünlerimiz Mercedes Benz, Renault, Fiat Chrysler’in üretim ve montaj hatlarında kullanılıyor. insanla üretim yapılan her türlü sektörde varız, tekstil, mobilya ya da bilgisayar üreten şirketlerle de çalışıyoruz.

Bu yıl özellikle pandemi döneminde önemini anladığımız lojistik, e-ticaret, perakende alanlarında daha hızlı büyüyoruz. Pandemi büyüme hızımızı değiştirmedi. Lojistiği 2020 yılı için büyüme alanı olarak belirlemiştik.

Normalde bir sektöre girdiğimizde ürünü tanıtmak, sektörün dinamiklerinde değişim yaratmak 1-2 yıl alıyor ama pandemi etkisiyle bugün bu süre çok kısaldı.

Lojistik, e-ticaret ve perakende tarafında şirketler dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar hızlanmaları gerektiğini pandemide gördüler. O nedenle de bu yıl bu alanda çok sayıda şirketle çalışmaya başladık.

Akıllı eldiven ürünüyle tanınıyorsunuz. Başka ürünler üzerinde çalışıyor musunuz?

Temelde yaptığımız, üretimde ve lojistikte operasyonu giyilebilir teknolojiyle dijitalleştirmek. Bunu şu an eldivenle yapmamızın en temel nedeni, çalışanın işinde ellerini kullanması.

Bu noktada teknolojiyi eldiven üzerine giydiriyoruz. Gözlük üzerine çok gitmiyoruz çünkü ergonomide sıkıntı var. Çalışanın gözleri çok yorulabiliyor ya da gözleri bozuk oluyor. Ergonomik olmayan ürün de yararlı olmuyor. Teoride akıllı gözlük üzerine hep çalışıyoruz ama kısa vadede bir ürün çıkaracağımızı sanmıyorum.

Kendi eldiven konseptimiz üzerine entegre ettiğimiz yepyeni teknolojiler var, onlara yoğunlaşıyoruz. Örneğin 2021’de çalışanın eldivenden konuşması üzerine çalışıyoruz. Böylece veriyi girmek yerine sesle dataları geçebileceğiz.

Ürün gamımızda eldivene odaklanacağız. Ama bu demek değil ki sadece eldivende kalacağız, ileride önemli talep olursa akıllı işçi kıyafeti de akıllı ayakkabı da yapabiliriz. Önemli olan ergonomi ve data alabilme unsurlarını sağlayabilmemiz.

Pandemi döneminde sosyal mesafeyi ayarlayan bir akıllı bileklik de yaptınız. Burada nasıl geri dönüşler aldınız?

Tabii ara dönemlerde müşterilerimizin hassasiyetlerine göre ürün çıkarabiliyoruz. Pandemi döneminde de müşterilerin en temel isteği sosyal mesafeyi ölçmekti. Açıkçası sosyal sorumluluk bilinciyle ve tüm çalışanlara alınacağı için uygun fiyatlı üretim yaparak akıllı bileklikleri geliştirdik.

İlk etapta 10 bin adet üretim planlıyorduk. Toplamda 70 bin adet ürettik. inanılmaz talep geldi. Çalıştığımız sektörlerin dışından anaokullarından, turizmden talepler gelmeye başladı, işten çıkma kararı aldığımızda elimizde 200 bin adedin üzerinde sipariş talebi vardı.

Kendi ürünlerimize odaklanmak istedik. Akıllı bilekliklerin hem kâr marjı yüksek değildi hem bu kadar yüksek üretim sonrasında servis vermemiz mümkün olmayacaktı.

Biz bugüne kadar hep ağızdan ağıza pazarlamayla, müşterilerimizin referansıyla büyüdük. Hedef pazarlarımızın dışında büyüme olunca çekildik, artık akıllı bileklik üretmiyoruz.

Peki ne kadarlık ciroya sahipsiniz? Büyüme hızınız nasıl gidiyor?

Ciro açıklamıyoruz. Ancak bu yıl ciromuzu 2019’a göre 3’e katladık. 2021de de ciromuzu 10’a katlayacağız.

Şirket değerlememiz de bu yıl 100 milyon TL’nin üzerinde oldu, geçen yıla göre bu rakam iki katına çıktı. 2021de hedefimiz şirket değerlemesini 7 kat artırmak, 700 milyon TL değerlemeye ulaşmaya çalışıyoruz.

Önümüzdeki 2-3 yıl için nasıl bir büyüme stratejiniz var?

İşimizin en güzel yanı, Türkiye bizim oyun alanımız.

Bugün Türkiye’de otomotiv, tekstil, yan sanayi, lojistik ya da e-ticaret sektörlerinde dünyaya örnek olabilecek fabrikalar var. Biz müşteri odaklı bakarak geliştirdiğimiz ürünlerimizi Türkiye’den dünyaya sunuyoruz.

Bugün ağırlıklı Avrupa olmak üzere 8 ülkeyle çalışıyoruz. Güney Afrika ve Dubai’de de müşterilerimiz var.

Stratejik planımız Türkiye pazarını domine etmek, her sektörde her noktaya ulaşmak istiyoruz. Planın ikinci hamlesi olarak da yurt dışında hızlı bir şekilde büyümek istiyoruz.

Bu amaçla ekibimizi hızlı ve donanımlı arkadaşlarla büyütmeye çalışıyoruz. Türkiye’de bugüne kadar e-ticaret, oyun ve yazılım tarafında güçlü exit’ler oldu. Biz 3 yıl gibi bir sürede bir unicorn olmak istiyoruz.

Baktığınızda Türkiye’de alanımızda yerli ya da yabancı bir rakibimiz yok. Türkiye’de penetrasyonu hızla artıracağız. Globalde de bir Alman rakibimiz var, ürün gamında onlardan iyiyiz ve onlarla dünya pazarlarında savaşı birlikte veriyoruz.

Şirket gelirlerinin ne kadarı yurt dışından geliyor?

Bu yılın ilk çeyreğinde gelirlerimizin yüzde 60’ı Türkiye, yüzde 40’ı yurt dışından geliyordu. Pandemiyle yurt dışının payı, Avrupa’nın da etkisiyle bir ara yüzde 15 e kadar indi. Ardından son andaki hamlelerle Orta Doğu ve Güney Afrika’da atak yaparak bu oranı yüzde 25e çıkardık.

2021’de Asya Pasifik ve MENA bölgelerine odaklanacağız, burada büyümek istiyoruz. Avrupa’da da Romanya, Polonya gibi daha önce olmadığımız ülkelere girmeye başladık, buralarda büyüyeceğiz.

2021 sonunda gelir dağılımının yüzde 40’ının Türkiye, yüzde 60’ının yurt dışından gelmesini istiyoruz. 2021 yılı içinde Orta Doğu ve Avrupa’da toplam 4 yeni ofis açmayı planlıyoruz.

Yeni yatırım arayışınız var mı?

Yatırımlara, fırsatlara her zaman açığız. Özellikle uluslararası piyasalardan yatırım almak istiyoruz. Bugüne kadar üç yatırım aldık ve hepsi de stratejik yatırımlardı. Hep akıllı para aradık. Yurt dışında da mentorluk alacağımız, stratejik yatırımcı almayı isteriz.

“DONANIM VE YAZILIMI BİRLİKTE ÜRETEN KAZANIYOR”
B2B ZAMANI
Girişimcilik dünyası doğrudan tüketiciye giden girişimlerle başladı. Başta ekosistem, e-ticaret ve mobil girişimler, e-ticaret girişimlerine hizmet sağlayanlar, mobil hizmet sağlayanlardan oluştu.

Ardından bu pazar doygunluğa ulaştı ve B2B yani şirketlere yönelik ürün ve hizmet üreten girişimler geldi.

Bu alanda sisteme girmek daha zor. İçeride ciddi fırsatlar var ama şirketlerin standartları ve istekleri yüksek. Ben tek başına yazılım platformu ortaya koymanın girişimi zor bir noktaya götüreceğine inanıyorum, oyun alanı çok kısıtlandı.

Burada donanım ve yazılımı birlikte yapabilenler kazanıyor. Tek başına donanım çabuk kopyalanıyor, Çin kat be kat hızlı ve daha iyi cihazlar üretiyor. Ama yazılım artı donanım, datayı elde tutmayı sağladığı için iyi bir iş fırsatı sunuyor.

NİTELİKLİ GİRİŞİMCİ AZ
Türkiye’de eskiden kendi işini yapmak isteyen girişimci fazla, yatırım yapan fon azdı. Bugün tam tersine döndü. Fonlar yatırım yapmak için girişimci arıyor. Çok girişim var ama nitelikli girişimci bulunamıyor.

Girişimcilikte teknik ve pazarlamada iyi ve dengeli bir ekibe sahip olmak çok önemli. Kurucu ortaklar işi büyütmeyi bilmeli. Baktığınızda her aşama ayrı bir zorluk.

Son bir yıldır anladım ki, her adımda oynamanız gereken oyun değişiyor. İlk başta ürün geliştirip satış yapayım diyorsunuz, ardından ürünü çok satmak istiyorsunuz, sonrasında daha çok pazara ürün satmak gibi aşama aşama sorumluluklar artıyor.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.