FitWell, bir mobil sağlık ve yapay zeka girişimi. Tek bir mobil uygulamayla kullanıcıya diyetisyen, kişisel eğitmen ve yaşam koçu deneyimi sunuluyor. FitWell Kurucusu ve CEO’su Barış Özaydınlı, mobil sağlık alanının en önemli girişimlerinden biri olmak ve bu alanda düşünce liderliği yapmak istediklerini anlatıyor. Özaydınlı, “Türkiye’deki öncü pozisyonumuzu sürdürerek Avrupa ve Amerika’da 2 yıl içinde ilk 5’te yer almak istiyoruz” diyor.
ÖZLEM AYDIN AYVACI [email protected]
Barış Özaydınlı, çocukluğundan beri hep kendi işini yapmak istiyordu. Beş yıllık profesyonel çalışma hayatı deneyimin ardından girişimcilik hayalini Brand It reklam ajansını kurarak gerçekleştirdi. Daha sonra Klan Euro RSCG’nin başına geçti. Ardından asker arkadaşıyla birlikte teknoloji girişimciliği hayatına başladı. Fakat yeterli yatırımı alamamaları ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturamamaları yüzünden şirketi kapatmak durumunda kaldı. Özaydınlı, FitWell’in ise hayatı boyunca yaşadığı ve gözlemlediği bazı deneyim ve problemlerin bir ürünü olarak doğduğunu söylüyor. FitWell bir mobil sağlık ve yapay zeka girişimi. Tek bir mobil uygulamayla kullanıcıya diyetisyen, kişisel eğitmen ve yaşam koçu deneyimi sunuluyor. Şirket kısa zamanda dünyada çok başarılı sonuçlar aldı. Kurulalı 2 yıl olan FitWell, Microsoft Ventures Hızlandırma Programı’na kabul edilen ilk Türk girişimi oldu. FitWell Kurucusu ve CEO’su Barış Özaydınlı, “Hedefimiz mobil sağlık alanının en önemli girişimlerinden biri olmak. Avrupa ve Amerika’nın gelişmiş pazarlarında 2 yıl içinde ilk 5’te yer almak istiyoruz” diyor. Özaydınlı’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Profesyonel kariyeriniz vardı. Bu kariyeri bırakıp nasıl girişimci oldunuz?
Çocukluktan beri hep kendi işimi yapmak istedim. Hatta iş hayatına atıldığım yıllarda yeni gelişen dot.com sektörü çok ilgimi çekiyordu. Somut bir iş fikrim olmadığı için babamın tavsiyesini dinleyip kendimi geliştirmek ve çok heyecan duyduğum pazarlama alanını daha iyi öğrenmek için Unilever’de marka yöneticisi olarak işe başladım. Askerlik sonrası çok sevdiğim iki dostum olan Çağın Keskin ve Osman Baydar’ın ısrarlı tekliflerini kabul ederek Türkiye’den dünya markaları çıkarmak ve 360 derece pazarlama hizmeti vermek amacıyla Brand It’i kurduk. Bu aynı zamanda hep hayalini kurduğum kendi işimi yapmam için kariyerimde önemli bir dönüm noktasıydı. Ajans başkanlığını yaptığım 5 yıl içinde sektörün en hızlı büyüyen ve iyi bilinen ajanslarından biri haline geldik. Daha sonra Havas Worldwide’ın Türkiye Grup CEO’su Levent Erden’in kendi yerine geçmem ve ortak olmam için yaptığı teklifi kabul ettim. Kariyerime daha uluslararası bir yön verebilmek için o zamanki adıyla Klan Euro RSCG’nin başına geçtim. Kısa zamanda birçok konkur kazanıp ekip olarak başarı kazanmış olsak da kariyerime reklam sektöründe devam etmek istemediğime karar verdim. Tam bu sırada asker arkadaşım Erem Erdemgil, İsviçre’de dünyanın en gelişmiş ve lüks bilgisayar markasını yaratmak için Fine Technologies şirketini kurduğunu ve marka konusunda desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Oldukça dostça başlayan bir sohbet, ciddi bir yatırım yaparak kendisine ortak olmamla sonuçlandı. Ajanslardaki hisselerimi ortaklarıma devrederek zorlu teknoloji girişimciliği hayatım başladı.
“SERİ A YATIRIMI BU YIL TAMAMLARIZ”
YOL HARİTASI
Şu anda ürünümüzün bir sonraki büyük güncellemesi üzerinde çalışıyoruz. Bu yeni versiyon kullanıcılara çok daha kişisel ve özel bir deneyim sunmayı hedefliyor. Hem birçok uygulamadan, giyilebilir cihazdan, IoT cihazından güncel ve anlık verileri, hem medikal verileri toplayarak, makine öğrenmesi ve yapay zeka yardımıyla kullanıcıya sağlığıyla ilgili çok daha bütünleşik ve özel bir deneyim sunacak.
YENİ VERSİYON
Bu versiyonda yüzbinlerce kullanıcımızın yorumuna, memnun oldukları veya geliştirmemizi istediği konulara da özellikle eğileceğiz. Yeni versiyonu bu yıl içinde yayına almayı planlıyoruz. Bununla beraber global büyümemizi devam ettirmek ve ekibimizi genişletmek amacıyla Seri A yatırım sürecini bu yıl içinde tamamlamayı öngörüyoruz.
ÇIKIŞ PLANI VAR MI?
Başarılı olmamız durumunda 5-7 yıldan önce bu işten çıkmamızın söz konusu olacağını düşünmüyorum. Tabii bu süreçte çeşitli satın alma teklifleriyle karşılaşma olasılığımız olabilir, şimdilik bunları düşünmek için erken. İnsanların hayatında pozitif bir değişiklik yaratmak için kurduğumuz, büyük bir keyif ve heyecanla hayata geçirdiğimiz bu işte makul bir süreçte yatırımcılarımız ve bizler için tatminkar çıkış fırsatları olacağına inanıyorum.
“YAŞADIĞIM PROBLEMLERDEN DOĞDU”
FIRSAT DÜNYA ÇAPINDAYDI
FitWell, ismiyle ve iş fikriyle kendi yaşadığım problem ve deneyimlerden doğan bana ait bir fikir. Bu fikri bir girişime dönüştürmeden önce sektörü ve mevcut ürünleri yakından inceledim, diğer çözümlerin neden çalışmadığını ve zayıf yanlarını anlamaya çalıştım. Dünyadaki çapında ürünleri incelediğimde hızla fırsatın dünya çapında olduğunu anladım. Kişisel eğitmen, diyetisyen ve diğer uzmanlardan oluşan birçok kişiyle işbirliği yaptım.
LEAN START UP
Kullanıcı ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve az kaynakla hızlı bir ürün yaratabilmek için farklı disiplinlerden uzman bir ekiple 3 haftada, lean start up yöntemlerini kullanarak bir MVP ve prototip geliştirdik. Bu süreçte ürüne en çok ihtiyacı olduğuna inandığımız kitlenin ihtiyaçlarını anlamak için yüz yüze görüşmeler yaptık. Bu iyi bir yol haritası oldu. İlk yatırımımızı alırken ve Turkcell’le gerçekleştirdiğimiz stratejik işbirliğinin temellerini oluştururken somut üzerinde konuşabileceğimiz bir başlangıç noktası oluşturdu.
Bu nasıl bir girişimdi? Neden devam etmedi?
İsviçre’deki saat üreticilerinden Silikon Vadisi’ndeki teknoloji devlerine, Uzakdoğu’daki büyük üreticilerden Avrupa’nın önemli lüks markaları ve hatta dünyanın en iyi Formula 1 takımlarından McLaren’le işbirliğine uzanan zorlu bir 3 yıl sonucunda ortaya Pryd adında bir marka ve ürün çıkarmayı başardık. Fakat yeterli yatırım alamamamız, pazarın ihtiyacını yeterince iyi analiz etmememiz ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturamamamız yüzünden şirketi kapatmak durumunda kaldık. Bu başarısızlık ikimiz için de yıpratıcı ve sarsıcı oldu. Fakat faydalı bir tecrübe ve kontaklar edindik.
FitWell nasıl ortaya çıktı?
FitWell aslında hayatım boyunca yaşadığım ve çevremde gözlemlediğim bazı deneyim ve problemlerin bir ürünü. Çocukluğum ve gençliğim boyunca hep zayıf denebilecek bir fiziğim oldu. Her ne kadar sporcu olsam ve pek çok branş takımlarında oynasam da istediğim kuvvetli fiziğe sahip olamadım. Daha sonra iş hayatına atıldığım dönem spora eskisi kadar zaman ayıramadım. Stres dolayısıyla hem formumu kaybettim hem çeşitli fiziksel rahatsızlıklar yaşadım. Önce ciddi bir bel spazmı, daha sonra boyun fıtığı başlangıcı bardağı taşıran son damlalardı. Doktor tavsiyesi, vücudumu kuvvetlendirmemdi. Evde halının üzerinde doktorun fotokopide verdiği hareketleri yapmaya çalıştığım ve hatta internetten video bulmaya çalıştığım günleri hala çok iyi hatırlıyorum. Fizik tedavi, evde kendi yaptığım egzersizler, çeşitli giyilebilir cihazlar, spor salonu üyeliği gibi birçok şeyi denedim. Sonunda kişisel eğitmen ve pilates hocasıyla birlikte çalışmam bir dönüm noktası oldu. Hem tüm problemlerden kurtuldum hem kendimi çok iyi ve sağlıklı hissetmeye başladım. Fakat bir yerden sonra haftada birkaç kez özel ders almak çok maliyetli. Bütün bunların sonucu olarak milyarlarca insanın benzer problemler yaşadığı gerçeğini fark ettim. Bu aşamada artık herkesin elinde olan, içinde birçok aktivite sensörü bulunan akıllı telefonların kabiliyetlerini kullanarak kişisel bir cep koçu yaratma fikri doğdu.
UYGULAMANIZ KAÇ ÜLKEYE ULAŞTI?
Tanıtım çalışması yapmamamıza rağmen 219 ülkeden yüzbinlerce kullanıcıya ulaştık.
FitWell nasıl bir şirket, ne iş yapıyorsunuz? Nasıl bir gelir modeli var?
FitWell, bir mobil sağlık ve yapay zeka girişimi. Tek bir mobil uygulamayla kullanıcıya diyetisyen, kişisel eğitmen ve yaşam koçu deneyimini sunuyoruz. Ayrıca giyilebilir cihazlar, telefondaki sensörler, nesnelerin interneti (IoT) cihazları ve birçok başka sağlık veri kaynağından aldığımız veriyi akıllı bir şekilde değerlendirerek kullanıcıya özel plan oluşturuyoruz. Uygulama, kullanıcının mevcut fitness ve wellness analizini yaparak bir hedef belirliyor. Bu hedefe ulaşabilmesi için tamamen kişisel bir günlük beslenme programı, video egzersiz programı oluşturuyor. Bununla beraber motive olması ve hedefe ulaşması için akıllı tavsiyeler ve yönlendirmeler yapıyor. Gelir modeli olarak freemium, stratejik işbirlikleri ve reklam modellerini değerlendiriyoruz. Şu anda gelirimizin en önemli bölümünü sattığımız premium abonelikler oluşturuyor.
Şu ana kadar nasıl bir başarıya ulaştınız?
Bu başarıyı sağlayan ne oldu? Yayına çıktığımız ilk hafta dünya devi uygulamaları geride bırakarak indirme listelerinin en tepesine tırmandık. Halen Türkiye’nin en popüler ve lider sağlık uygulaması olduğumuzu söyleyebilirim. Buna ek olarak Apple, Google, Microsoft ve Facebook gibi devlerin ilgisi, beğenisi ve desteğini almayı başardık. Yaklaşık 6 ay önce geliştirdiğimiz 2.0 versiyonunu dünya pazarına İngilizce olarak açtık. Çok kısa bir sürede hiç tanıtım çalışması yapmamamıza rağmen 219 ülkeden yüzbinlerce kullanıcıya ulaştık. Hem iOS hem Android platformlarında dünyanın en iyi uygulamaları arasında gösterildik. Google tarafından 2015’in en iyi uygulamalarından ve en iyi geliştiricilerden seçildik. 64 ülkede indirilme listelerinde birinciliğe, 80 ülkede ilk 5’e kadar yükseldik. Şu anda dünya çapında 850 bin üyemiz var ve hızla büyümeye devam ediyoruz.
“DAHA BÜYÜK BİR YATIRIM BEKLİYORUZ”
TOHUM YATIRIM
İlk tohum yatırımını ürünün çalışan test versiyonu hazır olduğu 2014 yazında, Türkiye’nin iyi bilinen ve saygın melek yatırımcılarından Umur Özal’dan aldık. Projemize ve ekibe en baştan daha prototip aşamasında inanmış ve tatminkar bir aşamaya ulaştığımız noktada yatırım yapacağını belirtmişti. O aşamaya kadar kendi kaynaklarımızla geldik. O da sözünü tuttu, çalışan ürünü ve gelişimleri beraber değerlendirdikten sonra işlemleri hızla tamamladık.
2 TUR YATIRIM ALDIK
Şu ana kadar 2 tur yatırım aldık, ikinci turumuzu da büyümemizi sürdürmek ve ekibimizi genişletmek için kullanmak amacıyla ilk turdan tam bir yıl sonra yine Umur Özal ve başka bir saygın melek yatırımcı olan Murat Dörtbudak’tan aldık. Şu ana kadar dünya çapında rakiplerimizle kıyaslandığında oldukça mütevazı sayılabilecek yaklaşık 500 bin dolar civarında bir yatırımla geldik. Bundan sonraki aşama için daha büyük bir yatırım almayı dünya çapında büyümemizi hızlandırarak, ekibi genişletmeyi ve gelecek planlarımızı hızla hayata geçirmeyi planlıyoruz.
KAÇ ÜYENİZ VAR?
Dünya çapında 850 bin üyemiz var ve hızla büyümeye devam ediyoruz.
Daha önceki başarısız girişimlerin nasıl faydasını gördünüz?
Hepimiz daha önce başarısız olmuş girişim tecrübeleri yaşadığımız için FitWell’i geliştirirken sadece kendi fikirlerimizin ötesinde gerçek kullanıcıların ihtiyaçlarını anlamak için ciddi gayret harcadık. Bu aralar çok konuşulan lean start up yöntemlerini kullanarak ürünü geliştirdik. Buna ek olarak teknoloji devlerinin geliştirdikleri kullanıcılarımıza faydası olabilecek teknolojileri ilk kullanan geliştiricilerden olmaya gayret ediyoruz. Örneğin Apple sağlık platformunu ve Apple Watch’ı çıkarttığı, aynı şekilde Google, Fit ve Wear platformlarını yarattığı dönemlerde en hızlı ve etkili şekilde bu teknolojileri kullanan geliştiricilerden olmaya gayret ettik.
Hedefleriniz neler? Büyüme planlarınızdan bahseder misiniz?
Hedefimiz, mobil sağlık alanının en önemli girişimlerinden biri olmak ve bu alanda düşünce liderliği yapmak. Özellikle yapay zeka teknolojisini kullanarak bu dikeyde fark yaratacağımızı ve daha önce denenmemiş bazı modelleri hayata geçirebileceğimizi düşünüyoruz. Türkiye’deki öncü pozisyonumuzu devam ettirerek Avrupa ve Amerika’nın gelişmiş pazarlarında 2 yıl içinde ilk 5’te yer almak istiyoruz. Buna ek olarak yerel içerikler üreterek bu alanlarda yeterince iyi ürüne veya içeriğe ulaşımı olmayan ama çok ciddi potansiyel bulunan Çin, Hindistan, Asya, Güney Amerika, Rusya ve Ortadoğu pazarlarında etkili olmayı hedefliyoruz. Bu pazarlarda mevcut ürünümüz ve İngilizce içeriğimizle iyi bir ivme ve kullanıcı kitlesi yakalamış durumdayız.
0 yorum