Tunç Berkman, profesyonel yönetici, girişimci ve yatırımcı şapkalarını aynı anda taşıyan bir iş insanı. Chado, Mobilexpress, One Digital girişimleriyle dikkat çeken Berkman, önümüzdeki dönemde 4’üncü girişimine hazırlanıyor.
Tunç Berkman, Koç Holding’de üst düzey yönetici pozisyonlarında bulunan, Arçelik’in genel müdürlüğünü de yapan ve emekli olduktan sonra Akkök Holding’de yönetim kurulu üyeliği ve icra kurulu başkanlığı rollerini üstlenen Mehmet Ali Berkman’ın oğlu. Ancak babasının da teşvikiyle içinde hep bir girişimcilik ateşi taşıyor ve profesyonel yöneticilik kariyeri boyunca da bu girişimcilik heyecanını çalıştığı kurumlar için de kullanıyor. Berkman, 1990 yılında eğitim için ABD’ye gidiyor. Syracuse University’de lisans, Babson College’da ise MBA eğitimini tamamladıktan sonra bir süre New York’ta Monitor Company’de danışman olarak çalışıyor ve bu esnada internet teknolojileri konusuyla da ilgileniyor. Toplam 10 yıl ABD’de kalıp Türkiye’ye dönüyor ve bir süre Deloitte&Touche İstanbul’da denetim asistanlığı yaptıktan sonra Koç Holding’de yeni iş geliştirme grubunda proje yöneticisi olarak çalışmaya başlıyor. Ali Koç’a bağlı olarak çalıştığı o dönemde bookinturkey.com olarak bilinen internetten seyahat sitesinin ve müşteri ilişkileri yönetimi konusunda çalışan bir platform olan Paro’nun kuruluşunda çalışıyor. Ardından yine Koç çatısı altında Arçelik markasından sorumlu pazarlama müdürü oluyor. Koç Holding’den mobil teknolojilere olan ilgisi nedeniyle ayrılarak Avea’da pazarlama direktörü rolünü üstleniyor. Ardından 2 yıl Veritas Medya’nın genel müdürlüğünü yapıyor. Evet, ama bu bir profesyonel yöneticinin kariyer hikayesi diyorsunuz içinizden. Ancak Berkman’ın hikayesi bu kadar değil, o profesyonel yöneticilik yaşamının içindeyken asla girişimci ve yatırımcı şapkalarından vazgeçmiyor. Berkman, “Benim girişimcilik yönüm, tek başıma kurduğum işlerden değil ortak olduğum işlerden geliyor. Profesyonel hayata devam ederken girişimcilik arzumu bir şekilde gidermek benim için daha doğru ve etik bir seçim oldu” diyor ve girişim öyküsünü anlatmaya şöyle devam ediyor:
“ÖNEMLİ OLAN DOĞRU HAMLEYİ YAPMAK”
İLGİNÇ SONUÇ
Benim bu 3 girişimimden öğrendiğim en kıymetli şey şu; uzun yıllar ABD’de çalıştım. Koç Holding’de çalıştığım dönemde ve sonrasında birçok yeni iş ve markayı Türkiye’ye getirmek için fizibiliteler hazırladım. Ancak gördüm ki fast food gibi pek çok işi araştırdığımızda neredeyse hiçbir iş fizible çıkmıyordu ya da fizible ise uzun dönemli risk içeriyordu.
RİSK ALIN
Oysa çok fazla detaya girmeden, kaybetsem de üzülmeyeceğim dediğim bir parayı yeni bir girişime yatırıp, elimizden gelenin en iyisi yapıp sabırla hedeflere ulaşmak için çalışmaya devam edince o işin ilerlediğini gördüm. Önemli olan işi başlattıktan sonra dinamiklerini iyi kavrayıp doğru hamleleri yapabilmek.
SEBAT ETTİM
Bugün Chado markasıyla büyüyen çay işine aynen böyle girdim. Para kaybetmeyi göze aldım ve sabırla yatırıma devam ettik. Mobil ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren Mobilexpress’in de iş alanına çok inanıyordum. Başlangıçta beklediğimizden farklı bir tabloyla karşılaşsak da sebat ettim, yatırımcı olarak kaldım ve o iş de bugün çok güzel ilerliyor.
İLK GİRİŞİM CHADO
“Koç Holding’de birlikte çalıştığım arkadaşım Barış Çekin, yurtdışından çay ithal ediyor ve ‘Chado’ markasıyla pazarlıyordu. Bana ortaklık teklif etti ve yüzde 50-50 ortak olduk. Girişimcilik hayatımda karşıma çıkan ilk zorluk olan ‘nakit akışı sıkıntısı’ ile o dönemde yüzleştim. Yurtdışından aldığımız çaylara peşin para ödüyorduk ancak Türkiye’deki alacaklarımızın vadesi 90-120 gündü. Bu nedenle doğan nakit akışı sorununu önce kendimiz finanse etme yoluna gittik. Ardından bankalardan kendi ismimizi koyarak bireysel kefaletle krediler aldık. İlk kez 2010’da 40 bin TL tutarında bir kredi aldık. O dönemde şirketin 3 çalışanı vardı. Barış da ben de profesyonel olarak çalışmaya devam ediyorduk ve kendi gelirlerimizi kefalet göstermiştik. 2007’de kurulan Chado, bugün 9 yaşında. 12 farklı ülkeden 60’ın üzerinde çay çeşidi, 8 çalışanı ve 400 bin TL’lik bir kredi line’ı olan bir şirkete dönüştü. Chado’yu damak tadına önem veren insanlar ve restoranlar için gurme, artisan çay markası olarak konumlandırdık.
GURME İŞİNİN ZORLUKLARI
Çay işi, zorlu bir konu. Zorluğun en büyük kısmı ithalat sürecinden kaynaklanıyor. Her çayı analiz için Rize’ye göndermeniz gerekiyor. Yüzde 145 gibi oldukça yüksek bir ithalat vergisi uygulanıyor. Çay analizlerinde de birçok ülkeden daha zorlu kriterler söz konusu. İlk başta piyasayı oluşturmak da kolay olmadı, uzun zaman aldı. Ancak sağlam bir strateji çizerek doğru adımlarla ilerledik. Kulaktan kulağa pazarlama gibi gerilla yöntemleri kullandık. Önce internetten satışa başladık ve butik mağazalara girdik. İnternet fenomenleriyle ve Taylan Kümeli gibi sağlık alanında öncü isimlerle işbirlikleri yaptık. Ardından ilk girdiğimiz büyük restoran Papermoon oldu ve markamızın bilinirliğine ve imajına katkı yaptı. Sonra BigChef ’s gibi kaferestoran zincirlerine girmeye başladık. Şu anda TAV ile çalışıyoruz ve Cakes&Bakes zincirlerinde varız. Ayrıca tüm Macrocenter mağazalarında ve birçok 3. dalga kahveciyle birlikte çalışıyoruz, özel menüler yapıyoruz.
Henüz cebimizden şirkete koyduğumuz yatırım sermayesini geri almış değiliz, ancak her yıl yüzde 20-30 büyüyerek yoluna devam eden bir iş. Chado premium çayda piyasa oluşturma aşamasını başarıyla tamamladı. Son 2 yıldır Chado’da sessiz bir yatırımcı gibi davranıyorum. İşi götüren ve çayı bilen Barış Çekin. Sadece ara sıra hafta sonlarında Barış ile biraraya gelerek işleri değerlendiriyoruz. Onun girişimci motivasyonuyla ve network’ümüzü kullanarak bugünlere geldik. 2015’te Arnavutköy’de 16 metrekarelik butik bir Chado Tea Shop açtık. Önümüzdeki yıllarda perakende alanında ilerlemek ve yeni mağazalar açmak istiyoruz.”
MOBİLDEN ÇIKAN DERSLER
Berkman’a çalıştığı her farklı sektör, edindiği her farklı bilgi ve yetenek yeni bir girişim arzusu getirmiş adeta. Berkman, Avea’daki genel müdür yardımcılığı pozisyonundan ayrıldıktan sonra 2011’de kurulan Mobilexpress’e girişim yatırımı yapıyor. Hikayenin devamını Berkman şöyle anlatıyor:
“2011’de kurulduğu günden bu yana parçası olduğum Mobilexpress’in başta kendine özgü zorlukları oldu ama şirket kendine ait özel iş modeli ve sahip olduğu değerli know how sayesinde bunları aşarak yoluna devam ediyor. Mobilexpress, şu anda kredi kartı kaydetme, tek tıkla ödeme, ödeme geçidi hizmetleri ve tekrarlayan ödemeler alanları başta olmak üzere ödeme teknolojilerine yönelik hizmetler sunan bir fintech. Ancak Mobilexpress kuruluşundan bu yana iş modeli anlamında pazarın ihtiyaçları doğrultusunda doğru bir evrim sürecinden geçti ve ilk başta direkt olarak son kullanıcıyı hedefleyen bir dijital cüzdan çözümüyken şu anda iş ortaklarımıza ödeme teknolojileri altyapısı sağlayan bir fintech’e dönüştü. Şu anda Mobilexpress ayda 200 binden fazla ödeme işlemini üzerinden geçiren sektörün en ciddi oyuncularından biri.
İLK YATIRIM
Mobilexpress, iş modelinde gerçekleştirdiği bu evrimi yapabilmek için 2013’te Türk Telekom’un eski CEO’su Paul Doany’den ilk yatırımını aldı. Şirket 2014’teki ikinci yatırımını da Doany’nin vasıtasıyla Ortadoğulu bir yatırımcıdan aldı.
Mobilexpress’in kuruluşundan bugüne dek geçen 5 yılı aşkın sürede özellikle ilk 2 yılında iş ortağı kazanılmasında ve Avea’da çalıştığım zamanlardan tanıdığım Paul Doany’nin Mobilexpress ile buluşturulmasında önemli rol oynadım. Paul Doany’nin Mobilexpress’e yaptığı yatırımın yanı sıra strateji anlamında da halen aktif bir şekilde devam ettirdiği mentorluğu düşündüğümüzde Mobilexpress’in bugünlere gelmesindeki en önemli etken olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda Mobilexpress farklı alanlara girerek büyümeyi sürdürmeyi hedefliyor. Benim Mobilexpress’deki hisse oranım yüzde 10 düzeyinde ve orada yatırımcı olarak bulunuyorum. Son 1 yıldır şirketin işleyişine bir müdahalem ya da katkım neredeyse yok denecek kadar az.
BERKMAN’IN HEDEFLERİ
1.)Chado markalı çay işi yılda yüzde 20-30 büyüyerek ilerliyor. Önümüzdeki dönemde mağazalar açmayı ve işi kârlı biçimde büyütmeye devam etmeyi hedefliyoruz.
2.)Mobilexpress çok niş bir iş modeli olan, güzel ilerleyen bir iş, uzun vadede şirketi kârlı biçimde büyüterek büyük bir yabancı yatırımcıya satmayı isterim.
3.)Dijital ajans konusunda 3 ortağız ve hepimizin de o konuda derin bilgi birikimi, kıymetli deneyimleri ve geniş bir çevresi bulunuyor. Orada bir yatırımcı ihtiyacı yok. Son derece iyi ilişkilerimizle çok rahat ilerleyen, büyüyen bir iş.
ÜÇÜNCÜ GİRİŞİM
Eylül 2011’den Eylül 2013’e dek 2 yıl Veritas Medya adlı ajansın genel müdürlüğünü yürüttüm. Oradan ayrıldıktan sonra Cem M. Başar ve Uğur Azim Erdal adlı arkadaşlarımla birlikte ‘One Digital’ adında bir dijital ajans kurmaya karar verdik. O zamanlar dünyada ve Türkiye’de dijital reklam pazarı hızla büyüyor, reklam harcamaları da artıyordu. Ben de Vestel’den cazip bir teklif almamış olsaydım kariyerime o alanda devam etmeyi planlıyordum.
Ajans konusu tamamen yöneticilerinin ve çalışanlarının bilgi birikimine ve insan ilişkilerine dayalı olarak yürüyen bir iş. Ajans işindeki diğer iki ortağım da operasyonu çok iyi bilen, profesyonel insanlardı. Benim pazarlama sektöründeki deneyimim, Cem M. Başar’ın satış pazarlama ve Azim Erdal’ın dijital dünyadaki know how’ı birleşince gerçekten çok başarılı bir ekiple 360 derece dijital çözümler oluşturan sektörün önemli bir oyuncusu olduk. Başta dijital kreatif bir ajans olarak yola çıktık ama müşterilerimizin güveni ve yaptıkları çalışmalardan aldıkları iyi geri dönüşlerle dijital medya satın alma, sosyal medya, içerik yaratma, aplikasyon, internet sitesi yani kısaca dijital dünyanın her alanında hizmet veren bir ajans olduk. Şu anda komple bir dijital ajans olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Orada yatırımcı ihtiyacımız yok. Ajans işinin tek zorluğu verdiğiniz hizmetin kalitesinin çok kritik olması ve daima müşteriniz için vazgeçilmez olmaya çalışma gerekliliği.”
0 yorum