Endeavor’un CEO’su ve kurucularından Linda Rottenberg’e göre girişimcilik konusunda doğru bir literatür yok. Gereksiz yere kullanılan “girişimci” sözcüğünün şimdi de aşırı kullanılma riskiyle karşı karşıya olunduğunu belirten Rottenberg, bu kullanıma dair örnekleri de şöyle açıklıyor: “Birden bire karşımıza, insan haklarından çevreye kadar her alanda misyon güden kuruluşları yaratan insanları tarif etmek için ‘sosyal girişimci’ kavramı çıktı. Hayat tarzıyla ilgili bireysel yeni şirketler kuranlar için ‘mikro girişimci’, büyük kuruluşlarda değişim yaratanlara işaret etmek için ‘kurum içi girişimci’, birlikte iş kuran çiftler için ‘eş girişimciler’, hatta ‘anne girişimciler’, ‘baba girişimciler’ ve ‘çocuk girişimciler’…
Bu kavramlar o kadar beceriksizce kullanılmaya başlandı ki Twitter’a giren herkes pes etti ve girişimciler yani #entrepreneurs girişlerini #treps olarak kısalttı.” Rottenberg, New York Times’ın çok satanlar listesine giren “Çılgınlık Bir İltifat” (Crazy is a Compliment) adlı kitabında bu nedenle girişimcilere yepyeni bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Girişimci tanımının içinin boşaltıldığını ve bu nedenle dünya üzerindeki girişimcileri anlatmak için yeni bir dile ihtiyaç duyulduğunu düşünen Rottenberg, girişimcileri 4 hayvan türüne benzeterek anlatıyor. İşte Rottenberg’in girişimci türlerine eğlenceli yaklaşımı ve Türkiye’den girişimcilerin Rottenberg literatürüne göre türleri…
CEYLANLAR HIZLI KOŞAR
Linda Rottenberg’in yeniden tanımladığı ilk girişimci tipi, ‘ceylanlar’. Rottenberg, burada yeni bir işe girişen ve şirketini bir vakaya dönüştürmeyi amaçlayanları kastediyor. Ceylanlar olarak tarif edilen girişimcilerin kurduğu şirketler arasında Home Depot, Facebook, Jenny Craig, Under Armour, Instagram gibi hızlı büyüme amacıyla yola koyulan ve bunu başaranlar var. Rottenberg, ceylanları anlatırken şöyle devam ediyor: “Birlikte çalıştığım gayretli girişimciler, bu kategoriye giriyor, girmese de girmeye can atıyorlar. ‘Ceylan’ terimi ekonomist David Birch tarafından 1994’te türetildi. Her dört yılda bir satışları ikiye katlanan, yüksek büyüme oranına sahip şirketleri tarif ediyor. Her ne kadar ABD’de şirketlerin yalnızca yüzde 2-4’ü bu modele uymaktaysa da bu grup, ülkedeki tüm özel sektör istihdamının neredeyse tamamını yaratıyor. Politikacılar ‘Küçük şirketler yeni istihdamın önemli bölümünü yaratıyor’ derken aslında ceylanları kastediyor. Birch, ceylanı çok hızlı hareket ettiği ve yükseğe sıçradığı için seçti.” Rottenberg, kitabında ceylanların bazı handikaplarına da dikkat çekiyor. Ona göre ceylanlar bir işe nasıl başlayacaklarını biliyor ama tekrar tekrar aynı hataları yapıyorlar. Bu hatalar arasında odaklarını kaybetmeleri, ortaklarıyla anlaşamamaları ve kontrolden vazgeçmemeleri ilk sıralarda yer alıyor.
TÜRKLERİN YÜZDE 5’İ CEYLAN
Peki Türkiye’de girişimcilerin ne kadarı ceylan? Hangi girişimciler ceylan tipi? Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Konseyi Akademik Direktörü Prof. Dr. Dilek Çetindamar, Türkiye’deki girişimcilerin yüzde 5’inin ceylan tipi girişimcilerden oluştuğunu tahmin ediyor. Türkiye’de teknolojik inovasyonlara dayalı iş yapan ceylanların başarılı olma şansının yüksek olduğunu söyleyen Çetindamar, şöyle devam ediyor: “Ülkelerarası ekonomik büyümeler karşılaştırıldığında girişimciliğin ve ekonomik kalkınmanın temelinde ceylanların olduğu görülüyor. Türkiye, dünyayı geriden izlediği için bu alanda kurulan büyüme odaklı ve bunu oluşturabilecek rekabet gücüne sahip ceylan türü şirketlerin önü açık. Önemli olan sayıları az da olsa ceylanların yaratılabilmesi ve sürdürülebilir olmaları.” BIC Angel Investments Kurucusu Joachim Behrendt, Türkiye’deki ceylanlara şu girişimleri örnek gösteriyor: “Ceylanlar arasında geçmişte insan davranışlarının değişmesine neden olan Yemeksepeti, Markafoni, Gittigidiyor ve Sahibinden.com gibi pek çok start up’ı sayabilirim. Günümüzde de birçok start up yine ceylanlar olarak karşımıza çıkıyor. Risk alabilen ve farklı iş modelleri geliştirmeye çalışan birçok girişimciyle tanışıyoruz. Her ne kadar global olarak tamamen yeni bir iş şekli olmasa da Türkiye için yeni olarak adlandırılacak ve ileride bir vakaya dönüşecek start up’larımız var. Şu ana kadar yaptığımız tüm yatırımları bu kapsamda sayabiliriz. Bionluk, Gastroclub, Scorp, Connected2me, Kargoweb, Hızlıçeviri, Prisync, Temizlikyolda bana göre ceylan tipidir.”
Endeavor’un CEO’su ve kurucularından Linda Rottenberg, New York Times’ın çok satanlar listesine giren bir kitap yazdı. Rottenberg, “Çılgınlık Bir İltifat” (Crazy is a Compliment) adlı bu kitabında girişimci tanımının içinin boşaltıldığını ve bu nedenle girişimcileri anlatmak için yeni bir dile ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Rottenberg, girişimcileri 4 hayvan türüne benzeterek anlatıyor: Ceylanlar, yunuslar, kokarcalar ve kelebekler. İşte Rottenberg’in girişimci türlerine eğlenceli yaklaşımı ve Türkiye’den girişimcilerin Rottenberg literatürüne göre türleri…
KURTULUŞ KOKARCALARDA
İlk kez 1970’lerde ortaya atılan ve 1992’de Amerikan Miras Sözlüğü’nde yer alan “kurum içi girişimci” terimi büyük bir kuruluşta çalışan ve bir fikri, iddialı bir risk üstlenme ve inovasyon yoluyla kârlı bir nihai ürüne dönüştürme sorumluluğunu alan kişi olarak tarif ediliyor. Linda Rottenberg, kurum içi girişimcileri yeniden tanımlarken onlara “kokarca” diyor. Rottenberg bu fikri şöyle açıklıyor: “Kurumlardaki insanları daha bağımsız ve daha yaratıcı olmaya teşvik etmek acil bir çığlık haline geldi. Bir kokarca olun. Büyük kurumlardaki girişimciler, batakhanenin kokusundan kurtulmanın bir yolunu bulmalı.” Girişim Fabrikası Kurucu Direktörü İhsan Elgin, kurum içi girişimciliğin dünyada ve Türkiye’de kurumsal şirketlerin sürdürülebilir büyümelerinde ve rekabetten sıyrılma ihtiyaçlarında bir strateji olarak ortaya çıktığını söylüyor. Elgin, “Şirketlerin hayatta kalma süreleri gitgide kısalıyor ve şu anda şirketler bu konuya kurtuluş olarak bakıyor” diyor. İhsan Elgin, Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Merkezi olarak hayata geçirdikleri Girişim Fabrikası’nda neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Beş yılda tanınan bilinen, yurtdışında farklı ülkelerde temsil edilen, başarılı çalışmalara imza atan bir yapı oldu. 3 yıldır sürekli etkinlikler düzenliyoruz. 2015 yılında katılımcı sayımız 80 farklı kurumdan 200 kişiyi geçti. Bu konuyu Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası olarak çok önemsiyoruz.” GOOINN Kurucusu Yavuz Cingitaş, kurum içi girişimciliğin olabilmesi için kurumların çalışanlarına hata yapmaları için fırsat, bütçe ve zaman vermeleri gerektiğini düşünüyor. Cingitaş, “Kurum içi ve kurum dışı girişimcilik arasındaki en büyük farklar arasında kurum içinde, kurum içi girişimci, evi geçindirme riski olmadan ve kendi parasını harcamadığı bir ortamdadır. Oysa girişimci olduğunuzda 5 TL’nin hesabını çok iyi yapmalısınız. Çünkü belki de o müşteri bulmanız için kalan son paranızdır” diyor.
“PROJE SAYIMIZ 17’YE ULAŞTI”
SAMİR DELİORMANLI KOÇ HOLDİNG İNOVASYON VE FİKRİ HAKLAR YÖNETİCİSİ
EN ÖNEMLİ KAYNAK Koç Holding’de kurum içi girişimciliği büyümenin, yeni ürünlerin, hizmetlerin ve iş modellerinin en önemli kaynaklarından biri olarak görüyoruz. Koç Topluluğu inovasyon stratejisinin bileşenlerinden birini de kurum içi girişimciliği yaygınlaştırmak ve desteklemek olarak belirledik. Koç İnovasyon Programı başlatıldı. Bu programda gönüllülük ve istek temelli bir yapıda çalışıyoruz. 5 ŞİRKET KATILDI Bu programa şu ana kadar 5 şirket dahil oldu: Tat, Otokoç, Koçfinans, Aygaz ve Ford Otosan. Bir şirketimizde, tüm altyapıları tamamladık ve çalıştığımız toplam 17 kurum içi girişimcilik projesi oldu. Bir diğer şirketimizde altyapılar yeni kuruldu ve yakın zamanda projelere başlayacağız. Diğer 3 şirketimizde ise kurum içi girişimcilik altyapılarını kurmak üzere çalışıyoruz. 2016 HEDEFLERİ 2016 yılında, öncelikle kurum içi girişimcilik altyapısını kurduğumuz şirketlerdeki projeleri hızla hayata geçirmek istiyoruz. Ardından kurum içi girişimcilik altyapılarını kurmakta olduğumuz şirketlerde, bu süreçleri bir an önce tamamlayarak proje safhasına geçme hedefini taşıyoruz.
KURUM İÇİ ÖNCÜLER
Türkiye’de kurum içi girişimcilik anlayışını ilk benimseyen şirketlerin başında Koç Holding, Sabancı Holding Sanayi Grubu, Eczacıbaşı Grubu, Doğuş Holding, Vestel, Bankalararası Kart Merkezi (BKM) ve Eureko Sigorta geliyor. Borusan Holding Strateji, İş Geliştirme ve İnovasyon Başkanı Lale Ergin Arat, şirketlerin kurum içi girişimciliği inovasyon yaklaşımıyla kendi içlerinde kurdukları yeni kuluçka yapıları ifade etmek için de kullanmaya başladıklarını söylüyor. Arat, kurumlarda yaşanan en büyük zorluklardan birinin de girişimci ruha sahip olan bu çalışanları uzun dönem bünyede tutmak olduğunu ifade ediyor. Arat, Borusan Grubu olarak 3 yıl önce CEO Agah Uğur öncülüğünde başlayan inovasyon yolculuklarını ve yaklaşımlarını şöyle anlatıyor: “Amacımız Borusan Holding’in bugüne kadar geliştirdiği yetkinlikleri kullanarak yeni ve yaratıcı iş modelleriyle daha fazla büyümek ve rekabet gücümüzü artırmaktı. Aradan geçen sürede çalışmalarımız bu yönde meyvelerini vermeye başladı. 100’den fazla fikirden 30’u şu anda proje aşamasına geldi, bunların 6 tanesi artık ‘kuluçka’ şirket. 2016 yılı içinde lansmanını yapmak üzere çalıştığımız birçok yeni proje var.” Borusan Holding’in kurum içi girişimcilik faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan iş modelleri, aynı zamanda müşterilerinin bugüne kadar çözülmemiş problemlerine çözüm getirmeyi hedefliyor. Örneğin, Borusan Lojistik’in gücünü KOBİ’lere elektronik bir platform üzerinden kullandırmak üzere kurulan ETA, 2013’te Türkiye’de taşımacılık sektöründe ilk pazar platformu oldu. Otomax, bireylerin araçlarını nakit ve anında satabilmeleri için oluşturulmuş bir iş modeli. Bukoli ise online alışverişlerde kolisini eve veya iş yerine teslim almak istemeyen kullanıcılara, yol üzerindeki veya evlerinin yakınındaki esnaflardan alabilecekleri alternatif bir kargo teslimat hizmeti sunuyor.
FEDAKAR YUNUSLAR
Linda Rottenberg, sosyal girişimcileri ise yunuslar olarak tanımlıyor. Yunusların zeki ve sosyal olma özelliklerinden esinlenerek sosyal girişimcileri bu adla tanımladığını belirtiyor. Rottenberg, şöyle devam ediyor: “Yunuslar işbirliğine dayalı gruplarda yaşar ve diğerlerine karşı fedakar davranan ender hayvanlardandır.” Türkiye’de yunuslar yavaş yavaş kendilerini göstermeye başladı. Stationear bunlardan biri. Kuruculardan Serkan Türkoğlu, üniversitede aynı bölümde eğitim aldığı işitme engelli arkadaşı Burak Biçer’le tanıştıktan sonra işitme engellilerin iletişim problemlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan Stationear projesini hayata geçirdi. İş fikri işitme engellilerin telefon aramalarında karşı tarafın sesinin otomatik olarak yazıya dönüştürülmesiyle eş zamanlı olarak iletişim kurulabilmesini sağlayan bir uygulama. Türkoğlu, girişimini şöyle anlatıyor: “2014’te TÜBİTAK Üniversiteli Yenilikçilik ve Girişimcilik Yarışması’nda ödül alarak minik bir sermayeyle yola çıktık. 2015’te ise 100 bin TL’lik teknogirişim sermaye desteğini aldık. Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nda 120 bin dolar değerindeki IBM Bluemix Bulut Bilişim ödülünü almaya hak kazandık. ODTÜ Teknokent tarafından verilen minik bir maddi desteğin de sahibi olduk. Yatırım teklifleri de aldık. Stationear’ın prototip aşaması tamamlandı ve sponsorluk ve işbirlikleri için görüşmeler yapıyoruz. Bu görüşmeler sonucunda ürünümüzün piyasaya çıkış tarih netleşecek.” Bir diğer ödüllü yunus ise Ustamdan. Ustamdan Kurucu Ortağı Müge Ulusoy, Özyeğin Üniversitesi’nin Sosyal Değişim Lab programına kabul edilerek yola koyuldu. Ulusoy, Ustamdan’ın nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: “Bir gün Atlas Dergisi’nin Fıstık Hasadı Şenliği için Gaziantep’e gittik. Gaziantep’in zanaatkarlarından yemeni ve çarık üreten Mehmet Usta’yla Bakırcılar Çarşısı’nda karşılaştık. Bu değerli ürünlerin yalnızca dükkanına gelen insanlara ulaşması ve geleneksel zevklerin unutulmaya başlanması üretmenin ve emeğin güzelliklerini tekrardan canlandırmamız gerektiğini düşünmemizi sağladı. Neden bu kadar değerli bir işi yapmayalım dedik, böylece Ustamdan doğdu.”
Şirketler “kurum içi girişimciliği” inovasyon yaklaşımıyla kendi içlerinde kurdukları yeni kuluçka yapıları ifade etmek için de kullanmaya başladı.
“RİSK DE BAŞARININ GERİ DÖNÜŞÜ DE YÜKSEK”
ASLIHAN KURUL TÜRKMEN ENDEAVOR TÜRKİYE GİRİŞİMCİ SEÇİM VE HİZMETLER DİREKTÖRÜ
CEYLANLAR İLGİ ALANIMIZDA
Endeavor olarak bizim özellikle aradığımız ve birlikte çalıştığımız girişimciler ceylan kategorisinde olanlar. Bu kategorideki girişimciler büyüme hızlarıyla, istihdam yaratma potansiyelleri ve en önemlisi rol model nitelikleriyle çok ciddi bir çarpan etkisi yaratıyor. Endeavor ağında yer alan yemeksepeti.com, AirTies, Bay Döner gibi daha birçok şirket tam da bu tanıma uyuyor.
İHTİYAÇ BÜYÜK
Türkiye’de her tip girişimciye ihtiyaç var. Ceylanlar en riskli ancak başarı oranı da çok yüksek olanlar. Bu şirketler başarılı olursa büyüme ve istihdam yaratma potansiyelleri çok yüksek. Başarısız olma ihtimalleri de yüksek ama köklü değişim ve inovasyon bu tip girişimlerden çıkıyor. O yüzden bu tip girişimleri olabildiğince desteklemek, onlara finans kaynağı bulmak çok önemli.
BİNLERCE KELEBEK VAR
Linda Rottenberg, en geniş girişimci grubunu “kelebekler” olarak tanımlıyor. Bu benzetmeyle küçük ölçekli girişimcileri ya da hayat tarzı girişimcilerini kasteden Rottenberg, bu grupta kimlerin yer aldığını da şöyle açıklıyor: “Örneğin tesisatçılar, yoga hocaları, serbest yazarlar, organik çiftçiler ve sanatçılar bu grupta yer alıyor.” Amerikalıların yüzde 40’ı, kariyerlerinin bir kısmında kendi işinde çalıştı. 2018 itibarıyla 24 milyon kişinin daha kendi işine sahip olacağı tahmin ediliyor. Global ölçekte bağımsız girişimcilerin sayısının 2020 itibarıyla 1,3 milyara ulaşması bekleniyor. Kelebek girişimcilerde adeta patlama yaşanıyor. Türkiye’deki girişimcilerin de en büyük kısmını kelebeklerin oluşturduğu tahmin ediliyor. Rottenberg, bu patlamayı şöyle ifade ediyor: “Bu alan herkese açık. Annelere, babalara, büyük annelere, yirmili yaşlardakilere, hatta evlerinde, arabalarında ya da banyolarında mikro girişimler başlatan ergenlere bile…” Rottenberg kelebeklerin ikinci grubuna ise birkaç çalışana sahip olan küçük girişimcileri dahil ediyor. “Amerika’da işçi çalıştıran 7 milyon şirket var. Bunların yüzde 90’ı, 20’den az çalışana sahip. Bu girişimcilerin bazıları hızlı büyüyen ceylanlar olmak isterken çoğu küçük ve yerel kalmaktan hoşnut” diye konuşan Rottenberg, en az 17 bin 500 tür kelebek olduğu için çok çeşitli olan küçük girişimcileri çeşitliliğiyle meşhur kelebeklere benzetiyor.
“DÜNYA ARTIK ESKİSİ GİBİ DÖNMEYECEK”
TÜLİN AKIN TABİT TARIMSAL BİLİŞİM VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ KURUCUSU
KIRSALA TEKNOLOJİ
Hedefim, teknolojinin kırsal alanda yaygınlaşmasını sağlayacak ve dünyaya örnek olacak projeler yapmak. Çiftçilik mesleğinin prestijini artırırken bir yandan göç, buna bağlı işsizlik ve sonuç olarak fakirliğin önüne geçilecek projeler yapmak istiyorum. Bunun sadece kırsalda teknoloji kullanımının yaygınlaşmasıyla gerçekleşebileceğini düşünüyoruz.
AKILLI KÖY TABİT
şu anda “Teknolojiyi yanımıza aldık köyümüze dönüyoruz” sloganıyla bir köyde “Akıllı Köy” projesi yapıyor. 6 ay önce Aydın’da projenin ilk adımlarını atarak var olan geçimini çiftçilikle sağlayan bir köyü teknolojiyle donattık. Köyün tarımını, ekonomisini, sosyal imkanlarını geliştirmek, kırsalda teknoloji devrimi yapmak için kollarımızı sıvadık.
ŞEHİRDEN KAÇIŞ
Türkiye’ye ve dünyaya yayılacak yeni iş modeliyle güçlü tarımıyla insanların modern, rahat ve mutlu olmasını sağlayacağız. Bunu yapmak isteyen herkese destek olacağız. Tabii bu arada çevre, sosyal ve ekonomik anlamda değişimleri de raporlayacağız ve görsel arşiv oluşturacağız. Dünya artık eskisi gibi dönmeyecek. İnsanlar şehirlerde değil köylerde yaşamak isteyecek.
0 yorum