Çok köklü bir şirket olsanız bile sektördeki değişime ayak uydurup işinizi buna adapte edemezseniz başarısızlık kaçınılmaz oluyor.
Gözde YENİOVA [email protected]
İş dünyasında ilk başta fikir olarak iyi bir girişim olsa da yıllar geçtikte çağın getirdiği değişimlere ayak uyduramayıp ondan daha hızlı adapte olan rakiplerine yenilenler oluyor. Bu tür başarısızlık hikayelerini çokça duyuyoruz. Buna bir örnek de film kiralama sektöründen vereceğim. Çoğu işin internete taşınması ya da buradan doğması, artık kabul edilen bir gerçek. Yıllar önce DVD kiralama dükkanlarından aldığımız filmleri, artık online olarak izleyebiliyoruz. Bu konuda ABD’de Netflix şirketi işin başında geliyor. Netflix, bu başarıyı kısa zamanda yakalarken, 25 yıllık DVD kiralama şirketi Blockbuster ise iflas etti. Aslında şirketin çeyrek asırlık geçmişi oldukça parlaktı.
Blockbuster, 1985 yılında David Cook tarafından Dallas’ta kuruldu. Şirket 25 yılda, başta Amerika olmak üzere toplam 29 ülkede, 5 bini aşkın video kiralama dükkanı açtı. Amerika’da ve diğer 17 ülkede yayılan şirket, 2010’un Eylül ayında ise iflas ettiğini açıkladı. Şirketin CEO’su James Keyes, yaptığı son açıklamasında nakit borçlarının olduğunu ve şirketin iş modelinde yeni düzenlemeler yapacaklarını belirtti. 25 yıl önce kaset kiralamaya başlayan Blockbuster, ardından CD ve daha sonra DVD formatındaki filmleri kiralamaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda internet üzerinden sipariş vermeye başlayan şirket, daha önceki yıllarda o kadar agresif şekilde büyümüştü ki hem binlerce dükkanı hem internet üzerinden hizmet vermeyi başarıyla sürdüremedi. Pazarlama ve ekonomi uzmanlarına göre şirket, güçlü rakiplerinin karşısında daha fazla dayanamadı ve iflasın eşiğine geldi. Burada ‘güçlü’ olarak tanımlanan şey, rakiplerinin sahip oldukları yatırım miktarı değil, yeni çağa uygun olarak hizmet vermeleriydi.
BAŞARISIZLIK TWEET’LERİ
Burak Büyükdemir: “Denemeyi bırakmak dışında başarısızlık yoktur. Elbert Hubbard”
Murat Ülker: “Gençler, fantastik başarı öykülerine kendilerini kaptırırken, kimsenin başarısızlıklarını paylaşmadığını unutuyor. Oysa başarısızlıklar öğreticidir.”
5.127 denemede başarıya ulaştı
James Dyson’ın yarattığı torbasız elektrik süpürgeleri satan Dyson markası, bugün dünya çapında bir şirket. Dyson, geçen yıl 6 milyar sterlin ciro açıkladı. Dolayısıyla James Dyson, şu anda bir milyarder. Ancak bu başarılı kariyere ulaşıncaya kadar o da birçok kez başarısız oldu. Her birini ‘başarısız girişim’ olarak adlandırdığı tam 5 bin 127 süpürge prototipi yarattı. 1993’te pazara girene kadar tam 15 yıl ürününü mükemmel bir seviyeye ulaştırmak için çalıştı. Ve sonunda torbasız süpürge teknolojisini geliştirerek pazara sundu. Süpürge, kendi patenti olan siklonik ayrıştırma prensibiyle çalışıyor. Böylelikle torbaya ihtiyacı olmuyor. Bu inovasyonu yaratmak tabii ki çok emek ve zahmetli bir çalışma dönemi gerektiriyor. Hiçbir zaman vazgeçmemek de başarıyı getiren en önemli motivasyon unsurlarından biri. Bunu Dyson’ın hikayesinde de çok net bir şekilde görüyoruz. James Dyson, o dönemdeki çalışma sürecini şöyle anlatıyor:
“Bir mucidin fikrinden vazgeçmesi sayısız kez gerçekleşmiş bir şeydir. 15’inci prototipimi yaptığımda, üçüncü çocuğum doğmuştu. 2 bin 627’nci denememde ise eşim ve ben gerçekten kuruşları sayıyorduk. 3 bin 727’incide, eşim ek gelir için sanat dersleri veriyordu. Bunlar zor zamanlardı. Fakat her başarısızlık beni problemi çözmeye daha da yaklaştırdı.”
Kritik veri
Tulane Üniversitesi işletme profesörü Lisa Amos’a göre “Girişimciler, işlerinde başarılı olmadan önce ortalama 3,8 KEZ başarısızlık yaşıyor.” %3,8
Tutarlılık kazandırıyor
“Yatırıma asıl ihtiyaç duyulan dördüncü evrede tutarlı girişimlerin aldıkları yatırım miktarı, tutarsız girişimlere göre 18 KAT daha yüksek. 18
FARKLI ÜLKE KÜLTÜRÜ YANILTTI
Olumlu sonuç alınan projelerin başka operasyonlarda da değerlendirilmesi isteği, bazen iyi sonuç getiremeyebiliyor. Markafoni’deki hisselerini Naspers’a devreden kurucu ortak Tolga Tatari de benzer bir başarısızlığını blogunda şöyle paylaştı:
“Markafoni’yi yurtdışına açma kararını son derece hızlı aldık ve ilk denememizi Avustralya’da yapmaya karar verdik. Hızlı büyüyen bir şirket olması bizi cesaretlendirdi ve sonra Güney Kore’deki ilk özel alışveriş kulübünü kurma fikri hoşumuza gitti. Gelişmiş bir pazarla gelişmekte olan bir pazarın dinamiklerinin ne kadar farklı olduğunu da hayatımda ilk defa deneyimlemiş oldum. Markafoni’nin Güney Kore macerası 6 aydan biraz fazla sürdü. Bu 6 ayda sadece 19 sipariş almak hayatımda yaşadığım en büyük başarısızlık öyküsü oldu. Bütün bu hikayeden aldığım en büyük ders ise haddini bilmenin iş hayatında ne kadar önemli olduğu.”
BAŞARIYA GİDEN DOLAYLI YOL
Inveon Yönetici Ortağı Yomi Kastro’ya kariyerinin ilk zamanlarında yaşadığı en büyük sorunu ve bu sorunla nasıl başa çıktığını sorduk. Kastro’nun yanıtı şöyle oldu:
“Kariyerime ilk başladığım yıllarda kurmak istediğimiz internet girişimleri hem büyük yatırım gerektiriyor hem ciddi riskler içeriyordu. Çok kısıtlı kaynaklarımızla bir yandan yaşamaya devam ederken, öte yandan bu işleri yapabilmemizin olanağı yoktu.
Hedefimize biraz dolaylı yoldan gitmeye karar verdik. İlk adım olarak daha az riskli ve sürdürülebilir bir iş modeli olan servis sağlayıcılığını tercih ettik. Bir hizmet şirketi olarak Inveon’u kurduk. İşlerin hızlanmasıyla beraber, Inveon’un da gücünü arkamıza alarak ilerleyen yıllarda Inventures’ı kurduk ve iş ortaklıkları yaparak daha çok sayıda girişimin parçası olmaya karar verdik. Bu süreçteki en büyük deneyimimiz, bazı durumlarda hedeflere ulaşmak için uzun ve dolambaçlı yollardan geçmek gerektiğini öğrenmek oldu.”
0 yorum