“GBA olarak Insider’daki hisselerimizin bir kısmını satarak ilk başarılı çıkışımızı gerçekleştirdik. Ekosistemde ise Trendyol, Gram Games, OpsGenie satışları yüzleri güldürdü. Girişimlerimizin doğru hamlelerle ne kadar başarılı olabileceğini de görmüş olduk.”
Emre KURTTEPELİ [email protected]
2018’i tamamladık. Geçen yıl ekosistem en çok hangi konularda zorlandı? 2019’dan beklentiniz nedir?
Öncelikle bütün Türk girişimcilik ekosistemine çok güzel bir yıl dilerim. 2018, hem Galata Business Angels (GBA) hem ekosistemimiz adına beklentilerimizin üzerinde başarılı geçti. Yılın başında GBA olarak ilk başarılı çıkışımızı (exit) gerçekleştirdik. Insider’daki hisselerimizin bir kısmını satarak dolar bazında 30, TL bazında 96 çarpanla kendi adımıza çok iyi bir dönüş aldık. Trendyol, Gram Games ve OpsGenie’nin satılma haberleri, hepimizin yüzünü güldürdü ve yatırımcılarını oldukça sevindirdi. Her şeyin ötesinde, Türk girişimlerinin doğru stratejik hamlelerle ne kadar başarılı olabileceğini yine görmüş olduk. 2018 yılında ekosistemdeki en önemli sorunlar, yine satın alma sayısının az olması ve Seri A aşamasındaki girişimlerin yatırım bulmada zorlanmasıydı. Fonların yatırım sürelerinin sonuna gelmesi buradaki en önemli sebepti. 2019 yılında gerek TÜBİTAK gerek Hazine’nin destekleriyle kuvvetlenecek ve yeni kurulacak fonların yanında, mevcut fonların yeniden yatırım toplaması, en azından girişimcileri yatırım bulma anlamında rahatlatacak. Söz konusu yatırımlarla birlikte girişimcilerimizin yurt dışında faaliyet göstererek yabancı yatırımcı çekecekleri bir döneme girmelerini bekliyorum.
2019’un ekonomik koşulları yatırımcıları nasıl etkileyecek? Yatırımlarda azalma bekliyor musunuz? Yabancı yatırımcı kendini geri çekiyor mu?
Geçen yıl itibarıyla ülkemizde para daha pahalı hale geldi. Başka bir deyişle yatırım yapılan her bir TL’nin fırsat maliyeti artık çok yüksek. Yatırım arayan girişimcilerin bu psikolojiyi iyi anlaması önemli. Melek yatırımcılar açısından konuşacak olursak daha fazla ince eleyip sık dokunan bir dönem olacağı kesin. Diğer taraftan iyi girişimcinin her zaman yatırım bulacağı konusunda fikrim aynı. Yukarıda belirttiğim fon destekleriyle birlikte erken aşama ve Seri A yatırımlarının arttığına şahit olabiliriz. Türk girişimcileri destekleyecek yabancı yatırımcılar belki de son üç yıldır, Türkiye dışında ciroları olan girişimcilere yatırım yapmayı tercih ediyor. TL’nin dalgalı seyri ve pazarın görece yavaş büyümesi, yabancı fonları bu tercihe doğru yönlendirdi. Yabancı yatırımcıların gözünde, özellikle yurt dışını hedefleyen girişimlerimizin bu yıl daha cazip gözükeceğini düşünüyorum.
Belirsizlik dönemi start up’ları zorluyor. Yurt içinde satışlarda yavaşlama olduğu, bütçe yapmakta zorlanıldığı söyleniyor. Start up’ların bu iklimde ayakta kalması için ne yapması gerekiyor?
Bu dönemde ayakta kalmak, hatta büyüyebilmek için start up’ların globalleşmesi, yurt dışı pazarlara açılması lazım. Dünyanın ne kadar büyük bir pazar olduğunu tüm girişimcilere tekrar hatırlatmak isterim. Mevcut pazara bağlı kalmak bir kader değil, bir tercihtir. Önümüzde İsrail ve Ukrayna gibi örnekler var; buradaki girişimciler arasında (Örneğin Gett ve Grammerly), çıktıkları ülkeden bağımsız olarak dünyayı hedefleyen ve ciddi cirolar elde edenler mevcut. Daha fazla uzağa gitmeden ülkemizde de Insider, Gram Games, OpsGenie ve Peak Games’i bu gruba dahil edebiliriz. Dolayısıyla girişimcilerimiz coğrafi bir daralma yaşarsa yeni pazarları hedeflemeliler. Diğer taraftan dönemsel ve sektörel belirsizliklerde yeni pazar alışkanlıkları ortaya çıkar. Bu bir tehdit olduğu kadar aynı zamanda bir fırsattır. Tehdittir; çünkü pazar daralmalarında daha az müşteri kalır. Bununla birlikte pazardaki oyuncuların adaptasyon sorunu yüzünden sadece çevik olanlar ayakta kalabilir ve rekabet avantajı olan (Bu dönemde genelde en uygun fiyatı sunan) yeni müşteriler edinebilir. Belirsizlik dönemlerinde, şirketler için doğal seleksiyon hızlanır. Girişimciler, en büyük avantajları olan çevikliği, bu dönemde çok iyi kullanmalı.
Bugüne kadar pek çok girişime yatırım yaptınız. Tecrübeli bir yatırımcı olarak tüm bu yatırımlardan çıkardığınız dersler neler oldu?
Melek yatırımcılıkta genelde güzel haberleri duyuyoruz. Herkes onlardan bahsediyor ve örnek gösteriyor. Bu haberler sayesinde daha çok girişimci, yatırımcı ve fon ekosisteme giriyor. Elbette güzel haberler konuşulacak ancak bu işin doğasını unutmadan hareket etmeliyiz. Melek yatırımcılıkta kötü haberler erken, güzel haberlerse geç gelir. Kimi zaman bu “geç” bizim gibi coğrafyalarda 7-10 yılı bulabilir. Dolayısıyla bunun bilincinde olarak yatırım yapmaya devam etmek gerekiyor. Sabırlı olmak bu işin olmazsa olmazı.
Yatırımcıların daha az duygusal davranması önemli bir gereklilik. İşleri iyi gitmeyen bir girişimi yeniden yatırım yaparak canlandırmak istiyorsanız onun gerek iş modelinde gerek ürünlerinde eskiye göre değişiklikler yaptığına emin olmanız lazım. Aksi halde çoğu zaman bu yeni yatırım da boşa gidiyor ve daha iyi bir yatırım fırsatını kaçırmak anlamına geliyor. Bu sebeple melek yatırımcı olunan andan itibaren bir yatırım stratejisi mutlaka belirlenmeli.
Bir yatırımcıyı en fazla rahatlatan şey, bildiği alana yatırım yapmaktır. Süslü kelimeler, popüler konular, baş döndüren sunumlar ve -belki de en çarpıcısıfırsatı kaçırma korkusu (Fear of missing out veya kısaca FOMO) birçok yatırımcıya yanlış kararlar verdirebiliyor. Zaten doğru karar vermenin dahi düşük ihtimal olduğu melek yatırımcılıkta, en azından bilinen alanda yatırım yapmak görece daha isabetli yatırım imkanı sağlıyor. Günümüzde bilmenin de sınırı yok. Dolayısıyla yatırımcı da kendini ilgili olduğu alanda mutlaka durmaksızın geliştirmeli.
Bu yıl start up’lar için yatırım çekme anlamında nasıl bir yıl olur? Bu yıla özel yatırım alma konusunda özellikle nelere dikkat etmeliler?
Paranın fırsat maliyeti artık daha yüksek ve buna paralel olarak yatırımcıların dikkatini çekmek de önceki yıllara kıyasla daha zor olabilir. Zaten konvansiyonel yatırım araçlarına göre daha fazla risk alan bir melek yatırımcıdan yatırım çekebilmek için girişimci, işindeki riskleri azaltan faktörleri öne çıkarmalı. Bunu yapmanın en etkin yollarından biri, girişimcilerin MVP’leri (minimum viable product) hazır olduktan ve işin piyasaya uygun olduğunu ispatlayacak kadar müşteri veya gelir elde ettikten sonra yatırım araması. Bu, hem yatırımcıların risk algısını düşürür hem girişimcinin işi için daha sağlıklı bir değerleme yapmasını kolaylaştırır. Ayrıca girişimciler, mevcut melek yatırım ağlarının yanında yeni kurulan fonlara kendilerini tanıtmalı, işlerine dair gelişmeleri düzenli aralıkla paylaşmalı.
Türkiye’de hızlandırıcılara girmek girişimlerin yaşam süreleri ve sağlıklı büyümeleri konusunda onlara neler katıyor? Hızlandırıcıların ekosistemde yeterince etkin olduğunu düşünüyor musunuz?
Hızlandırma programlarının farklı farklı değer teklifleri var. Bu, dünyanın her yerinde böyle. Y Combinator girişimcilerine popülerliği (ve bu sayede büyük yatırım fırsatlarını) sunarken İsrail’deki Techstars Barclays hızlandırma programı, girişimlerin bankalara penetrasyonunu kolaylaştırabiliyor. Bu skala, finansal yardımdan başka bir ülkeye taşımaya, prototip geliştirmeden açılması en zor kapıları açmaya kadar gidiyor. Dolayısıyla her girişimcinin kendine uygun hızlandırma programını seçmesi, hızlandırma programından alabileceği faydayı artırıyor.
Türkiye’de ilk başta sadece mentorluk ve fiziksel lokasyon sağlayan programların git gide daha fazla yatırım ve yeni pazar kapıları açabildiğine şahit oluyoruz. Şirketlerin (özellikle finansal kuruluşların) başlattıkları hızlandırma programları da girişimlerin erken aşamalarda daha yüksek sayılarda müşterilere ulaşmalarına yardımcı oluyor. Belki de şu anda hızlandırma programları açısından tek eksiğimiz, hisse alan programların çıkış (exit) ile gelir elde edememesi. Yakın zamanda emeklerinin karşılığını finansal anlamda alan hızlandırma programlarının daha etkin olacağına inanıyorum.
Yurt dışında hangi hızlandırıcılar, Türkiye’deki girişimlerin yurt dışında büyümesi konusunda onlara önemli katkılar sağlayabilir? Kendileri için doğru hızlandırıcıları nasıl seçmeliler?
Burada herkesin bildiği ve hemfikir olduğu bazı cevaplar var: Betaworks, Y Combinator, Techstarts, Plug and Play, 500 Startups gibi… Girişimciler, bu hızlandırıcılarda şanslarını denemeli. Girişimciliğin doğasında rekabet var ve çoğu zaman rekabet girişimleri ileri götürüyor. Bu sebeple uluslararası bir hızlandırma programına girerek bu rekabetle erken aşamada tanışmak girişimciler için çok faydalı.
Yukarıda bahsettiğim popüler hızlandırma programları haricinde, dünyanın birçok yerinde iyi hızlandırma programları var. Benim tavsiyem, girişimcilerin kendilerine en çok uyan programı tercih etmeleri ve alacaklarına karşılık neler vereceklerinin matematiğini iyi yapmaları. Çünkü birçok hızlandırma programı verdikleri hizmet karşılığında hatırı sayılır oranda hisse ister. Bu hisselerin ne kadar değerli olduğu da genelde ilerleyen turlarda ortaya çıkar.
Start up’lara kurumsallaşmaya yönelik tavsiyeniz ne olur?
İnsan hatasını azaltmanın en iyi yolu süreçleri belirlemekten geçiyor. Bu döneme genelde “kurumsallaşma” deniyor. Kurumsallaşma, bir yönden hantallaşma anlamına gelse de iyi tasarlanmış süreçler hem kurumsallığı hem görece çevikliği kesinlikle sağlayabiliyor. Özellikle müşteriye yansıyan süreçleri yalın tutmak ve ekibe gerektiğinde hangi alanlarda esneklik sağlanacağını belirlemek girişimcilerin hayatlarını kolaylaştırır. Kendi eksikliğinde dahi çok iyi çalışacak bir sistemi kurmayı başaran girişimler hız kaybetmeden büyümeyi başarıyor.
0 yorum