Medicraft, medikal cihazlar üreten bir start up. Gökhan Gültekin tarafından 2010’da kurulan şirket, üretiminin tamamını Türkiye’de yapıyor. Gültekin, “İronik olacak ama bana ve firmama yöneltilen eleştirilerin dozu arttığında başardığımı anladım” diyor.
Medicraft Medikal Sistemler, genç bir girişimci olan A. Gökhan Gültekin tarafından 2010 yılında kuruldu. Solunum destek ve terapi cihazları konusunda ilk üretimini 2011 yılında gerçekleştiren şirket, şu anda üretiminin tamamını Türkiye’de yapıyor. Gökhan Gültekin, iş fikrini 14 yıl önce geliştirdiğini söylüyor. Ancak genç girişimci, “Birçok farklı firmayla farklı şekillerde çalışmalar gerçekleştirdim. Fakat gördüm ki sadece sermaye yatırımı yapmış olan firma veya insanların, AR-GE kültürüne olan uzaklıklarından dolayı projeler sonuçlanmıyor ve ürün haline gelme süreci gerçekleşemiyor, gerçekleşse bile pazarda başarılı olamıyordu” diye anlatıyor. İşte bu 8 yıllık tecrübe sonucunda kendi şirketini kuran Gültekin, her aşamada çeşitli zorluklar yaşadığını da ekliyor. Gültekin, yaşadığı süreci şöyle anlatıyor:
14 YIL ÖNCE FİKRİ BULDU
“İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği mezunuyum. Lisans mezuniyetinden sonra İTÜ Teknokent’te yazılım ve donanım geliştirmek üzerine ilk girişimimi gerçekleştirdim. Bilgi teknolojileri yüksek lisansı ve ikinci olarak bilgisayar mühendisliği yüksek lisansı yaparken burada kurduğumuz şirkette AR-GE çalışmaları gerçekleştiriyordum. Daha sonrasında Netaş’ta askeri AR-GE üstüne iki yıl çalıştım. Medikal bir şirkette üretim organizasyonluğu yaptığım tecrübemin ardından Medicraft’ı kurdum. Aslında bu iş fikrinin geçmişi, 14 yıl öncesine dayanıyor. İTÜ Teknokent zamanlarında evde bakım solunum cihazları üzerine çalışmalarım başlamıştı. O zamanlar bu cihazlar çok yaygın değildi ve yeni yeni piyasada yer etmeye başlamıştı. Ancak tabii ki tüm ürünler ithal cihazlardan oluşuyordu. Ben ise kendi yazılımın ve tasarımım üstüne AR-GE faaliyetlerinde bulunuyordum. Sermaye eksikliği nedeniyle iş o dönemlerde gelişmemişti, fakat potansiyelin çoktan farkına varmıştım.
8 YILLIK TECRÜBE
Tüm iş hayatım boyunca AR-GE faaliyetlerinde bulundum ve ürünler geliştirdim. Bu süreçte birçok farklı firmayla farklı şekillerde çalışmalar gerçekleştirdim. Fakat gördüm ki sadece sermaye yatırımı yapmış olan firma veya insanların, AR-GE kültürüne olan uzaklıklarından dolayı projeler sonuçlanmıyor ve ürün haline gelme süreci gerçekleşemiyor, gerçekleşse bile pazarda başarılı olamıyordu. Bu tecrübeleri yaklaşık 8 yıl boyunca yaşadıktan sonra kendi firmamı kurmanın ve fikrimi gerçekleştirmenin zamanının geldiğini anladım. Tabii ki sermaye sıkıntım vardı, bu konuda devlet teşviklerini aktif kullanmaya yöneldim ve KOSGEB AR-GE projesi yazarak girişimci sıfatıyla Medicraft’ı kurdum.
FİNANSMANDA ZORLANDI
Şirketi kurarken en çok finansmanda zorlandım. Yaptığınız her hareket finansman gerektiriyor ve eğer sermayesiz bir işe başladıysanız bu yolda ilerlemek için finansmanı da çözmeniz gerekiyor. Hele ki benim yaptığım gibi bir üretim yatırımı gerçekleştiriyorsanız ürünün çıkması aşamasına kadarki süreçte oldukça zorlanıyorsunuz. Bunun yanı sıra ürün oluştuktan sonra da finansman problemi bitmiyor. Sipariş alsanız ve satış yapsanız bile o adette üretim yapmak için hammadde satın almanız gerekiyor. Bu sebeple kısıtlı olan imkânları kullanarak sınırlı sayıda hammadde alabildim. Üretim adedimi kademe kademe artırarak siparişleri karşılayabilme noktasına geldim.
“EN BÜYÜK DESTEKÇİM”
Ailem, en büyük desteği gösterdi. Maddi kayıp riski çok fazla olsa da ailem tarafından her konuda desteklendim. Bu desteğin tam anlamıyla bir teşvik olduğu söylenemez tabii. Ailem her zaman beni aldığım her kararda desteklemiştir. Bu girişimin başlangıcında da onlardan tam destek alarak ilerledim. Onların desteği olmasaydı bu noktalara gelmem çok zor olurdu. Daha fazlası için ise kendi içimde yarattığım enerji ile bu yolda ilerledim.
Kimlerden akıl aldın, kimlere danıştın derseniz maalesef kimseden diye yanıt veririm. Şirket kurmak istediğimi paylaştığım herkes tarafından ‘Emin misin’ sorusuyla karşılaştım ve hep negatif yorumlar aldım. Olumlu yönde nasıl ilerleyebileceğimi aktaran ve bu yolda bana yol gösteren bir kişi karşıma çıkmamıştı. Olumsuz yorumlar tabii ki doğruydu, bunların da bilinmesi gerekiyordu fakat bir girişimci olarak bu yorumlara rağmen sadece inandığım yönde hareket ettim. İsteğimi ve inancımı kaybetmediğim için de başarılı bir grafik çizdim.”
“İNANDIM, ENDİŞE DUYMADIM”
“Ya başarısız olursam” diye bir endişem hiçbir zaman olmadı. Çok net söyleyebilirim, endişe olsaydı başarı olmazdı, olamazdı. Asla endişe ettiğiniz veya korktuğunuz konularda sonuca ulaşamazsınız. Sadece korkularınız gerçekleşir. Bu sebeple inandığım işin peşinden giderken hiçbir zaman endişe duymadım. Bunu söylemek ve yönetmek tabii ki çok zor, sonuçta kendi boyumdan çok daha büyük risklere girdim. Endişelerden arınarak inandığın ve sevdiğin işi yapıyorsan, başarılı olmamak için bir sebep olmadığını düşünüyorum. Benim yaptığım da tam olarak buydu.
ÖNCE SATTI SONRA ÜRETTİ
Bu işin başında ve şu anda da inandığım, bana soru soran tüm girişimcilerle de paylaştığım en önemli söz “Yapmadan önce sat” cümlesiydi. Medicraft’ı kurduktan sonra ilk yaptığım hamle, fuardan stant kiralamak oldu ki fuar 3 ay sonraydı. Çizimlerin bitmesi, prototiplerin yapılması, elektronik devrenin yapılması ve yazılımın fonksiyonel hale gelmesi tam 3 ay sürdü. Sonuçta fuarda fonksiyonel prototiplerin sergilenmesiyle ilk satışımı gerçekleştirdim. Henüz ürünleşmemişti, ne kalıpları vardı, ne belgesi, sadece çalışan bir prototip ile satış gerçekleştirdim. Bu satışla edindiğim gelir ile plastik kalıpları yaptırdım ve diğer belgelendirme süreçleriyle tam 5 ay sonra ürünleri teslim ettim.
“İŞTE BAŞARDIK” ANI
İronik olacak ama bana ve firmama yöneltilen eleştirilerin dozu arttığında “İşte başardım” dedim. Kuruluştan yaklaşık iki yıl sonra rakiplerimizin inanılmaz eleştiri ve kötüleme kampanyasıyla karşılaştık. Ürünle, firmayla ve benimle ilgili birçok eleştiri duyuyorduk. Kongrelerde, fuarlarda ya da pazarda birçok laf dönüyordu hakkımızda. İşte o zaman “Galiba başarıyorum” dedim. Hiç tepki vermedik firma olarak, ürünümüz kendi kendini ispat etti ve bu söylentiler ve konuşmalar geldikleri gibi gitti. O zaman gördüm ki başarılı olduğunda gerçek dünyada kimse seni tebrik etmiyor, aksine saldırılar çoğalıyor. Ama yine tekrar edeyim, inandığın işi sevgiyle yapıyorsan olumlu sonucunu öyle ya da böyle alıyorsun ve başarıya ulaşıyorsun.
0 yorum