Hızlı Start Up

Ayçe Tarcan Aksakal
[email protected]

PORJE-1

“AMACIMIZA ADIM ADIM ULAŞIYORUZ”

İngiltere’den sonra ABD’de ofis açmaya hazırlandıklarını söyleyen PEAKUP’ın CEO’su Ahmet Toprakçı, en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri arasında yer aldıklarını belirterek “Amacımız global bir şirket olabilmek, buna adım adım ulaşıyoruz” diyor.

PEAKUP, bugüne kadar 600 binin üzerinde son kullanıcının bulut bilişim teknolojilerine geçişini sağladı. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da 700’ün üzerinde müşterisi var. En hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketinin belirlendiği Deloitte Technology 2019 Fast 50 Türkiye Programı’nda 3 yıl üst üste ilk 50 şirket içinde yer aldı.

Yüzde 100 yerli sermayeli bir şirket olarak yurt dışına teknoloji ihraç ettiklerini söyleyen şirketin kurucusu ve CEO’su Ahmet Toprakçı, hedeflerinin yakaladıkları büyüme ivmesini sürdürülebilir kılmak olduğunu belirtiyor. Özkaynakla büyüdüklerini, sermaye ihtiyaçlarının olmadığını ifade eden Toprakçı, yaptıkları işi şöyle anlatıyor:

“3 DERS KİTABIM VAR”

“İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. Ardından aynı üniversitede işletme yüksek lisans eğitimi aldım. Kendi işimi kurmadan önce 6 yıl kurumsal hayat tecrübem oldu. ITÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nda sistem yöneticiliği, Bilge Adam Bilgi Teknolojileri Akademisi’nde eğitmen, kurumsal danışman ve yönetici olarak çalıştım.

2012’de bulut teknolojilerin kurumsal dünyaya giriş yapmasıyla bu trendi görmemezlikten gelemedim ve girişimimi kurdum. Şu anda PEAKUP Teknoloji çatısı altında PEAKUP İK ve Londra merkezli PEAKUP Technologies UK şirketlerimiz mevcut. Bunun yanında üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan 3 kitabım var.

İNGİLTERE’DE OFİS AÇTI

Çok cüzi bir sermayeyle yola çıktık. VC’den ya da melek yatırımcıdan destek almadık. Bizim modelimiz “Bootstrapping” oldu. Özkaynaklarımızla büyüdük. Yüzde 100 yerli sermayeyle kurulmuş bir teknoloji şirketi olarak Londra’da ofis açmamız ve dünyaya teknoloji ihraç eden bir Türk şirketi olmamız en önemli dönüm noktalarından biri oldu.

Aynı zamanda Ar-Ge merkezimizle yerli teknoloji çözümleri üretiyoruz. TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığı’yla yürüttüğümüz çok sayıda projemiz var. Bugün Türkiye’nin ilk 500 bilişim şirketi arasında sektör bağımsız Türkiye’de en çok Ar-Ge yatırımı yapan ilk 250 şirket arasındayız. Aynı zamanda yıllardır üst üste Deloitte Technology Fast50’de yer alıyoruz.

“PATENT HAZIRLIĞI YAPIYORUZ”

Ürünlerimizi uluslararası rekabette güçlü birer marka haline getirmek ve global bir şirket olabilmek en önemli hedefim. Bu doğrultuda ürünlerimizin patent çalışmalarını yapıyoruz ve uluslararası pazarlama stratejimizi uyguluyoruz. Amacımıza adım adım ulaşıyoruz.

İngiltere’den sonra Amerika ofisimizi de çok yakında açmış olacağız. Bir taraftan da Türkiye’den global teknoloji markası çıkabileceğini göstermek ve bu konuda ilham vermek istiyoruz. İş gücü planlamamızda önümüzdeki yıl yüzde 15-20 bandında bir artış öngörüyoruz. İş zekası, IoT, mobil ve web tabanlı yazılım bölümleri işe alım yapacağımız temel alanlar olacak.”

PROJE-2

“HEDEFLERİMİZİ TUTTURDUK”

Kısa sürede hedeflerini tutturduklarını belirten Fiber Games Kurucu Ortak Faruk Akıncı, dünya çapında tanınan oyun stüdyosu olmak istediklerini söylüyor. Akıncı, “Her gece bunu hayal ederek uyuyorum” diyor. Kral Şakir: Macera Adası oyununun yaratıcısı Fiber Games’in en önemli amacı basit ama keyifli oyunlar üretebilmek.

Kurucu ortakların oyun sektöründe 20 yıllık geçmişi var. 130 milyar dolarlık dünya oyun pazarında ülke olarak üretici pozisyonunda olmadığımızı belirten kurucu ortaklardan Faruk Akıncı, “Oyun sektöründe global pazarda kapladığımız alan yüzde 1’i bile bulmuyor.

Bu alanda ciddi fırsat görüyoruz” diyor. Dünya çapında bilgisayar ve konsol oyunları üreten bir stüdyoya dönüşmek istediklerini belirten Akıncı, 2 yıl önce kurdukları start up’larını şöyle anlatıyor:

“EN BÜYÜK TUTKUMUZ OYUN”

“Ortağım Sinan Akkol’la en büyük motivasyonumuz oyun sektörüne ve üretimine olan tutkumuz. Kurucu ortaklar olarak sattığımız malın müşterisiyiz. Trendleri, açılımları ve gelişmeleri anlık takip ediyoruz. Platformlarımızı güncel tutmaya gayret ediyoruz. Başından beri oyun sektöründe olduğumuz için girişimcilik, kodlarımıza kadar işledi.

Bir gün işin üretim tarafında da olacağımızı biliyorduk. Şartlar oluştuğunda tüm yatırımımızı stüdyomuzu kurmak için değerlendirdik. Hedefimiz dünyada tanınan bir stüdyo haline gelebilmek. Oynamayı sevdiğimiz oyunlar yapabildiğimiz sürece finansal başarı kendiliğinden geliyor ve gelecek.

KRAL ŞAKİR İLE ÇIKIŞ

Oyun sektöründe birçok başarılı ve başarısız girişimlerim oldu. Bu alandaki başarılı bir girişimin ilk kuralının start up yapısından ve kıvraklığından geçtiğini düşünüyorum. Bu nedenle bugüne kadar şirketimizi ortağımla kendi imkanlarımızla finanse ettik.

Oldukça popüler Kral Şakir markasının oyun projesini üretmek için yola çıkmamız ise ilk önemli kilometre taşımız oldu. Nisan 2020’de oyunumuzun ilk versiyonunu iOS ve Android platformlarından yayınladık. 2’nci kilometre taşımız ilk hit oyunumuz Weld it 3D oldu. indirme rakamları sadece iOS’ta 4 milyona yaklaştı ve Kuzey Amerika iOS listesinde 3’üncü sıraya kadar yükseldi. Bu sayede küresel çapta dikkatleri üzerimize çektik.

YOUTUBE PROJESİ

Şirketi kurarken 2021 hedefi olarak koyduğumuz 1 mid-core ve 1 hyper casual hit oyun hedeflerimizi Nisan 2020’de tutturduk. 154 ülkede ilk 10’a giren hyper casual türündeki oyunumuz Weld it 3D 500 bin dolara yakın ciro yaptı. Bunu kısa sürede çok küçük bir ekiple başardık.

Bugün ayda 10’a yakın hyper casual prototipi üretebiliyoruz. Çok yakında sadece oyun girişimlerinin başarı ve başarısızlıklarını konu alan bir YouTube serisine başlayacağız. 2021’de ise mobil platformlar için planladığımız büyük bir projenin üretimine başlıyoruz.

2024-2025’te ilk konsol ve bilgisayar oyunumuzu yayınlamak istiyoruz. En önemli hedefimiz oyuncuların iyi andığı, önemli fikri mülkler çıkarmış dünya çapında bir oyun stüdyosu olmak. Her gece bunu hayal ederek uyuyorum.”

PROJE-3

“BÜYÜK OYUNCULARA YÖNELDİK”
Pixa Software, e-ihracat gerçekleştiren şirketlerin dünyaya açılan kapısı olmayı hedefliyor. Start up’ın kurucu ortaklarından Bilal Büyükdere, e-ticaret sektöründeki büyük oyunculara yönelerek AR-GE’de önemli avantaj yakaladıklarını belirtiyor.

COVID-19 sonrası iş yükleri iyice artan e-ticaret şirketlerini hedefleyen Pixa Software, Yıldız Teknopark girişimlerinden… SaaS ürünü PixaLab ile e-ticaret şirketlerinin tüm operasyonlarını tek bir uygulama üzerinden yönetebilmelerine imkan sağlıyor. Start up’ın kurucu ortaklarından Bilal Büyükdere, üniversite arkadaşı ve ortağı Emre Bostan’la öncelikli hedefinin girişimlerini ulusal pazarda sektörde zirveye çıkarmak olduğunu belirtiyor.

Ardından sektörde global çapta rekabet eden bir şirket olmayı istediklerini söyleyen Büyükdere, 1.5 yıl önce başlayan girişimcilik maceralarını şöyle anlatıyor:

“İLK PROJEDEN VAZGEÇTİK”

“Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Ortağım Emre’yle girişimcilik yolculuğumuza 1.5 yıl önce başladık. ilk denememiz e-ticarette son kullanıcının bedeninin kıyafete uygunluğunu ölçümleyebileceği bir yapıydı. Ancak yaptığımız çalışmalarda sektörde daha net bir ihtiyaç olduğunu fark ettik.

E-ticaret şirketleri artan operasyon yüklerini yönetmekte zorlanıyordu. ilk projemizi askıya alarak daha hızlı büyütebileceğimiz ve globalleşebileceğimize inandığımız entegrasyon ve depo yönetim otomasyonu projesine yöneldik. Sermaye olmadan yola çıktık.

Küçük bir ofis tuttuk ve işe koyulduk. ilk aylarda bir yandan ürün geliştirmeye devam ederken bir yandan e-ticaret şirketlerinden proje dışında işler aldık ve finansal döngümüzü sağladık.

“ÇABUK TİCARİLEŞTİK”

Sermayesiz başlamış olsak da çabuk ticarileştik ve birkaç şirketle ön satış gerçekleştirerek hem referans sağladık hem belirli bir gelir akışı oluşturduk. 3 aylık sürecin sonunda ITÜ Çekirdek’e ve 3 aylık süreçten sonra da YTÜ Teknopark’a kabul edilerek bir teknopark şirketi olduk.

Teknopark şirketi olmak buradaki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Ekibimize katılacak kişilere ve sektördeki marka değerimize büyük bir prestij kazandırdı. Bu durum ekipleşmemize direkt pozitif etki ederken sektörde yüksek prestijli şirketlerle çalışmamıza da katkı sağladı.

5 YILLIK HEDEF

Ürün altyapısı ve mimarisi ile ilgili önemli Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirdik. Depo yönetim sistemimizi 2 versiyon olarak tamamladık. Pixa analitik, resim boyutlandırma gibi modüllerimizi hayata geçirdik. 25’ten fazla e-ticaret şirketiyle çalışmaya başladık. En önemli kararlarımızdan biri ilk hedef segmentimizin ne olacağıydı. Bu noktada müşteri sayısından ziyade müşteri niteliğine odaklandık.

Büyük e-ticaret operasyonları yöneten şirketlerle çalışmaya yönelik stratejiler geliştirdik. Bu sayede Ar-Ge çalışmalarımız için sahadan katma değeri yüksek talepleri direkt olarak aldık. 5 yıl sonra e-ihracat geçekleştiren şirketlerin dünyaya açılan kapısı olmayı hedefliyoruz. Global pazaryeri entegrasyonlarıyla bu şirketleri yurt dışına açarken globalleşme stratejimizin ilk büyük adımını tamamlamış olacağız.”

PROJE-4

“İŞ HAYATINA HAZIRLIYORUZ”
Dijital eğitim içerikleri üreten Personal Best’in kurucusu Özlem Sökmen, “En önemli hedefim Personal Best Akademi’yi gençlerimizi iş hayatına hazırlayacak sosyal girişimcilik projesine dönüştürmek” diyor.
İki yıl önce kurulan Personal Best, üniversite öğrencileriyle iş hayatındaki profesyonellere dijital ve sınıf içi eğitim içeriği üretiyor.

Kurucusu Özlem Sökmen, 20 yılı aşkın insan kaynakları yöneticiliği yapan deneyimli bir isim. Turkcell, Unilever ve Arçelik’te çalıştıktan sonra daha çok kişiye fayda sağlamak istediğine karar verip kendi işini kurmuş. Hazırladığı dijital eğitim içeriklerinin okullarda öğretilmeyen 21’inci yüzyıl yetkinlik ve becerilerinin kazanılmasını sağladığını belirten Sökmen, bu sayede kullanıcıların profesyonel hayata 1-0 önde başladığını söylüyor. Sökmen, girişimini ve sosyal projelerini şöyle anlatıyor:

“HEP İK’DA ÇALIŞTIM”

“Üniversiteden mezun olduktan sonra hep insan kaynakları alanında çalıştım. Turkcell Akademi’nin kuruluş aşamasında satış ve pazarlama eğitimlerinden sorumlu yöneticiydim. Sonrasında Unilever’de Türkiye ve Hollanda’da çalıştım. Global eğitim içeriklerinin iç eğitmen sistemiyle Türkiye’de uyarlanmasını sağlayarak bu konudaki çalışmalarımla uluslararası ödüller aldım. Dünyanın en büyük çikolata ve kakao üreticisi Barry Callebaut’un Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesi IK’dan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak grubun Türkiye’deki ilk çikolata fabrikası organizasyonunu kurdum. Son olarak Arçelik’te satış ve pazarlama şirketinin insan kaynakları grup yöneticiliğini yaptım. En keyif aldığım projelerim hep kişilerin kendi potansiyelini keşfetmesine destek olanlar oldu.

“50 BİN TLYLE KURDUM”

20 yıl boyunca işe aldığım, işten çıkardığım, terfi ettirdiğim ve neden terfi edemeyeceğini açıklamaya çalıştığım nice insanla olan yolculuğum beni eğitim ve kişisel gelişim şirketi kurmaya yöneltti. Aklımda hep olanı hayata geçirmem 2018’i buldu. 50 bin TL sermayeyle yola çıktım.

Melek yatırımcı desteği almadım. Dijital eğitimlerin piyasaya çıkma yolculuğu başlayana kadar sınıf içi eğitimler vererek ve sahne konuşmaları yaparak finansman ihtiyacını karşıladım. Piyasaya ilk çıkardığım dijital içeriği gelişim yolculuğu olarak tasarladım.

Hem online eğitimi kendi hızınızda ve istediğiniz zamanda alabiliyorsunuz hem eğitmenle zaman zaman canlı webinar yapabiliyorsunuz. Soru sorabiliyor, yorum yapabiliyorsunuz, o anda canlı paylaşılan içeriği slide’lardan takip edebiliyorsunuz.

YENİ PROJELER
Geleneksel yöntemlerle hazırlanan sıkıcı ve tercih edilmeyen online eğitimleri kırmaya çalışmak öncelikli hedefimdi. “Özlem Sökmen’le En Iyi Sen’e Ulaş” geçen yıl sonu itibarıyla Enocta’nın en çok sattığı 3 gelişim yolculuğundan biri oldu. Şimdi Digitallica ve Pirana Film’le yeni bir içeriği çekmeye başlayacağız.

İyi dijital eğitimler üretmeye devam etmek ve bir film prodüksiyon şirketiyle ortaklık düşüncelerim bulunuyor. En önemli gönül hedefim Personal Best Akademi’yi gençlerimizi iş hayatına hazırlayacak sosyal girişimcilik projesi haline getirmek. En çok heyecanlandığım projem ise “Yakına Bak”. Mavi yakalı işçilerin üniversiteye giden çocuklarını iş hayatına hazırlamayı hedefliyor.

Beyaz yakalılar çocuklarını isim yapmış bir üniversitede okutabiliyorken, mavi yakalıların çocuklarının eğer burs alamamışlarsa çok fazla şansı olamayabiliyor. Ben de onlara el vermek istiyorum.”

PROJE-5

“ABONELİĞE GEÇMEMİZ DÖNÜM NOKTASI”

3 yıl önce abonelik modeline geçerek sağlıklı ve kârlı büyümeyi yakaladıklarını söyleyen Meal Box Genel Müdürü Murat Demirhan, perakende kanallarında paketli gıda ürünlerinin satışına başlayacaklarını belirtiyor.
bonelik modeliyle çalışan Meal Box, paketlenmiş yemek hizmeti veriyor. 6 yılda 250 bin müşteriye hizmet veren şirketin bu sürede yatırımcılardan aldığı yatırım tutarı 6.5 milyon dolar.

3 yıl önce bayilikten abonelik modeline geçerek sağlıklı ve kârlı büyümeyi yakaladıklarını söyleyen şirketin kurucusu ve genel müdürü Murat Demirhan, “Model değişikliği sonrası daha yavaş büyüme, daha az ciro ancak daha sağlıklı gelir-gider dengesiyle şirketin yaşam ömrünü koruduk ve güçlendirdik” diyor. Perakende kanallarında kısa ömürlü hazır yemek ürünleri satmaya başlayacaklarını belirten Demirhan, yeni projesini şöyle anlatıyor:

10 YIL P&G’DE ÇALIŞTI

“Profesyonel iş hayatımın 10 yılını P&G’de satış ve pazarlama görevlerinde geçirdim ve 2011’de internet tabanlı teknoloji girişimlerine odaklandım. 2013’te ilk girişimim OnlineMarket.com’u, eş zamanlı olarak ortaklarımla Meal Box’ı kurdum. İş fikrini online işlerdeki potansiyeli ve fırsatları gördükten sonra 2011-2012 yıllarında geliştirdim. Gıda ve yemek alanında boşluk ve fırsat gördüm.

Bu nedenle bu alana odaklandım. Girişimcilik karakterime daha uygun, daha dinamik ve bireysel performansın sonuçlara direkt etki ettiği bir çalışma şekli. Öte yandan Türkiye gibi ülkelerde hiç beklenmeyen faktörlerin negatif etkilediği bir macera. Amacım sürdürülebilir, başarılı ve kârlı bir iş modeli ve bir şirket yaratmak.

6.5 MİLYON DOLAR YATIRIM

Kuruluş sermayemiz 50 bin TL’ydi. Finansman ihtiyacı için melek yatırımcı desteğine başvurduk. Üç farklı iş modeli ve iki ayrı şirket için toplam 6,5 milyon dolar yatırım aldık. Büyümemizde en etkili olan nokta, modelin çok kolay ve düşük maliyetle büyütülebilir olmasaydı. 1 yıl içinde 30 dağıtım noktasına ulaştık ve günlük online siparişimiz 1.500’e çıktı.

Bayilik modeline 2015 başında geçtik ve bu süreç büyümeyi hızlandırdı. Ancak finansal performansımız dalgalı bir seyir izledi. Yıllık 1 milyon da 4 milyon dolar da ciro yaptığımız dönem oldu. Ciro ve kârlılık ters orantılı işledi. Hızlı büyüme ve yüksek ciro ancak düşük kârlılık elde ettik. 2017de model değişikliği

“KORONAYLA YENİ ABONE KAZANDIK”

Abonelik modeline geçtikten sonra daha sağlıklı bir model ve kârlılık yakaladık. Daha yavaş büyüme, daha az ciro ancak daha sağlıklı gelir-gider dengesine kavuştuk. Böylece şirketin yaşam ömrünü koruduk ve güçlendirdik. Başlangıçta korona virüsü işimizi olumsuz etkiledi.

Ancak sonrasında çalışmaya devam eden iş yerleri ofiste yemek çözümü için bizi seçmeye başlayınca büyümeye başladık. Hijyenik olarak ürettiğimiz ürünleri kişisel servislere koyarak el değmeden teslimat yapmamız tercih edilmemizi sağladı.

Bu dönemde yeni abone kazanımımız son haftalarda ciddi oranda arttı. Perakende noktalarda satılacak tekil hazır yemek ürünleri çıkarmak ve bu pazarı Türkiye’de yaratıp, lideri olmak istiyoruz. İstanbul dışındaki illerde de büyümek öncelikli hedeflerimiz arasında.”


Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.