TEB KOBİ Bankacılığı Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür Vekili Turgut Boz, Girişim Evleri’nin hizmet modelinin iki ana bölümden oluştuğunu söylüyor. Bunlardan ilkinin girişimcilere ve start up’lara hizmet veren kuluçka bölümü, diğerinin ise teknoloji şirketlerine büyüme desteği sunan iş yönetimi bölümü olduğunu açıklıyor. Boz, “Girişim Evleri’nin hizmet modeline start up’ların yanında teknoloji şirketlerine yönelik iş yönetim danışmanlık bölümünün eklenmesinin sebebi yeni girişimciler kadar, belki de ondan da fazla, mevcut teknoloji şirketlerinin büyümesi ve rekabet güçlerinin artırılmasına olan ihtiyaç” diye konuşuyor.
Türk Ekonomi Bankası, 2013 yılında başlattığı Girişim Bankacılığı ve bu kapsamdaki finansal ve finansal olmayan ürün ve hizmetleri ile ülkemizin girişimcilik ve teknoloji ekosisteminin güçlü ve öncü bankalarından. Bu kapsamda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile 9 ile yaydıkları Türkiye’nin en kapsamlı ve yaygın girişimcilik hareketi TİM TEB Girişim Evleri erken dönem girişimcilerden büyüme mücadelesi veren teknoloji şirketlerine kadar çok geniş bir kitle ile çalışmalarını sürdürüyor. 2017 yılı birinci dönem çalışmaları sonucunda yaklaşık 500 girişimci/ teknoloji şirketi ile çalışmalarının tamamlandığını açıklayan TEB KOBİ Bankacılığı Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür Vekili Turgut Boz, “2017’nin ikinci altı aylık dönemi için 11 farklı program için başvuru süreçleri devam ediyor” diyor.
Boz, TEB’in girişimcilere ve teknoloji şirketlerine yönelik 2013 yılında kurduğu Girişim Evleri’nin hizmet modelinin iki ana bölümden oluştuğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Bunlardan ilki girişimcilere ve start up’lara hizmet veren kuluçka bölümü, diğeri ise teknoloji şirketlerine büyüme desteği sunan iş yönetimi bölümü. Girişim Evleri’nin hizmet modeline start up’lar yanında teknoloji şirketlerine yönelik iş yönetim danışmanlık bölümünün eklenmesinin sebebi yeni girişimciler kadar, belki de ondan da fazla, mevcut teknoloji şirketlerinin büyümesi ve rekabet güçlerinin artırılmasına olan ihtiyaç.”
HEDEFLENEN DÖNÜŞÜM
Turgut Boz, bu ihtiyacın nedenini ve bu konuda yaptıkları çalışmaları da detaylarıyla şöyle anlatıyor: “2000 yılında Türkiye’nin ilk teknokenti ODTÜ kampüsü içinde kurulduğunda, daha sonra kurulan tüm teknokentlerde olduğu gibi her yıl yeni teknoloji şirketlerinin sınırlı bir süre için teknokente alınması, büyüyen şirketlerin ise süresi sonunda ticari hayatına teknokent dışında devam etmesi hedeflenmişti. Ancak zamanla teknoloji şirketlerinin beklenenden daha yavaş büyüdüğü ve teknokentlerin sunduğu avantajlardan daha uzun süre faydalanabilmek amacıyla teknokent dışındaki ticari ortama geçişleri sürekli erteledikçe büyümelerinin de geciktiği görüldü. Bugün 50’ye yakın teknokentte yaklaşık 4 bin 500 teknoloji şirketi faaliyet gösteriyor. Daha fazla sayıda şirketin teknokentlerden yararlanabilmesi ve teknokent içindeki şirketlerin hızlı büyüme ile bir an önce büyük ticari piyasalara geçmesi hedeflenmesi gereken bir dönüşüm olarak ortaya çıkıyor.
Peki teknoloji şirketlerinin yavaş büyümesinin nedenleri neler?
Öncelikle Ar-Ge ve ticarileşme aşamaları diğer faaliyet kollarına göre daha pahalı olan teknoloji şirketleri yakın zamana kadar yeterli finansal kaynaklara erişememekteydi. Öncelikle TÜBİTAK Teknoloji Destek Fonları, KOSGEB Ar-Ge ve inovasyon destekleri gibi kamu tarafından sağlanan güçlü finansal kaynaklar teknoloji şirketlerinin ihtiyacını gidermeye başladı.
ÖNCÜ ROL
Türk Ekonomi Bankası olarak bu konuda öncü bir rol oynadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. 2013 yılında başlattığımız Girişim Bankacılığı hareketi ile girişimcilerin ve teknoloji şirketlerinin hem kamu desteklerinden yararlanmalarını kolaylaştıracak ürünler (hibe fonları için teminat mektubu, köprü kredi vb.) hem genel bankacılık yaklaşımından farklı olarak yeni kurulmuş bir şirkette projeyi teminat kabul eden kredilendirme süreçleri ile ekosisteme yeni bir bankacılık modeli kazandırdık.
Ülkemizde teknoloji şirketlerinin yavaş büyümesinin nedenlerine baktığımızda bir başka boyut, ticari girişimcilik deneyimi olmayan teknik uzmanlar tarafından kurulan bu şirketlerde pazarlama fonksiyonlarının yetersizliği olarak öne çıkması. Örneğin teknokentte kurulu bir şirket kendisi için en doğru müşterilerle ve işletmesine en fazla kazanç sağlayacak ürünlerle ticarileşmek yerine bir iki büyük müşteriye ve yoğun bir şekilde proje türü çalışmaya bağlı kalıyor.
YENİ İŞ BAĞLANTILARI
Bu durum işletmenin büyümesini zorlaştırıyor. Türk Ekonomi Bankası 2005 yılında başlattığı KOBİ Bankacılığı hareketi ile KOBİ’lerin danışman bankası olmayı hedeflemiş, bu yönde uyguladığı programlarla sadece ülkemizin değil dünya çapında da KOBİ’leri yönlendirme konusunda en çalışkan ve en deneyimli bankalardan biri oldu. Bu deneyim ve bakış açısı ile Girişim Evleri’nde teknoloji şirketlerinin ticarileşme ve büyüme süreçlerini hızlandırabilmek için Level Up ve Grow Up programları oluşturuldu ve Girişim Evleri’nin kurulduğu tüm illerde bugün etkili ve yaygın bir şekilde uygulanıyor.
Level Up programı teknoloji şirketinin pazarlama fonksiyonlarındaki eksiklikleri gidermeyi amaçlıyor. Kurulu teknoloji şirketi cirosu 500 bin TL ile 5 milyon TL arasında ise Level Up programlarına dahil ediliyor. Bu programda öncelikle teknoloji şirketinin büyümesine engel oluşturan ürün yapılanması ve proje tipi çalışma alışkanlıkları inceleniyor. Katma değerli ürünlerin cirodaki payının artırılması, proje tipi çalışma ile oluşan yüksek maliyetlerin düşürülmesi gibi çalışma adımları ile teknoloji şirketinin mevcut ciro seviyelerinde de katma değerini artırması sağlanıyor.
Ayrıca bugüne kadar oluşturduğu müşteri yapısının yanında teknoloji şirketinin stratejisine en uygun “ideal müşteri” gruplarının belirlenmesi ve bu müşteri grupları ile etkili bir pazarlama çalışması sonucunda yeni iş bağlantılarının oluşturulması programın amaçları arasında…
YENİLİKÇİ FİNANSAL ALTERNATİF
Grow Up programları ise teknoloji şirketlerinin bugüne kadar gerçekleştirdiği büyüme seviyesinin ötesinde rekabet güçlerini, kurumsal yönetim becerilerini, uluslararası pazarlama dahil pazarlama sistemlerini geliştirmeyi amaçlıyor. 5 milyon TL ciro seviyesinin üzerindeki teknoloji şirketlerinin kabul edildiği Grow Up programı uygulanan yöntem, verilen eğitimler ve katılımcı şirketlere sunulan danışmanlık hizmetleri açısından en yoğun ve ülkemizde alanındaki ilk program. Büyük bir kuruluşun tedarikçileri olan teknoloji şirketlerinin büyüme süreçleri desteklenebildiği gibi, farklı sektörlerde faaliyet gösteren teknoloji şirketleri de bağımsız olarak programlara katılabiliyor.
Hızlı büyümeye yönelen bir teknoloji şirketinde iş hacminin artması, proje tipi çalışmalar dışında yeni faaliyetlere odaklanılması, kurumsal yapının gerektirdiği yeni insan kaynakları, artan uluslararası ilişkiler şirketlerin finansal kaynak ihtiyacını artırıyor. Türk Ekonomi Bankası’nın klasik bankacılık yaklaşımından farklı olarak teminattan çok katma değerli iş modeline ya da teknolojik potansiyele bakarak değerlendirme yapması teknoloji şirketlerinin büyüme döneminde ihtiyacı olan kaynaklar için güçlü ve yenilikçi bir finansal alternatif oluşturuyor.”
Teknokentteki şirketlerin hızlı büyüme ile bir an önce büyük ticari piyasalara geçmesi hedeflenmesi gereken bir dönüşüm.
START UP’LARDA ORTAKLIK AVANTAJ MI SORUN KAYNAĞI MI?
Ortaklık bir girişimcinin kuruluş döneminde karşı karşıya kalacağı en yaşamsal kararlardan biri. Özellikle kuruluş döneminde kısıtlı kaynaklar ve başarının belirsizliği altında en güçlü girişimcilik motivasyonu ortaklıklarla sağlanabilir. Kuruluş döneminde tüm çabalarını ortaya koyan ortaklar, yürüyecekleri yolu ve bu yolda her bir ortağın vereceği katkıyı açık seçik yazmalı. Ayrıca birlikte mücadele edecekleri bu yolun sonunda varmak istedikleri hedefleri de uzun ve yoğun tartışmaların ardından kısa, açık ve net olarak tanımlayabilirlerse ortaklığın faydası uzun yıllara yayılır. Ortaklar hatırlamalıdır ki: “Yokluğu paylaşmak, özveriyi paylaşmak kolaydır ancak kazancı paylaşmak zordur.”
Bir ortaklığın başarılı olmasını sağlayan çeşitli faktörler var. Örneğin başarılı bir ortaklık için ortakların sahip olduğu farklı nitelik ve deneyimlerin birbirini tamamlayıcı türde olması önemli bir ihtiyaç. Teknik uzmanlık, pazarlama deneyimi, yönetim becerileri ve girişimci kişilik gibi farklı ihtiyaçları sağlayan bir ortak grubu şirket için önemli bir rekabet gücü olur. Ortaklıklar yeni kurulan şirketin stratejik görevlerini başarabilecek donanımı sağlamalı. 2-3 ortak bir araya gelip bir de pazarlama yöneticisi aramak zorunda kalınıyorsa, ideal bir ortaklıktan bahsedemeyiz.
BEKLENTİLERDEKİ UYUM
Başarılı ve uzun yıllara yayılacak bir ortaklığın oluşabilmesi için ortakların uzun dönemli beklentilerinin de uyumlu olması gerekir. Bir ortak için son nokta ulusal başarılar iken diğer ortak yurt dışına açılım için gün sayıyorsa sorunlu günler başlamış demektir. Farklı beklentilerin girişimciliğin ilk günlerinden belirlenmesi zor olur. Bu nedenle ortak olarak yola çıkan girişimciler zaman zaman geldikleri noktayı, uzun dönemde nereye varmak istediklerini detaylı bir şekilde tartışarak gerekirse büyük revizyonları birlikte yapabilmeyi başarmalı. Ortak olarak yola çıkan girişimciler bir süre sonra bir şirkete dönüşeceklerini bilmeli. Yani üniversite arkadaşlığı, iş arkadaşlığı gibi ilişki geçmişi ile başlayan ortaklıkları bekleyen tehlike şirketleşme sürecinde yaşanması gereken maaş farklılaşması, hisse farklılaşması, görev farklılaşması gibi adımların atılamaması. Her ortağın görevi ve katkısı kadar pay ve kazanç sahibi olduğu bir şirket yapısını kurmak sürdürülebilir başarı için şart.
GİRİŞİMCİ LİDER
Şirketleri, ortaklar tarafından kurulanlar dahil, başarılı kılan girişimci liderdir. Ülkemizde girişimciye ve girişimci davranışlara o kadar ihtiyacımız var ki her türlü basit girişimci adımı kuvvetle alkışlıyoruz ve desteklemeye çalışıyoruz. Ancak gerçek girişimci kişiliğin yaratıcılık, motivasyon, risk algısı, uzun dönemli büyük hedefler gibi kavramlarda gizli olduğunu unutuyoruz. Bu bakış açısı, içinde girişimci liderin olmadığı start up’ların giderek sayısının artmasına neden oluyor. Bir ortaklık her görev için bir profesyoneli işe alabilir.
Sadece girişimci liderlik pozisyonu bu şekilde doldurulamaz. Ortaklık ile kurulan start up girişimci liderini belirlemeli ve onun en önde yürümesini sağlamalı. Bu başarılırsa birçok stratejik karar girişimci liderlik ile çok daha kolay yönetilebilir. Sonuç olarak, ortaklık, getirdiği zorluklar, yıllar içinde ortaya çıkarabileceği problemlere rağmen, belirli şartlarla oluşturulduğunda, kısa ve net yazılı plan ve hedeflerle desteklendiğinde ve ileriye doğru yürüyen şirketin gelişmelerine uygun olarak geliştirilebildiğinde yeni bir şirket için somut bir rekabet gücüdür.
0 yorum