Kuşkusuz en iyi örnek Elon Musk… Tesla, SolarCity ve SpaceX’e aynı zamanda mesai harcıyor. Aslında Steve Jobs da böyleydi. Apple’ın yanında Pixar, NeXt gibi paralel işlere de ciddi zaman ayırıyordu. Türkiye’de de sayıları az olmakla birlikte örnekler var. Nazım Salur, BiTaksi ve Getir’i aynı zamanda büyütmeye çalışıyor. Hakan Baş, Peak Games, Krombera, Lidyana, Supermassive olmak üzere 4 girişimde yer alıyor. Ekosistem büyüdükçe birden fazla girişimle ilgilenen bu girişimcilerin sayısı hiç kuşkusuz artacak.
Elçin Cirik [email protected]
Aslında dünyanın en ünlü hızlı girişimcisi, Steve Jobs. 80’lerin ortasında Pixar’ı büyütmeye çalışan Jobs, aynı dönemde NeXt adlı yazılım şirketini kurmuştu. Bugün geleceği belirleyen isimlerden Elon Musk da buna güzel bir örnek. Tesla Motors’un kurucusu ve CEO’su Musk, aynı zamanda SolarCity ve SpaceX girişimlerini de hayata geçirdi ve faaliyet gösterdiği tüm alanlarda aynı anda büyümek için mesai harcıyor.
Kendi de başarılı bir girişimci olan Behave’in kurucusu Scott Belsky, yazdığı “Making Ideas Happen” kitabında günümüz girişimcilerini üçe ayırıyor: “Hayal kuranlar”, “hayata geçirenler” ve iki özelliği de taşıyan “katma değer yaratanlar.”
Katma değer yaratanlar, fikirleri hızlıca kavrama ve hayata geçirme yetilerine sahip, bunu sadece yapabildikleri için yapıyor. Bu nadir bulunan özellik, aynı anda birden çok projeyi sürdürmeye ve dolayısıyla çok büyük bir sorumluluğu taşımaya neden oluyor. İşte Türkiye’de de sayıları iki elin parmaklarını geçmese de aynı anda birden fazla iş fikrine hayat veren, katma değer yaratan girişimciler var. Bu hızlı girişimciler, ellerindeki işlerden çıkış yapmadan yeni girişimlere soyunmayı seviyor.
“İKİ ÇOCUKLU ANNELER GİBİYİZ”
“Aslında bir girişim varken başka bir girişim yapmak çok tavsiye edilecek bir şey değil” diyen Nazım Salur, BiTaksi ve Getir’in kurucusu. “İki girişimimiz de mobil alanda olduğundan avantajımız oldu. Birindeki tecrübeniz öbürünü oluştururken işe yarıyor” diyen Salur, ancak ve ancak ikinci fikir çok cazipse ve yapılmadığında akılda kalacak kadar iyiyse ikinci girişime girmeyi tavsiye ediyor. “En önemli dezavantaj, zaman; start up’lar kurucuların çok vaktini isteyen işler” diyen Salur, bu süreçte yaşadığı tecrübeyi şöyle aktarıyor:
“Biz önce BiTaksiyi yaptık. 2,5 yıl sonra da Getir’i kurduk. Bu süreçte BiTaksi belli olgunluğa gelmişti. İki start up’ı birden başlatmayı hiç kimseye tavsiye etmem. Bazen odağı da kaybettiriyor, iki şeye aynı anda odaklanmak mümkün olmuyor. Bu durumu iki çocuklu bir anne olmak gibi düşünebilirsiniz; çocukların yaşları ve ihtiyaçları farklı. Vakti doğru bölmek gerekiyor. Tabii burada vakti doğru bölmek, vakti eş bölmek demek de değil. İhtiyaca göre vakti adil bölmek gerekiyor. Ama iki küçük çocuklu bir annenin hissettikleri neyse iki start up’lı bir girişimcinin de aslında yoğunluğu, hissettikleri o…”
“HER İŞE AYRI İYİ EKİP”
“İlk girişimimi kurduktan sonra hem sektörün içinde fırsatları daha kolay sezmeye başladım, hem şirket ve takım kurmanın benim için kolay olduğunu gördüm.
Böyle olunca da girişimci ruh rahat durmuyor” diyen Hakan Baş, bugün birden çok girişimi aynı anda başarıyla yürütüyor. Lidyana’nın da kurucusu Baş, hızlı girişimciliğin avantajlarını şu sözlerle anlatıyor: “Bu durum, şirketler arası ölçek büyüklüğü yaratma, farklı sinerjiler kurma ve hatta yeni işlerde ortaklık yapacağınız doğru kişilerle tanışmakta faydalı olabiliyor. Örneğin Peak Games zamanı, dijital ajanslara olan ihtiyacı görüp Krombera’yı kurduk. Krombera’daki bir tanıdığımızın desteğiyle Lidyana projesi başladı.
Krombera’daki hesapların 360 derece taleplerinden PR, animasyon ve prodüksiyon ajanslarımız kuruldu; yatırım yaptığımız şirketlerden birindeki ortaklarımızla Supermassive’i hayata geçirdik. Eski BT ekibimizle Kripton yazılım şirketini kurduk. Tabii hızlı girişimci olmak çok avantajlı ama bir o kadar da riskli… Yeni projeler geldikçe mecburen oluşan odak kaybının zararını minimuma indirebilmenin anahtarı, her proje için çok iyi yönetim ekibi kurabilmek. Nasıl tek bir projede her birime en iyi yetenekleri çekmeniz gerekiyorsa birden çok projeyi holding gibi yönetip şirketlerin başına çok iyi ekipler getirmek gerekiyor, bir de sıkı takip.”
“İKİ ORTAK OLMANIN AVANTAJI ÇOK”
Ali Kodal ve Can Kutluçınar, Kutumubu ve Walter’s Coffee’nin kurucuları. “5 yıl önce kurduğumuz Kutumubu ile etkinliklere dijital çözümler sağlama ve sosyal medyada etkisini artırma için ürettiğimiz sistemlerle etkinliklerde hizmet veriyoruz. İkinci girişim olarak da Kadıköy Moda’da laboratuvar konseptli 3’üncü dalga kahveci Walter’s Coffee Roastery’yi açtık” diye konuşan Ali Kodal, iki işte de iki ortak çalışmanın avantajlarını gördüklerini belirtiyor.
Kodal, iki şirket arasındaki dengeyi nasıl kurduklarını şöyle anlatıyor: “Odak kaybına engel olmak için ortağımla şirketler üzerinde iş dağılımı yaparak işlerin akışını hep canlı tutuyoruz. Yüksek katma değerli ürünler geliştirmenin ve ticari riskleri düşürmenin her zaman daha güvenli olduğunu düşündük. Özellikle iki şirket birbirini operasyon ve pazarlamada desteklediği için süreçler bir süre sonra ortak bir havuzda yönetilebilir bir hal alıyor.
Biz kesinlikle çok avantajlı olduğunu düşünüyoruz. Kutumubu ile birçok markaya hizmet verdik ve global bir marka olmanın tüm detaylarını, markanın sosyal medyadaki duruşunu, dikkat etmemiz gereken kriterleri çok iyi öğrendik. Walter’s Coffee ve Kutumubu yönetimi aynı ofiste. Walter’s Coffee kurumsal etkinlik satışlarını Kutumubu ekibi yapıyor, Kutumubu tasarım ekibinden Walter’s için destek alıyoruz. Sadece geriye baktığımızda, hızlı hareket etmek gerektiğinden yeterince detaylı ve uzun vadeli planlar yapmadığımızı düşündüğümüz oluyor.”
“KİMSEYE TAVSİYE ETMEM”
“Girişimciler, sıra dışı işler yapmayı seven insanlar. Güçlü enerjileri tek bir işin ötesinde harcamayı seçebiliyorlar” diyen Veysel Berk, kendi deneyiminde iki girişiminin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: “Ben ilk olarak Çaycı’yı kurdum, ardından 2-3 ay sonra kendi ihtiyacımızdan doğan bir nedenle PayPad’i yarattık. Satış sistemi bulamayınca biz oluşturduk.”
Çaycı ve PayPad’in kurucusu Veysel Berk, bu hızlı girişimcilik sürecinin çok zor olduğunun da altını çiziyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Kimseye iki işi aynı anda yapmayı tavsiye etmem. İki girişimle hayatınızdan 4-5 yılı sadece işe vermeye söz veriyorsunuz. Hayatınızın iş odaklı geçeceği kesinleşiyor. Ne kadar sinerji yaratsa da aynı işin içinden çıkan farklı alanlar olsa da girişimler birbirinden farklı. Yakın işler kurulabilir mantığıyla düşünmemek gerekiyor. Her girişim bir çocuk. Her girişimin hedef kitleleri, teknolojileri, problemleri farklı oluyor. Bizim işimizde bir girişim diğerinin laboratuvarı, biri ötekinin müşterisi… İnanılmaz bir sinerji yaratıyorlar. Ayrıca girişimci olarak daha çok deneyimle hareket edebiliyorsunuz, bu da önemli bir artı. Ama yine de bir girişime yoğunlaşıp o işten çıkıp bir sonraki girişimi kurmanın enerji ve zaman açısından daha doğru olduğunu düşünüyorum.”
“TECRÜBE BAŞARI GETİRİYOR”
Sendloop ve Octeth’in kurucu ortaklarından Cem Hürtürk, hızlı girişimcilerin DNA’sında dünyada problemleri fark etme ve onlara çözüm üretme içgüdüsü olduğunu düşünüyor. “Her yeni girişim, yeni deneyimler ve bilgi kazandırdığı için mevcut diğer girişimlere olumlu katkı yapıyor” diyen Hürtürk, yaşadığı sürecin artılarını ve bulduğu çözümü şöyle aktarıyor: “Avantajların başında yeni deneyim ve bilgi edinimi geliyor. Yeni bir girişime başladığınızda normalde yol almış bir girişimde denemeye çekindiğiniz yenilikleri daha rahat deneyebiliyorsunuz. Böylece edindiğiniz tecrübeleri diğer girişimlerinize denenmiş kanıtlanmış yeni yöntemler olarak uygulayabiliyorsunuz.
Kolektif bir kazanım sağlıyorsunuz. Ama doğru bir ekip kuramadığınız sürece aynı anda birden çok girişimi yönetebilmeniz imkansıza yakın. Bu nedenle her bir girişiminiz için ekibinizi, yola koyulmadan önce oluşturmuş olmalısınız. Eğer ekibinizi doğru kurduysanız, onlara girişiminizin vizyon ve misyonunu doğru aktarıp kendi kararlarını hayata geçirme yeteneği verdiyseniz birçok girişimi aynı anda yönetebilirsiniz. Bu sanıldığı kadar kolay değil tabii girişimcinin iş temposunu da fazlasıyla artıracaktır. Ama doğru ve güvenilir ekipler kuramadıysanız ve doğru şekilde tüm girişimlerinizi takip edemiyorsanız başarısızlık er ya da geç gelir.”
“EKİPLER ÇAPRAZ ÇALIŞABİLİYOR”
KTH Event Agency, Etkinlikcim.com ve Flank Esports’un kurucusu Efe Kethüda, iyi bir fırsat yakalayıp bilgi ve tecrübesiyle hızlı aksiyon alabilen girişimcilerin halihazırda bir girişimleri varken bir başkasına geçebildiklerini aktarıyor. “Şirketlerimin hepsi aslında ilk kurduğum şirketle ortak noktada kesişiyor” diyen Kethüda, KTH Event Agency’nin belirli bir yere gelmesi için çalıştıktan sonra Etkinlikcim.com’u kurduğunu belirtiyor.
Kethüda, şöyle devam ediyor:
“KTH ile kazandığımız tüm bilgi ve deneyimi Etkinlikcim.com’a aktarıp ölçeklenebilir ve sürdürülebilir bir modelle sektörün dijitalleşme sürecine katkı sağladık. Bu yıl kurduğumuz Flank Esports ise tamamen değişen dünya dinamikleri karşısında çalıştığımız bir projeden hayata geçti. Birden çok girişime sahip olmanın önemli artıları var. Öncelikle birbirinden tamamen farklı dinamiklere ve deneyime sahip ekipler, farklı bölümlerde bile olsa aynı ofisin içinde konumlandırıldığında çok değerli know how paylaşımı yaşıyor ve ekipler çapraz olarak çalışıp birbirlerine destek olabiliyor. Tek bir start up kurucusuna göre, her şeye hakim olup, süreci doğru yönetmek daha zor oluyor. Kurduğunuz iyi ekiplerle daha çok zaman geçirip ihtiyaçları bilip problemleri de öngörebildiğinizde sorunları minimum seviyeye çekebiliyorsunuz.
ERCAN GÜMÜŞ 11 SIGHT& COOL DIGITAL SOLUTIONS& TEK HEDEF YDS
“BİRBİRLERİNE EMEKLERİ ÇOK”
YENİ KEŞİFLER İÇİN Hızlı girişimcilik biraz düşünce yapısından kaynaklanıyor. Bazı kişiler tek işe odaklanarak dikey bir başarı hedeflerken kimileri uzmanlıklarıyla bağlantılı farklı alanlara odaklanıp yatay başarı oluşturabiliyor. Beni girişimciliğe sürükleyen esas motivasyon meraktı. Bir girişiminiz belli bir olgunluğa erdiğinde, ermeye başladığında yeni keşiflere hazır olduğunuzu hissediyorsunuz. Bu da yeni girişimler demek… Bu girişimlerle adeta tekrar keşfe başlıyorsunuz. Bunun da en büyük avantajı, kendi girişiminize dışarıdan bakabilme ve bu sayede farklı stratejiler üretebilme. Kaynaklarınızı birden çok girişim arasında dağıtarak daha verimli yapı oluşturabilme, farklı sektörlerin farklı dinamiklerini bu sayede dengeleyebilme.
EN KEYİFLİSİ İŞ BİRLİKLERİ Girişimlerin aralarında oluşturacakları iş birlikleri de bu işin en keyifli kısmı sanırım… Örneğin görüntülü görüşme hizmeti veren 11Sight için en büyük ihtiyacımız kaynak yazılım desteğiydi. San Francisco’da yazılım mühendisleri ciddi bir maliyet oluşturuyordu. Burada devreye diğer bir girişimimiz Cool Digital girdi. İzmir’de bulunan yazılım ekibinin tecrübesini ve maliyet avantajını kullandık. Ben girişimlerimize koca bir ailenin yapı taşları olarak bakıyorum. Birinin diğeri üzerinde emeği o kadar çok ki biri olmadan diğerini düşünmek çok mümkün gelmiyor. Online YDS eğitimi vermeyi amaçlayan Tek Hedef YDS girişiminde de 11Sight ve Cool Digital’den öğrendiğimiz mavi okyanus stratejimizden yararlandık, hedef kitlemizi yeniden tanımladık.
“Ancak ikinci fikir çok cazipse ve yapılmadığında akılda kalacaksa girişim yapılmalı.”
İLKER SÖZDİNLER BİRLEŞİK ÖDEME VE NGN BİLGİ SİSTEMLERİ
“TEK GİRİŞİMLE YERİNDE SAYMAKTANSA…”
HEMEN HAREKETE GEÇMELİ
İnandığım ve heyecanlandığım bir işi doğru zamanda, doğru sinerjilerle hayata geçirme fırsatım olduğunda hemen harekete geçmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Hızlı karar verip ilerleyebilmek, sektörde geri kalmamak, özellikle çok hızlı gelişen teknoloji alanında öncü girişimlerden olabilmek adına çok önemli. Mevcut girişimlerimin katkısıyla geliştirdiğim iş ağım bana yeni girişimlerin kapısını açmada önemli rol oynuyor. Tek bir girişimle yerinde saymaktansa dikey alanlarda farklı girişimlerle daha etkili bir sinerji yaratmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
DELEGASYONU ÖĞRETİYOR Öncelikle sinerji anlamında dikey sektörlerde farklı girişimlerimin olması iş potansiyelimizi çok olumlu etkiliyor. Girişimlerimin sunduğu hizmetler birbirlerini tamamlayıcı rol oynuyor. Her yeni alanda öğrendiğimiz yenilikler mevcut şirketlerimize de yansıyıp onları dinç tutuyor. Birden çok girişimde olmak kısıtlı zamanda, birçok farklı projeyi eş zamanlı yönetmeyi ve takip etmeyi başarmanın yanı sıra yetişemediğiniz noktada işi delege etmeyi öğretiyor. Zaman yönetimi açısından oldukça zorlayıcı bir süreç, kendinize zaman ayırmanız pek mümkün olmuyor. Bir de burada her şey planlandığı gibi gitmediği durumlarda esnek durabilmek ve rotayı revize edebilmek önemli.
ALTAY TINAR YUVAKO.COM & DOKTORTAKVİMİ KURUCU VE CEO
“ÇOK SAYIDA GİRİŞİMİN PARÇASI OLMAK İSTİYORUM”
FİNANS VE VAKİT OLDUKÇA Girişimcilik içgüdüsel olarak insanların hayatında fark yaratacak bir değişimi başlatmak olduğu için bunu sadece bir girişimle bastıramayabiliyorsunuz. Ben de finansal ve vakitsel olarak imkanım elverdiğince çok sayıda girişimin bir parçası olmaktan büyük keyif alıyorum. Şu anda bu sürecin son halkasını oluşturan girişimim Yuvako’da, gayrimenkul danışmanlığını değiştirmek için çalışıyoruz.
MÜŞTERİ PAYLAŞIMI Aynı sektörde bulunan girişimlere dahil olduğunuzda çok önemli bir sinerji oluşturma şansınız olabiliyor. Örneğin bir girişiminizde uzun süredir hizmet sunduğunuz mutlu müşterileriniz başka bir girişiminize kolayca kazandırabileceğiniz müşterilere dönüşebiliyor. Veya bir girişiminizde sektör hakkında uzun sürede ve önemli maliyetlere katlanarak elde ettiğiniz bilgi birikiminiz diğer girişiminiz için hiçbir maliyet ve zaman kaybı olmaksızın elde edilebilir değerler yaratabiliyor.
“BİRİNİ ODAĞA ALIYORUM” Çok sayıda girişimde eş zamanlı aktif yönetici olarak bulunmayı doğru bulmuyorum. Girişimci için bir şirket mutlaka ana odağında olmalı ve hayatını bu girişimin başarısına adamalı. Şu anda aktif olarak CEO görevini üstlendiğim tek girişimim Yuvako. İçinde bulunduğum diğer girişimlerde mentor veya yatırımcı olarak bulunmayı tercih ediyorum. Girişimci olarak bugüne kadar elde ettiğim deneyimleri, ortağı olduğum diğer şirketlere elimden geldiğince aktarmaya çalışıyorum.
0 yorum