“Herkes aksini söyledi, biz hislerimizi dinledik”


Fatih İşbecer, Türkiye’nin önde gelen mobil teknoloji şirketlerinden olan ve bu yılın başında mobil para alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden olan Monitise’ye 100 milyon dolara satılan Pozitron’un kurucularından. Dünyanın ilk mobil spor bahis uygulaması Cepte Bilyoner, Türkiye’nin ilk ve dünyanın en kapsamlı mobil bankacılık uygulamalarından İŞCEP, Türk Hava Yolları’nın Fly Turkish projeleri, hem Pozitron’a hem Fatih İşbecer’e birçok alanda ödüller kazandırdı. 2010 yılında ABD Başkanı Barack Obama tarafından düzenlenen girişimcilik etkinliğine Türkiye’den davet edilen 5 girişimciden biri olan İşbecer, öğrencilik yıllarında çalışma yaşamına atılanlardan…

Başarı öyküsü / Fatih İŞBECER
Nil DUMANSIZOĞLU

Galatasaray Lisesi’nde, ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’nde fizik mühendisliği okudu. Okurken çalışmaya başladı ve 1997’den 2000 yılına kadar çeşitli BT projelerinde yer aldı. 2000’de arkadaşlarıyla Pozitron’u kurdu, ancak bir yandan okul hayatı devam ettiği için Pozitron’a gerçek anlamda odaklanması 2005’i buldu. Sonrası ise hızlı bir yükseliş dönemi… Genç yaşta başarıyı yakalayan Fatih İşbecer ile girişimcilik serüvenini konuştuk:

İş kurarken nasıl bir araştırma süreci geçirdiniz?
Çok büyük bir araştırma süreci yaşamadık. İşe girdiğimiz 1997 yılında bilişim teknolojileri daha yeni ortaya çıkıyordu. Birkaç arkadaş iptidai sayılabilecek bir süreçten sonra kendi bilgimiz ve birikimimizle bu alana atıldık. Bilişim teknolojileri artık daha fazla göz önünde, ancak Türkiye’de derli toplu veriler tam olarak erişilebilir durumda değil. Girişimcilerin gözlemci olması ve sahada konuşulan verileri belli bir güvenlik payıyla bölmesi gerekiyor. Ona rağmen işleri kağıt üzerinde hala başarılı olabilecek gibi gözüküyorsa o zaman başarılı olma ihtimali olabilir. Gelir tahminlerini 5’e bölmeleri, gider tahminlerini 3’le çarpmaları lazım. Bundan sonra başarılı olur gibi gözüküyorsa o zaman girişimciliğe atılmakta bir sakınca yok.

BAŞARININ KRİTERİ NE?
“Çok çalışmak. Bütün ekibin topyekûn çok çalışması gerekiyor.”

Bir girişimi başlatmak için nelere dikkat edilmesi gerekir?
Bir insan işini uzun yıllar yapacağı varsayımıyla kurduğu için imkanların el verdiği en iyi mali müşavir ve avukatla çalışmak, en iyi ekibi kurmak lazım. Bir müessesedeki en akıllı insan o müessesenin kurucusuysa o iş batmaya mahkumdur. Ekibe sürekli kendinizden daha akıllı, daha genç, daha dinamik insanları entegre etmeniz lazım ki fikir ilerlemeye devam etsin.

herkes-aksini-soyledi-biz-hislerimizi-dinledik2“BİRİNİ ÖRNEK ALMAK ÇOK ZOR”
İLHAM VEREN OLDU MU? Aslında olmadı, ancak belli davranışlarından, sözlerinden etkilendiğim çok insan oldu. Bu mahalledeki bakkaldan, sınıf arkadaşlarıma kadar uzanır. Ama muhtemelen hiçbiri onların hareket ve sözlerinden benim kendime bu kadar ders çıkardığımı bilmiyordur.

HATA İHTİMALİ VAR Türkiye’de birini örnek almanın sizi hataya sürükleme ihtimali çok yüksek. Steve Jobs çok iyi bir müzakereci, onun müzakeresi analitik bir değer sunarak ilerliyor. Karşıdaki Amerikalı olunca satabiliyor. Türkiye’de insanlar analitik olmadığı için Türkiye’de birini örnek almak çok zor. Benim birkaç tane cümlesinden etkilendiğim kişiler oldu ama bana kalsın…

Başarının ana kriterleri neler?
Başarının tek bir kriteri var: Çok çalışmak. Bence başka bir kriter yok. Bütün ekibin topyekûn çok çalışması gerekiyor. Ama çok çalışmak da sadece koşuşturmak demek değil. Dışarıdan gelecek etkilere ve değişikliklere de adapte olmak lazım. Kesinlikle alana göre literatürü takip etmek, her şeyden haberdar olmak, her şeyi okumak lazım. Bir de herkesi dinlemek ama hiç kimseyi de dinlememek lazım; söylenenleri analiz etmek gerekiyor. Ama bizde genellikle geri dönüşler ya negatif ya gereğinden fazla pozitif geliyor. Bu yüzden temkinli hareket etmekte fayda var.

Sabretme süreci ne kadar olmalı?
Bence bunun özel bir formülü yok. Girişimcilikte her gece yatarken acaba yanlış işi mi yapıyorum diye düşünüp bir yandan da sabah kalkıp ‘hayır bu doğru iş’ demek, akşama kadar da mücadele etmeniz gerekiyor. Bir girişimin karşılığını ömür boyu da alamayabilirsiniz, birkaç yıl içinde de alabilirsiniz, girişimine göre değişir. Ancak bu hatada ısrar etmek anlamına da gelmiyor. O çok ince bir çizgi.

Mesela mobil endüstriye girdiğimizde 2-3 yıl endüstrideki herkes dediğimizin aksini söylüyordu. Yanlış mı yapıyoruz diye çok düşündük ama bir yandan da yaptığımız işe inanıyorduk. 2-3 yılın sonunda herkesin ters istikamete, bizim doğru istikamete gittiğimiz belli oldu. Erken de pes edebilirdik. Bu biraz da his, hislerinize güvenmeniz lazım.

Siz ne tür fikirlerle ilgileniyorsunuz?
Ben teknolojiyi seviyorum. Özellikle taklit olmayan fikirler, bana cazip geliyor. Türkiye’nin önündeki en büyük sıkıntıyı taklitçilik olarak görüyorum. Bir de yurtdışında bile başarısı kanıtlanmamış modellerin, genç mühendislerce sürekli aynı hatalar yapılarak denenmesini yanlış buluyorum. Genç beyinlerin daha özgün fikirler üretmesi gerekiyor. Bizim pazarımız küçük. Amerika’da belli dar kitleleri hedefleyerek başarılı olmuş muhtelif e-ticaret fikirlerinin Türkiye’de başarılı olma şansı yok. Türkiye’de zaten başarı muğlak bir kavram, fazla köpürtülüyor. Başarılı zannedilen bir sürü işletme aslında başarılı değil. Bu da gençlere hatalı bir istikamet çiziyor.

KİMLERLE ÇALIŞILMALI?
“Bir müessesedeki en akıllı insan, o müessesenin kurucusuysa o iş batmaya mahkumdur.”

Şirketiniz Pozitron’u 2014 yılında Monitise’ye sattınız. Satış sürecini anlatır mısınız?
Pozitron için toplamda 17 yıl uğraştık. Pozitron’un satışı epey ses getirdi. Bütün dünyada son 21 yılın birleşme ve satın almalardaki en kötü ayı geçtiğimiz ocak ayıydı. Bizim satışımız da ocak ayında gerçekleştiği için ses getirdi. Türkiye’de, yabancı sermaye kaçtı, bir daha gelmez diye haberler çıkıyordu. Doların 2,38’e çıktığı gün bizim İngilizlerle müzakeremiz devam ediyordu. İşinizi düzgün yapınca kriz varmış yokmuş yatırımcı pek umursamıyor. Sizi genel ekonomik durumdan ayrıştırıp ona göre değerleyebiliyor. Birleştiğimiz şirket, bizim endüstride bizden 3-4 yıl ileride olan bir şirket. Bu satış olmasaydı biz zaten 3-4 yıl sonra o büyüklükte bir şirket olmayı hedefliyorduk. Her buluştuğumuzda daha çok içimize sindi ve görüştüğümüz diğer şirketlerden öne çıktı.

herkes-aksini-soyledi-biz-hislerimizi-dinledik3“HEYECANI HİSSETMEK ÖNEMLİ”
Bir iş fikrinin sunumunda yatırımcıyı cezbetmenin yolu ne olur?
Heyecan. Ben bu konunun hislere dayalı olduğunu düşünüyorum. İyi bir girişimci sunumu yaparken içeriğinden bağımsız olarak kendini belli eder. Öncelikle sunumu yapan kişiden etkileniyorsunuz. O heyecanı aldıktan sonra fikri dinlemeye başlıyorsunuz. Doğru bir ekip yanlış bir fikri zamanında fark edip doğru noktaya götürebilir, ama yanlış bir ekip doğru bir fikri bile batıracaktır. Mantıklı argümanlarla kötü bir fikri bile savunabiliyorsa onun yanına doğru eklentiler ve doğru bir istikamet çizildiğinde o kişi çok başarılı olacaktır.

Bu işbirliğinin nasıl bir faydası oldu?
Biz 17 yıldır bankacılık ve ilaç sektöründe iyi ilişkiler geliştirdik. Çok sayıda müşterimiz oldu ve bu kişilerle kişisel dostluğumuz var. Bir finansal satın alma sonrası şirketin istikameti değişsin istemedik. Ben çalıştığım yerlere gidip “Kusura bakmayın ben sattım bundan sonra kendi başınızasınız” gibi bir konuşma yapmak istemedim. Bu birleşme ve satın almanın en büyük avantajı şu oldu: Biz birlikte çalıştığımız yerlere gittik ve “İş aynen devam ediyor. Üstelik artık daha kuvvetliyiz. Daha büyük bir şirketiz. Portföyümüze yeni teknolojiler de kattık. Sizin karşınızda yine bizim mühendislerimiz, tasarımcılarımız olacak” dedik.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.