“Yeni ekonominin içinde olmak istedim”


HASAN ASLANOBA - hasan.aslanoba@aslanobagida.com.tr

HASAN ASLANOBA – hasan.aslanoba@ aslanobagida.com.tr

Her şey kökünden sarsılacak, oyunun kuralları değişecek ve büyük kazananlarla beraber büyük kaybedenler de olacak.

1- Neden melek yatırımcı oldunuz?
Eski ekonomiden yeni ekonomiye doğru yaşanan bir dönüşüm söz konusu. Artık ekonominin kuralları değişiyor, aracılar ortadan kalkıyor ve internet her şeyi daha verimli kılıyor. Daha düşük maliyetlerle daha kaliteli ve pratik hizmet alma, kolayca ürüne ulaşma gibi bir imkan söz konusu. Aslına bakarsanız yeni teknolojileri kullanan yeni iş modellerine karşı sürekli bir ilgim vardı. Yeni ekonominin içinde olmak istedim. Ancak yeni ekonominin içinde yer alma kararını, 2011 yılında aldım. Bu dönemde yabancı yatırımcıların mevcut projelere yatırımlarının da olması kararı almamda etkili oldu. Bazı internet şirketlerinin önemli ölçeklere ulaşması dikkatimi çekti. Böylece bu alana yatırım yapmaya karar verdim. O dönemde Erikli’nin CEO’su ve yönetim kurulu başkanı olduğum için ortağımla görüşüp ayrılacağımı bildirdim. Tabii hemen ayrılmam söz konusu olmadı, o yüzden öncelikle bir hazırlık sürecine girdim. 1 Haziran 2012’de ise CEO’luktan ayrıldım. Sonra hızlı bir öğrenme süreci başladı, 2012 yılını öğrenmeyle geçirdim. Uzun süre uzaktan takip etmenin ardından, 2013 yılında bu yeni iş modellerine yoğun yatırımcılık dönemim başladı. İnternet konusunda iflah olmaz bir iyimser olduğumu söyleyebilirim. Biz şu an sadece buzdağının görünen kısmının farkındayız, ancak çok büyük bir dalga geliyor. Her şey kökünden sarsılacak, oyunun kuralları değişecek ve büyük kazananlarla beraber büyük kaybedenler de olacak. O yüzden bu yeni ekonomide erken pozisyon almanın ve benim tabirimle “dijital zekalarımızı” geliştirmenin gerekliliğine inanıyorum. Yani, yeni ekonominin kavramlarıyla, ilkeleriyle hareket etmeli ve bu bileşenleri bir araya getirerek daha büyük değerler yaratabilmeliyiz. Günümüzün yöneticisi ve yatırımcısı artık böyle bir beceriye sahip olmalı. Bu dünyayı çok iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum.

2- İlk yatırımınızı nasıl aldınız?
Değişik network’lere girdim ve değişik derneklere katıldım. Bazı yatırımcı network’lerinde belli başlı fikir liderleriyle bir araya geldim. Etohum, Galata Business Angels, Endeavor gibi platformlarda bulundum. Buralarda bana elenmiş, süzgeçten geçmiş projeler tanıtıldı. Bu alanda yatırımcı olarak adım duyulduktan sonra direkt olarak bana ulaşılmaya başlandı. Yatırımlarım çoğaldıkça ve haberleri yayıldıkça deyim yerindeyse proje yağmaya başladı. Bir süre sonra bu inanılmaz bir boyuta ulaştı ve kadrolaşma ihtiyacı doğdu. Tecrübeli, genç, etkin, yurtdışı tecrübesi olan daha önce fonlar, yatırımlar kurmuş bir arkadaşımızı yönetici direktör olarak işe aldım. Yatırım yaptığımız şirketlerden insan kaynakları konusunda talepler geldi. Bu ihtiyaca hizmet vermek anlamında bir de insan kaynakları alanında bir arkadaşımızı istihdam ettik. Böylece venture capital olarak hizmet veren bir platform olma yolunda ilerledik. Yatırım miktarları daha büyük boyutlara ulaşmaya başladı.

Yatırım yapmak bilimden çok sanat. Odaklandıkları alanda tecrübe sahibi olan, iyi eğitimli, kendi içinde dengesi kurulmuş etkin bir ekibin olması gerekiyor. Bir de odaklanılan pazarın büyük olması lazım. Yani işin gelecekte 100 milyon doları aşacak boyutlarda olabileceğini bugünden görmem gerekiyor. Niş bir konuda harika bir çözümle gelseler bile pazar yeterince büyük olmadığı zaman ilgimi çekmiyor. Daha önce kimsenin dikkatini çekmemiş, pazarda ilk olma avantajı olan projeleri tercih ediyorum. Projenin, global olmasa da -çünkü global genişleme çok kolay bir şey değil- bölgesel olarak genişleme potansiyeli olmalı. Bunu anlamak ise biraz iç görü, sezgi ve elbette tecrübeyle ilgili. İş hayatında neredeyse 30 yıllık bir tecrübeye sahibim ve ekibin iş yapıp yapamayacağına ya da işin tutup tutmayacağına dair bir önsezim oluyor. Ama en önemlisi, yatırımcıların dijital zekalarını artırması gerekiyor. Ticari zekaya sahip olmak bu alanda doğru yatırımlar yapabilmek için yeterli değil.

“Yatırım yapmam için işin gelecekte 100 milyon doları aşacak boyutlarda olabileceğini bugünden görmem gerekiyor.”

3- Girişimcilerle görüşürken sizi en çok ne zorluyor?
Girişimciler, bazen kendi fikirlerine ve ürünlerine tutkuyla bağlanabiliyor. Bazen kendilerini çok kaptırıyor ve projelerine adeta aşık oluyorlar. Çünkü bu kişiler, bir sanatçı gibi bir şey yaratmış, bir fikir üretmiş. Bu bağ onların önyargılı davranmalarına sebebiyet verebiliyor. Bu durumda sizin daha gerçekçi bir bakış açısıyla pozisyon almanız gerekiyor. Çünkü siz de aynı heyecan seline kapılırsanız yanlış kararlar verebilirsiniz. Bu tutku, işine bağlılık elbette güzel, ancak biraz daha dengeli, rakamlarla kanıtlanabilen bir hale dönüşmesi gerekiyor. Türkiye’de girişimci lehine bir durum yok. Eğer dünyanın başka bir yerinde olsaydık, güzel bir proje söz konusu olduğunda o projeye yatırım yapmak için yatırıcımlar rekabet içinde olurdu. Türkiye’de yeterli kaynak olmadığı için rekabet yok. Ancak asıl mücadele tabii ki yatırım yaptıktan sonra başlıyor. Baştan doğru bir stratejinin kurgulanması ve düzenli olarak mentoring yapılması önemli. Biz insan kaynakları anlamında gerekli destekleri veriyoruz. Gelecekte belki ürün, teknoloji ve pazarlama anlamında da destekler verebiliriz. En zorlu dönem işin ivmelenmesi, o ölüm vadisi denilen vadiyi geçebilmek. İvmelenmeyi görünceye kadar sıkı bir çalışma içinde olmak gerekiyor. Bir proje ivmelenmeye başladıktan sonra bir anda trafik alıyor, satışlar artıyor ya da yüksek kâr marjları ortaya çıkıyor. Bundan sonra da bu projenin başka yatırımcılara tanıtılması ve network’lerin kurulması önem kazanıyor. Biz bunu da sağlamaya, yeni yatırımcıları çekmeye çalışıyoruz. Ancak, iyi gitmeyen bazı projelerde de gerçeği kabul edip o projenin fişini çekmek gerekiyor. Bu da hem kurucular hem yatırımcılar için acı veren bir süreç.

4- İyi girişimci olmak nasıl mümkün?
Bir kere iyi girişimci tutkulu ve işine büyük bir aşkla bağlı olmalı. Tutkunun yanında tabii yetkinlik de çok önemli. Günümüzde artık girişimcilerin iyi okullardan mezun olmasını, çok iyi bir İngilizceye sahip olmasını zaten olmazsa olmaz olarak görüyoruz. Çünkü bu projeler yarın öbür gün globale açılabilir. Ama tutku, bırakmama, zorluklarla baş edebilme, düştüğü zaman ayağa kalkabilme becerisi çok önemli. Onun dışında girişimcinin öz eleştiri yapabilme, yanlış bir yola girdiği zaman bunu görüp hatasından dönebilme kabiliyeti olmalı. Genelde en kötü girişimciler, kendilerini çok yukarda görüp rakiplerini yeterince dikkate almayan, kibirli davrananlar oluyor. Hatalı iş üzerinde negatif ısrarı olan girişimcilerde sıkıntılar yaşanabiliyor. Bir de girişimcinin elindeki parayı tasarruflu harcaması gerekli. Parasını iyi kullanamazsa yeterli ivmeyi gösteremeyecek, parası erken bitecek, belki de iyi olacak bir proje para erken bittiği için yeni yatırımcı bulamayacak.

5- 40 yatırım nasıl dağılıyor?
Bunların içinde aynı projeyi takip eden yatırımlarım oldu. Seri A yatırımcısıyken aynı zamanda seri B yatırımcısı da oldum. Bazılarında tohum aşamasında yatırımcıyım. Tohum aşamasında daha küçük rakamlarla yatırım yapıyorsunuz, 100-200 bin dolar gibi ufak yatırımlar oluyor. Sonra da seri A milyon dolarlık büyük bir yatırım oluyor. Seri B daha büyük bir yatırım oluyor. Türkiye’de internet sektörüne dönük fonlar kurulmaya başlandı. Bu yatırımlarımdan 4 tanesi fona yatırım. Bir tanesi de Etohum kuluçka merkezine yaptığım yatırım. Geriye kalan 35 tanenin 3 tanesi yurtdışı, 32 tanesi de Türkiye’de yaptığım yatırımlar. Bunların dağılımına baktığımız zaman e-ticaret domine ediyor; 10 tanesi e-ticaret yatırımı. Pazaryeri modeli dediğimiz market place ve servis olarak yazılım dediğimiz “softline is a service” yatırımlarım var. Onun dışında içerik siteleri, ilan siteleri, farklı iş modellerine yatırımlarım da bulunuyor. Mesela mobil aplikasyon üzerine bir yatırımım var. Ancak oyun ve sosyal medya alanlarında yatırımlarım yok ve riskini yüksek bulduğum için yapmayı düşünmüyorum. Sınırlı sayıda kazananın olduğu bir alan. Ben genelde bazı lokal zorlukları, operasyonel yükleri olan, bu sayede global devlerden bir anlamda korunan alanları tercih ediyorum. Böylelikle globalde çok iyi yatırım alan bir şirketin, Türkiye pazarında benim pazarımı elimden alabilme ihtimali düşüyor.

6- Bir işe girerken çıkış planı yapıyor musunuz?
Bir işe girerken aynı zamanda bir çıkış plan yapmıyorum. Eğer bir proje gerçekten güzel bir yere gidiyorsa, her zaman potansiyel alıcılarının olacağına inanıyorum. Yaptığınız iş büyük bir büyüme ve kârlılık getirmeli. Eninde sonunda bir kârlılık elde etme hedefimiz var. Eğer proje kendi başına başarılıysa her zaman finansal yatırımcılar bulabilirsiniz.

Büyüme hedefleri olan dev bir şirket Türkiye pazarına geldiği zaman o dünya devine kendi pazarınızı yüksek bir değerlemeyle satabilirsiniz. Buna bir itizarım yok ama sadece buna dönük bir stratejiyi anlamlı bulmuyorum. Ben iş büyüyebilir mi, kârlı olabilir mi ona bakıyorum. Bunun çıkışında stratejik bir yatırımcı bulabilir miyim bulamaz mıyım diye düşünmüyorum.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.