Bu güzel derginin ilk sayısındaki yazıma istinaden bana e-mail ile ve LinkedIn üzerinden ulaşan herkese çok teşekkür ederim. İnsanın yazdığının okunduğunu bilmesi, güzel bir hismiş. Gelen e-maillerden birinde Enis derki “Babür Abi, Türkiye’de yaptıklarınız ve yapamadıklarınız, İstanbul’da devam ettiğim üniversite master programında, Teknoloji Girişimciliği dersimizde tartışma konusu. Sizin başınızda olduğunuz bir oluşumun hayata geçişini direkt sizden duymayı çok isteriz.” Aklınla bin yaşa Enis, beni “Acaba bu sayıda ne yazsam” kararsızlığından kurtardın.
KURUCULAR
Bugün dünya devleri Intel ve GE’nin yatırımcısı olduğu start up’ım Maana’nın hikayesi, “aynı problemi nasıl çözerim” konusuna ciddi şekilde kafa yoran ama birbirinden habersiz 3 kişinin (biri ben) yollarının 2 yıl önce kesişmesiyle başlar.
Dikkat ederseniz biz kurucuların birbirimizi bulmasına vesile olan şeyi tanımlarken “fikir” değil de “problem” sözcüğünü kullandım. Yapmak istediğimi, hayata kimlerle geçireceğim arayışında, bilgi işlem endüstrisinde yakın tarihte yaşanacak olduğuna inandığım ciddi bir problemi, benimle aynı tutkuyla hisseden ve paylaşan insanların peşinden gittim. Ve “nasıl çözülür” konusunda ise benden çok farklı, hatta zıt, fikirleri olsun istedim. İnovasyon, temel problemde uzlaşıp çözüm yollarında farklı düşünen kişilerin olduğu ekiplerden çıkıyor. Yıkıcı (disruptive) teknolojileri başka türlü geliştirmek mümkün değil.
PAZARIN SESİ
Maana’yi kurduk ve ilk yaptığımız şey, “bir yıl bir satır bile kod yazmamak” oldu! Bir start up’ı kurarken, teknolojicilerin ellerinin altından kodlayacakları klavyeyi almak, en zor şeylerden biri. Doğal olarak kod üretilmeyen her günü, verimsiz geçmiş gibi algılamaya şartlanmışız ve şartlandırılmışız çoğumuz.
Biz Maana’da üçümüz, ilk yılımızı kod yazmakla değil de ileride müşterimiz olabileceğini tahmin ettiğimiz Fortune 500 sıralamasında yer alan 73 şirketin, BT liderlerini ziyaret ederek (bir fiil veya Skype’dan) geçirdik. Dikkat ederseniz bu çok yoğun bir tempo. Bazı haftalar 5 şirketi, bir haftada ziyaret ettiğimiz oldu; örneğin New York’ta finans sektöründe ve Houston’da petrol ve enerji sektöründen şirketleri…
Bu ziyaretlerde amacımız, “varsayımlarımızı pazarda test etmekti.” Örneğin çözüm getirmek istediğimiz problemi, o şirket problem olarak görüyor mu, görüyorsa ne boyutta algılıyor, çözüm seçeneklerinden hangisine daha sıcak bakıyor, ilk nerelerde kullanabilir, nasıl bir fiyatlama modeli vs… Bir yılın sonunda bu 70 küsur şirketten ilk ağızdan duyduklarımızla üretim yol haritamızı oluşturduk. Ayrıca ilk müşterilerimizde ve yatırımcılarımız olacak şirketler de bu ziyaretler vesilesiyle bizi tanımış oldu.
Babür’den selfie. Silikon Vadisi Havaalanı. Yıllık BT bütçesi bütün Türkiye’nin bilgi işlem sektöründen 7 kat büyük olan dünyanın en büyük 3. şirketinin CTO’suyla webex’de ilk toplantımız.
EKİP
İlk yılın sonunda işler ciddiye dayandı. Üretimde yol haritamız çıkmış, heveslilerimiz belirlenmişti. Ayrıca dev stratejik yatırımcılar da bizimle ilgilenmeye başlamıştı. Bir adım daha öteye gidebilmemiz için ekibi, kurucuların ötesinde büyütmem lazımdı. Maana’mızı dünyanın kendi konularında en iyi olan yazılım mühendisleriyle geliştirmeyi kafama takmıştım bir kere… Bu kişileri gidip dünyanın en büyük iki yazılım devinden çalmak için artık kimse beni durduramazdı. Ağzıyla kuş tutan (rockstar) mühendisler, bu şirketlerin Redmond be Mountain View karargâhlarındaki 10-15 yıllık kariyerini (ve muhteşem iyi maaşları) bırakıp adı sanı bilinmeyen bir start up’a (az maaş bol hisse karşılığı) geliyorsa Vadi’de bu çok önemli bir ölçü. Ve özellikle bu ölçek mühendisler için çok ama çok önemli. Çünkü en iyiler, diğer en iyilerin olduğu yerlerde olmak ister. Aralarına bir tane bile “iyinin” alınmasına ise “en iyiler” kesinlikle tahammül edemez. Ve bu kadar seçici olmada da son derece haklılar, çünkü muhteşem yoğun bir beyin aktivitesi ve kodlama temposu içinde dünyada daha önce olmamış bir şeyi yaratıyoruz. Bu bağlamda bugün Maana, kendi konularında “yıldız” mühendislerin çalıştığı bir start up. Örneğin ekibimdeki mühendislerin yazdığı milyonlarca satmış 14 kitap var, devasa ürünlerde imzaları ve düzinelerce patentte de ortak isimleri bulunuyor.
LEAN METODU
Maana’mız ikinci yılından gün alırken hummalı bir şekilde programlamaya başladık ama öyle kapalı kapılar ardından falan değil!
Tam aksine, Fortune sıralamasında 3’üncü, 6’ncı ve 12’nci sırada olan devleri, bize kapılarını açmaya ikna ettik ve biz ne kodlasak onlar da hemen (kendi verileri üstünde) test edip bize geribildirim veriyor. Ayrıca Fortune 100 sıralamasında olan 16 şirket, bizim ürün geliştirmemizi yakından takip ediyor, görüş veriyor. Yazılım ürünlerini bu şekilde geliştirmeye bugünlerde “lean” metodu deniyor. 80’li yıllarda Japonların “pazardaki geri dönüşleri sürekli olarak” otomobil üretimine entegre edebilme tekniklerinin, 2000’lerle birlikte Amerikalılar tarafından yazılım sanayine uyarlanması gibi… Bu vesileyle, yazılım ürününü geliştirirken “evdeki hesap pazardakini tutmadı” riskini, minimize etmiş oluyorsunuz ve biz Maana’da bu metotla yatıp kalkıyoruz.
İNOVASYON (SON SÖZ)
Dikkat ederseniz özellikle Maana’nın ne iş yaptığından hiç bahsetmedim. Çünkü ürün ve iş alanından bağımsız olarak start up’lar, Vadi’de benzer süreçlerden geçiyor. Sizlerle paylaşmak istediğim de buydu, kendi şirketimin reklamı değil. Ama yine de ne yaptığınız hakkında yazmak da yararlı olabilir. Bugün 7 milyar insan için oluşmuş internetin takma adı, web. Web, insanları birbirine ve milyonlarca küçük, büyük şirkete bağlamak için son 20 yılda gelişmiş bir network. Şimdilerde yeni bir internet var, klasik internetten çok farklı. Bunun amacı “trilyonlarca” alet edevatı (jet motorundan, mikroskopik büyüklükteki sensörlere kadar) birbirine bağlamak. Adı, endüstriyel internet. Genelde konu olan IoT (Internet of Things) endüstriyel internetin küçük bir parçası. Klasik internetin yaygınlaşması ve günlük kullanımında arama motorlarının oynadığı çok önemli rolünü hepimiz biliyoruz. Endüstriyel internetin de arama motoruna ihtiyacı var ve klasik internette çalışan arama motorları burada çalışmıyor. İşte Maana, bu arama motoru olma yarışında, becerebilirsek, endüstriyel internetin Google’ı, olmak istiyoruz. Vadi’den sevgilerle…
0 yorum