“Start up camiası dikkatini biraz da verimli ve kârlı olmayan şirketlere yöneltirse, başarılı başarısız start up oranlarının çok üzerinde restart up başarı oranları yakalanacağına eminim.”
Ali GÜVEN
Türkiye çok derin bir çalışma kültürü olan, ekonomisi ve standartları oturmuş, krizlere karşı belki de dünyanın en dirençli ve hala potansiyeli çok yüksek bir ekonomiye sahip.
Business Insider, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki 30 yılda en az 7 kat büyüme potansiyeli olduğunu ve 2050’de 5,2 trilyon dolarla dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olacağını öngörüyor.
“ELDEN GEÇME” GEREK
Bunun olabilmesi için Türk ekonomisinin günlük tabirle “elden geçmesi” gerek. Şu anda ilk 500’de yer alan Türk özel sektör şirketlerinin ciddi bir çoğunluğu hala kurucusu tarafından yönetiliyor. Fakat problem, Türkiye’de özel sektörde birinci jenerasyondan ikinci jenerasyona geçişte başarı oranının yüzde 5’ler seviyesinde olması.
İlk 500’de durum bu ise sonrakilerdeki durum daha da vahim olabilir. Bunun nedenleri arasında ilk sırayı yetersiz kurumsallaşma, teknolojiye yatırım yapmama ve uluslararası olamama alıyor.
Bunun anlamı şu: Önümüzdeki dönemde birçok ortaküçük boy şirket varlığını sürdürmek, büyümek, yurt dışına açılmak gibi hedeflerle yönetici veya finansal ortak arayışına girecek. Bunu yaparken doğrudan yatırım aramak yerine (banka kredibiliteleri düşük olacak), yeniden yapılanma fonları için başvuracaklar.
Start up kafasına sahip, turn round (şirketi dönüştürme) dediğimiz konuda uzmanlaşmış, her yaştan yönetici ortaklar bulup şirketin yeni iş planını bu ortaklarla birlikte yapmaları ve fonlara bu şekilde gitmeleri, gerekli yatırımı almaları için olmazsa olmaz olacak.
BÜYÜK ARAYIŞ
Sağlıklı bir iş planı, yeni alan tanımları, 5 yıllık sağlıklı ve ölçülü agresif bir vizyon ancak start up kafasında bu şirketi ele alıp yönetecek bir yönetim ekibiyle ikna edici olur. İnanın önümüzdeki 10-15 yılda bu şekilde yeniden yapılanma ihtiyacı olacak ve bir arayışa girecek şirket sayısı çok ciddi artacak.
İşte bu safhada ortaya “restart up” kavramı çıkıyor. Yani “yeniden başlamak”. Bu kavramın açılımı şöyle: Mevcut veya oluşacak bir ihtiyacı gidermek için yenilikçi bir ürün veya hizmet sunan, belirli bir geçmişi ve pazar payı olan, hızlı büyüyecek ve ölçeklenebilir bir iş modeline ve yenilikçi bir yönetime sahip olan şirketlere restart up diyelim.
Peki start up kafasıyla restart up nasıl olur? Örneğin bir perakende şirketi, belirli problemler nedeniyle bir yapılanma arayışında. Finansal ihtiyacı da var. Knowhow’ı, üretimi, oturmuş pazarı var.
Fakat büyümek için bir hikayesi yok. Restart up bakışıyla bu şirket, yeni bir yönetimin geldiği, kârlı alanların tutulduğu, kârsız alanların kapandığı, dünyada trend olan yeni alanların eklendiği, geçirilebilecek tüm süreçlerin dijitale geçirildiği, bilgi ekonomisine dayanan, gelirini yüzde 50-50 yurt içi/yurt dışı, yüzde 50-50 toptan/perakende altın oranına oturtan bir planla tekrar yapılanabilir ve eskisinden de daha başarılı olabilir.
Bu nedenle start up camiası dikkatini biraz da önceden kurulmuş fakat çeşitli nedenlerle verimli ve kârlı olmayan şirketlere yönetirse, başarılı başarısız start up oranlarının çok üzerinde restart up başarı oranları yakalanacağına eminim. Çünkü start up’lardaki EBITDA ve nakit başa baş noktasına, restart up’larda çok daha erken ulaşılabilir.
0 yorum